İ Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler, Anlamları, Eş Anlamlılar Sözlüğü

0
Advertisement

İ harfi, Türkçede bulunan İ harfi ile başlayan eş anlamlı sözcükler, kelimeler listesi ve anlamları. İ Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler

İ Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler

Kaynak: pngegg.com

İ Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler

  • iade: geri verme,
  • iane: yardım,
  • ibadet: tapınma,
  • iblis: 1. şeytan. 2. kötü, düzenci.
  • ibret: öğreti, örnek, ders.
  • icabet: uyma, kabul,
  • icap: gerek, gereklik,
  • icar: kira.
  • icat: yaratma, bulma,
  • icazet: izin, müsaade,
  • icraat: iş, işler,
  • iç: dahil,
  • iç açıcı: ferah,
  • içbükey: konkav,
  • içerik: muhteva,
  • içkili: sarhoş.
  • için için: gizli gizli, yavaş yavaş,
  • içli: duygulu.
  • içli dışlı: senli benli, teklifsiz.
  • içten: samimi,
  • içtima: toplanma,
  • içtimai: toplumsal, sosyal.
  • idam: öldürme,
  • idare: yönetim,
  • idareci: yönetici,
  • idareli: tutumlu,
  • iddia: sav.
  • ideal: 1. ülkü, amaç, gaye. 2.mükemmel,
  • idman: jimnastik,
  • idrak: anlayış, erişme, algı.
  • ifade: anlatım,
  • iffet: namus, ırz, şeref,
  • iflâh: kurtuluş, onma.
  • iflas: batma.
  • iftihar: övünç, övünme, kıvanç,
  • iğrenç: iğrendirici.
  • ihanet: hainlik, hıyanet,
  • ihbar: bildirme, duyurma, haber verme,
  • ihlâl: bozma.
  • ihmal: boşalma, savsaklama,
  • ihracat: dış satım,
  • ihraç etmek: çıkarmak,
  • ihsan: 1. lütuf. 2. inayet. 3. bağışlama.
  • ihtar: hatırlatma, uyarma,
  • ihtilâf: ayrılık,
  • ihtimam: özen.
  • ihtiram: saygı,
  • ihtiras: tutku, arzu.
  • ihtişam: görkem, haşmet,
  • ihtiva: kapsama,
  • ihtiyaç: gereksinim,
  • ihtiyar: yaşlı,
  • ihtiyari: serbest,
  • ihtiyarlamak: yaşlanmak,
  • ikamet: oturma, eğleşme,
  • ikametgâh: konut,
  • ikaz: uyarma,
  • ikilik: anlaşmazlık,
  • ikircim: tereddüt,
  • ikmal: bütünleme, tümleme.
  • ikna: inandırma, kandırma,
  • ikrah: iğrenme,
  • ikrar etmek: kabul etmek, söylemek,
  • iktidar: güç.
  • iktisat: tutum, ekonomi,
  • iktisatçı: ekonomist,
  • il: vilâyet.
  • ilâç: deva, çare, merhem.
  • İlâh: Tanrı.
  • İlahi: Tanrısal,
  • ilân: duyuru.
  • ilâve: ek.
  • ilçe: kaza.
  • ilelebet: ebediyen, sonsuza dek.
  • ilenme: beddua, lânet, intizar,
  • ileri gelen: eşraf,
  • ileride: gelecekte,
  • iletmek: götürmek, ulaştırmak,
  • ilgi: alâka,
  • ilginç: enteresan,
  • ilgisiz: kayıtsız, yabancı, aldırışsız, vurdum duymaz, alâkasız,
  • ilham: esin.
  • ilinti: ilgi.
  • ilişkin: ait.
  • iliştirmek: asmak,
  • ilk: birinci, evvelki, önceki, evvel,
  • ilkbahar: nevbahar.
  • ilke: prensip, kural, yöntem,
  • ilkel: gayrimedeni, iptidai,
  • ilkin: önce, başta,
  • illet: hastalık,
  • iltica: sığınma,
  • iltifat: ilgilenme,
  • iltimas: kayırma,
  • im: işaret, belirti, iz.
  • ima: üstü kapalı, anlamlı, belirsiz,
  • imal: yapım,
  • imalâthane: yapımevi,
imar: bayındırlık,
  • imge: hayal,
  • imha etmek: yok etmek,
  • imik: boğaz, gırtlak,
  • imkân: olanak,
  • imrenme: gıpta,
  • imtihan: sınav,
  • imtiyaz: ayrıcalıklı,
  • inanca: teminat,
  • inanç: itikat.
  • inanma: aklı yatma, kanma,
  • inayet: lütuf, iyilik, yardım,
  • ince: duygulu, kibar, nazik,
  • incelmek: 1. zayıflamak. 2.kibarlaşmak,
  • indirimli: ucuz, tenzilâtlı,
  • inkılâp: devrim,
  • inkisar: ilenme, beddua,
  • insaf: 1. adalet. 2. insanlık.3. merhamet,
  • insan: 1. can, fert. 2. kişi. 3.birey. 4. fert. 5. adam.
  • insancıl: cana yakın,
  • intizam: düzen.
  • intizar: 1. ilenme. 2. bekleme, gözleme,
  • ipsiz: serseri,
  • iptilâ: düşkünlük,
  • ipucu: belirti, delil,
  • irade: isteme, buyruk,
  • irdelemek: tetkik,
  • irfan: bilgi,
  • iri: büyük,
  • irin: cerahat,
  • irtibat: ilgi, bağlantı,
  • irtifa: yükseklik,
  • isabet: yerindelik, yanılmazlık.
  • isabetli: uygun, yerinde,
  • ishal: sürgün,
  • isim: ad.
  • iskân: yurtlanma, yerleşme.
  • ismet: namus.
  • ispat: kanıt.
  • israf etmek: harcamak.
  • istek: arzu.
  • istemek: dilemek.
  • isteyerek: bile bile.
  • istibdat: baskı.
  • istidat: yetenek, kabiliyet.
  • istif: yığma.
  • istifade: yararlanma, faydalanma.
  • istifham: soru.
  • istifrağ: kusma,
  • istihkak: hak.
  • istikamet: yön.
istikbal: gelecek, âti.
  • istiklâl: bağımsızlık,
  • istikrar: düzen,
  • istikraz: borç.
  • istilâ: bürünme, basma, salgın.
  • istimlâk: kamulaştırma,
  • istirahat: dinlenmek,
  • istirham: yalvarma,
  • istismar: sömürme, yararlanma.
  • istisnai: özel, ayrık,
  • istişare: danışma,
  • isyan: ayaklanma,
  • iş: çalışma, görev, meslek,
  • işaret: 1. iz, belirti. 2. im.
  • işitmek: duymak,
  • işgüzar: becerikli,
  • işlem: muamele,
  • işleme: nakış,
  • işlev: fonksiyon, görev,
  • işlik: atölye,
  • işsiz: aylak, boş, avare.
  • iştahsız: boğazsız,
  • iştirak: katılma,
  • itaat: baş eğme.
  • ithalat: dış alım.
  • itham: suçlama,
  • itibar: saygınlık,
  • itikat: inanç, iman.
  • itimat: güven,
  • itina: özen.
  • itiraz: karşı durma,
  • itiyat: alışkanlık, huy.
  • ittifak: uyuşma, bağdaşma,
  • ittihat: birleşme,
  • ivedi: acele.
  • iyelik: mülkiyet, sahiplik,
  • iyi: mükemmel, eksiksiz,
  • iyicene: çokça,
  • izah: açıklama,
  • izdiham: 1. kalabalık. 2. sıkışma. 3. yığılma,
  • izdivaç: evlenme,
  • izin: müsaade, ruhsat,
  • izleme: takip etmek,
  • izlenim: intiba, izzet: büyüklük,
  • izzetinefis: onur.


Leave A Reply