Hz. Hüseyin ve Kerbela Olayı Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Hz. Hüseyin kimdir? Hz. Hüseyin’in hayatı hakkında bilgi, Kerbela Olayı ne zaman ve nasıl gerçekleşti, açıklaması.

Hz. Hüseyin;(626-680).

Hz. Ali’nin, Peygamber’in kızı Hz. Fâtıma’ dan olan 2. oğludur. Ağabeysi Hz. Hasan’la birlikte ikisine «el-Hasaneyn» = (İki Hasanlar) denir.

Hz. Hüseyin Medine’de doğdu. 6 yaşında büyükbabası Hz. Peygamber, bir müddet sonra da annesi Hz. Fâtıma öldü. Babasının seferlerine katıldıktan sonra, 661’de onu da kaybetti. Ağabeysi Hz. Hasan’ın ölümünden sonra, Emeviler’e karşı muhalefet edenlerin tabii başkanı durumuna geçti. 680’de Küfe halkı, Halife Muaviye’ye karşı Hüseyin’i davet etti. Bunun üzerine, âsi durumuna düşmeyi göze alan Hüseyin, bütün ailesiyle ve kalabalık maiyetiyle Kûfe’ye gitmeye karar verdi: Yeni halife I. Yezit (Muaviye’nin oğlu), Hüseyin’in Kûfe’ye girmesine engel olunması için emir verdi. Fırat kıyısında Kerbelâ’da su ile bağıntısı kesin şekilde kesildiği halde sarılan Hüseyin, teslim olup Şam’a götürülmek teklifini reddetti, çarpışmayı göze aldı. Küçük birliği bu pek nispetsiz savaşta derhal eridi, kendisi de, çocuklarıyla birlikte şehit oldu. Kafiledeki kadınlar esir edilip Şam’a götürüldü.

Şiiler, 10 muharrem (10 ekim 680) gününe rastlayan bu olayın, her yıldönümünde matem tutarlar. Aslında üzücü bir siyasi olaydan ibaret olan bu savaş, Müslümanlar’ı yüzyıllar boyunca etkilemiş, yüzlerce şair, bu konuda ünlü mersiyeler yazmıştır. Bu arada Fuzûli’nin «Hadikatu’s-Suedâ» sı ve gene onun mersiyesi, Türk edebiyatında bu konunun mensur ve manzum en tanınmış örnekleridir.

Advertisement

KERBELA VAKASI

HAZRETİ Hüseyin, taraftarlarıyla birlikte Kûfe’ye giderken orada iki bedevi ile karşılaştı. Bedeviler, Ubeydullah’m Kûfe’ye hâkim bulunduğunu, Müslim’in öldürüldüğünü anlattılar. Müslim’i oraya gönderen Hüseyin’di. Bedevilerin sözünü duyunca, Hüseyin dönmeye karar verdi, Müslim’in kardeşleri ya öc almak, ya da ölmek istediklerinden, dönmediler. O zaman, Hüseyin yanında “bulunanlara kendisini terk edebileceklerini bildirdi. Onlar da ayrıldılar. Hz. Hüseyin yalnız ailesi efradı ve pek az taraftarıyla yola devam etti. Bir müddet sonra Kûfe’ye hâkim olan Ubfeydullalı bin Ziyad tarafından çıkarılan devriyelerle karşılaştı. 1.000 kişilik bir kuvvet onu uzaktan takip ediyor, ancak ne Kûfe’ye gelmesine, ne de geri dönmesine müsaade etmiyordu.

… Hüseyin, Kerbelâ’nın bulunduğu bölgede konakladığı za;nan, Ubeydullah onun sarp, müstahkem yerlere sığınmasına mani olunmasını,- Fırat’la irtibatının kesilmesini emretti.

… Hemen nehre 500 süvari gönderilerek Hüseyin’in su ile irtibatı kesildi. Burada Hüseyin’le Emeviler’in elçisi arasında görüşmeler oldu. Hz. Hüseyin ya Şam’a gidip halife I. Yezit’e teslim olmak, veya Müslüman sınırları içinde herhangi bir yerde ikamet etmek istiyordu. Fakat teklifi reddedildi. Hüseyin, önseziyle, artık kurtuluş olmadığını anlamıştı… 10 muharremden önceki geceyi yanındakilerle beraber dua ederek, namaz kılarak geçirdiler,

Hz. Hüseyin 10 muharrem 61 cuma (10 ekim 680) günü çadırların arka tarafına bir çukur kazdırmış, yalnız bir cephede savaşmak için, bunun içine odunlar doldurarak ateşlemişti. Elindeki kuvvet 23 süvari ile 40 piyadeden ibaretti.

… Hüseyin hayvanının üstünde Ubeydullah’m ordusuna yaklaştı, son defa olarak onlara hitap etmek istiyordu. Bu hali görüp feryat eden kızkardeşini susturduktan sonra, Allah’a hamdetti, sonra gayet beliğ bir hutbe irad etti:

Advertisement

— «Peygamberimizin kızının oğlu, amcasının oğlu ben değil miyim? Şehitlerin efendisi Hamza, babamın amcası değil midir; Şehit Cafer Tayyar amcam değil midir? Tanrı elçisinin benim için ve kardeşim için, «onlar cennet çocuklarının efendisidir, Sünnet Ehli’nin gözbebekleridir» dediklerini duymadınız mı?».

Onları biraz sonra irtikab edecekleri hatadan alıkoymaya çalıştı.

… En sonunda, çok nispetsiz kuvvetler arasında şiddetli bir çarpışma başladı… Öğleden sonra, Hüseyin’in adamları sayılarının azaldığını gördüklerinden, onun etrafında toplandılar, birer birer onun önünde öldüler… Savaşın sonlarına doğru Hüseyin kendisi de çarpışmalara katıldı. Üzerinde güzel bir cübbe vardı, sarığını sarmıştı. Yaya olarak, cesaretle savaşıyor, fırsatları kaçırmıyordu. Artık üç, dört kişi kalmışlardı. Düşmanları onu belki daha çabuk öldürebilirlerdi, ancak, rivayetlere bakılırsa, hiç kimse asıl darbeyi vurmaya cesaret edemiyordu. Derken, Diri sağ eline ve omuzuna kılıçla vurdu. O düşüp kalkarken bir başkası harbe salladı, sonra da atından inip başını, saçlarını kesti, orada bulunanlar da ölüsünü soyup her şeyini aldılar. Soyulan Hüseyin’in vücudunda 33 mızrak ve ok, 34 kılıç yarası olduğu görüldü. Sonra kadınlar, eşyalar yağma edildi… Hüseyin’in tarafında 72, karşı tarafta da 88 ölü vardı,

Hüseyin’in kesik başı Kûfe’ye getirildiği zaman Ubeydullah elindeki asâsıyla dudaklarına vurdu. Orada bulunanlardan biri dayanamayıp asasını çekmesini, çünkü Hz. Peygamber’in bu dudakları çok defa öperken gördüğünü söyledi.

… Hz. Hüseyin’in masum çocuklarının, akrabalarının da şehit edildiği bu olay Müslümanların kalbinde kapanmaz bir yara açtı. Hüseyin’in öldürülmesi birçok muhalefet hareketlerine sebep oldu, sayısız Müslüman kanı döküldü.


Leave A Reply