İbadilik Hakkında Bilgi

0
Advertisement

İbadilik nedir, nasıl bir mezheptir? İbadilik özellikleri, tarihçesi, inanışları hakkında bilgi.

İbadilik

İbadilik; Hariciliğin günümüzde de yaşayan koludur. Abdullah bin İbadi’l-Murri et-Temimi’nin kurduğu fırkadır. Hafsiye, Harisiye, Yezidiye ve Ashabu Taat adlarıyla dört ana kola, bunlar da ikincil kollara ayrılır. İbadiler kendilerini şurat (kendilerini Tann’ya satanlar), ehlü’l-adl ve’l-istikamet (adalet ve doğruluk ehli) ve ehlü’l-istikamet ve’l-iman (doğruluk ve iman ehli) olarak adlandırırlar.

İbadilik, Hz. Muhammed ve ilk iki halife dönemindeki, Hz. Osman döneminin ilk altı yılındaki ve Hz. Ali döneminin Hakem Olayı öncesindeki İslam uygulamasını benimseyerek bunun dışında kalan ya da buna aykırı düşen bütün anlayış ve uygulamaları yadsır. İbadiyeye göre iman ile amel birbirinden ayrılamaz. Bu nedenle ibadetleri terk eden ya da Kuran’ın yasakladığı bir eylemi işleyen kişi imandan çıkar, kâfir olur. Bu kişi tövbe ederek imana dönse de, ahirette göreceği cezadan kurtulamaz.

İbadiliğe göre küfür, şirk küfrü ve nimet küfrü biçiminde ikiye ayrılır. Günah işleyen kişi şirk küfrüne değil, nimet küfrüne düşer. Ama eyleminde ısrar ederek tövbe etmezse, küflü şirk küfrüne dönüşür. Bir kez günah işleyen kişi imandan çıkmakla birlikte, yalnızca nimet küfrüne düştüğü için gene de muvahhid (tevhid ehli) sayılır. Tövbe etmesi durumunda, Cehennem’de göreceği cezadan sonra Cennet’e girecektir; tövbe etmezse muvahhid olmaktan çıkacağı için temelli Cehennem’de kalacaktır.

İbadilik, Tanrı’nın evrenin yaratıcısı olduğu ve O’nun vahdaniyeti (birliği) konusunda ehl-i sünnetle aynı görüşü benimser. Ama Tanrı’nın sıfatları konusunda Mutezileye yaklaşır ve kıdemi (öncesizlik) Tanrı’nın tek sıfatı sayar. Kuran hakkında ise ehl-i sünnetten ayrılarak Kuran’ın yaratılmış olduğunu savunur.

İbadiye kendinden olmayan Müslümanları, bütün günah) işleyenler gibi muvahhid olmakla birlikte, nimet küfrüne düşmüş sayar. Adalet ancak emir-i bi’l-maruf, nehy-i ani’l-münker (iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak) ilkesiyle gerçekleşir. Bu nedenle söz konusu ilke başta imam olmak üzere her Müşlümanm vazgeçilmez bir görevini belirtir. İmam, Müslümanların serbest seçimi ile belirlenmelidir. Ehl-i sünnetin savının tersine, imamın Kureyş’ten olması gerekmez. Buna karşılık Kuran’a ters düşen ve halka zulmeden imamın görevden alınması, ona isyan edilmesi zorunludur.

Advertisement

En ılımlı Harici fırkasını oluşturan İbadiye, ehl-i sünnet tarafından İslam dışında sayılmamakla birlikte, başka Müslümanları “nimet küfrü” içinde sayması nedeniyle günümüze değin genellikle ayırıcı bir işlev görmüştür. Başlangıçta Basra’da yaşayan ve inançlarını yaymak için çevreye davetçiler gönderen İbadiler geniş kitleler üzerinde etkili olmayı başarmış, hatta Kuzey Afrika’ da Kayrevan, Libya ve Tunus’ta kısa süreli yönetimler kurmuşlardır. Arabistan Yarımadasında Umman’da kurdukları yönetim günümüze değin gelmiş, 20. yüzyıl başlarında Libya’da kurdukları Trablus Cumhuriyeti 1921’de İtalyanlarca ortadan kaldırılmıştır.


Leave A Reply