İbni Rüşd Hayatı ve Eserleri

0
Advertisement

İbni Rüşd kimdir? İbni Rüşd hayatı, biyografisi, felsefesi, eserleri, çalışmaları hakkında bilgi.

İbni Rüşdİbni Rüşd; Ebu Velit Muhammet Arap filozofudur (Kurtuba 1126 – Marakeş 1198).

İspanya’da, Endülüs’te Aristoteles‘e bağlı olarak ortaya çıkan Me-şaiciler’in (Peripatetikler) en son ve en yetkin temsilcisi. Kadı olarak yetişti. Kadıü’l-Kudzat (Baş yargıç) oldu. 28 yaşına geldiğinde Fas’a, Merakeş’e yaptığı geziden dönüşünde ünlü Külliyat adlı tıp kitabını yazdı. Saraya çağrıldı, Aristoteles‘in eserlerinin karanlık kalmış yanlarını açıklamakla görevlendirildi, İslâm dünyasını saran bağnazlık, bilime düşmanlık ve dedikodu yüzünden İbni Rüşt ve oğlu karaçalmalardan, düşmanca söylentilerden, emire kadar ulaşan iftiralardan kurtulamadılar. Yergilere konu olan, kitapları yakılan, camiden kovulan İbni Rüşt için en sağlam dayanak yine bilim ve felsefe oldu. Ölümünden birkaç yıl önce yeniden saraya çağrılmasına karşın, kendi köşesinde kalmayı yeğledi. Tüm açıklama ve yorumlarında Aristoteles‘e bağlı kaldı ama yalınkat bir aktarmacılıktan çok derinlemesine düşünebilen, temel aldığı görüş üstüne özgün düşünceler geliştirebilen bir yorumcu oldu. İbni Rüşt, Aristoteles mantığına büyük önem verdi. Ona göre mantık; tek tek olgulardan ve tikellerden elde ettiğimiz algılar ve tasarımlardan akla kadar, tümel gerçeklere doğru yükselmenin temellerini, ilkelerini belirleyen, gösteren bilimdir. İnsan gerçeği bilemezse de, gerçeğe ulaşacak güce ve akla sahiptir. Aklını doğru kullanırsa gerçeğe ulaşabilir, bilimde ve felsefede fek yol, Tarikü’l-Bürhan adını verdiği tanıtlama (ispat) yoludur. Gerçeğe ulaşmak kavramlar arasında doğru bağlantıların kurulmasıyla olasıdır. Böylece elde edilecek yargılar olacaktır. Bilgi anlayışı bakımından İbni Rüşt bir yandan bilimsel düşünceyi kurtarmaya, öte yandan bilimsel gerekirciliği (determinizm), sağlam temellere oturtmaya çalışır. Tümellere uzanan bilgimizin başlangıç noktası duyu verileridir. Zihinde, duyu verilerinden gelen izlenimler, biçimlerin kavranması, etkin akıl ile olur. Duyu verilerinden elde edilen biçimler maddi akıla geldikleri zaman Tanrısal kökenli olanlarla birleşir ve tümeller oluşur. Tümeller bilgimizin temeli ve zorunlu varlığın ilkeleridirler. İbni Rüşt, akıl ve doğa gerçeği arasındaki güçlü bağı dile getirdi. Doğada egemen olan zorunluluk her şeyin ilk nedeni olan Tanrı’dan kaynaklanır. Tanrı her şeyin ilk ve zorunlu nedeni, öncesiz, sonrasız yasallık ve evrenin düzenidir.İşte aklın madde dünyasında kavrayacağı budur. Evrende her şey nedensellikle birbirine bağlıdır. Birbirinin nedeni olarak dizilen tüm var olanların en gerisindeki kendi kendinin nedeni olan ilk neden Tanrı’dır.

Aristoteles‘ten yola çıkan İbni Rüşt, beden ve özü, madde ve biçime ayıran İbni Sina karşısına “Varlık, somut bir bütündür” savıyla karşı koyacaktır. Varlık ve öz birbirinden ayrı olamaz; çünkü bireysel bir varlık olan, var olan bir şeyde varlık ile özü ayıramayız. Evren’in kuruluşu da ilk zorunlu varlık olan Allah ile başlar. Allah ilk akıldır, ilk hareket ettirici, ilk nedendir. Allah her şeyin nedeni olduğu için olabilecek her şeyin zorunlu idesine sahiptir. Allah yaratıcı, düzen vericidir, öncesiz ve sonrasızdır. Allah anlayışı ile İbni Rüşt’ün tasavvufa (panteizme) açık bir yanı vardır. İnsanda ruhu bedenin biçimi olarak kabul eden İbni Rüşt, bu ruhu akıldan, özellikle maddi akıldan ayırır. Ruh her canlıda ayrı bir biçimde bulunur ve belirleyici bir işlevi vardır. İbni Rüşt dört temel ruh etkinliği belirler: Anlamak, duyumlamak, hareket etmek ve çoğalmak. Ahlak sorunu da burada ortaya çıkar. Acaba insan nasıl yaşayacaktır? Dışında, ona egemen olgulara uyarak mı, yoksa irade varlığı olarak, aklıyla arayıp bulduğu doğruya göre mi? İbni Rüşt aklına uygun yaşamanın insana daha yaraştığını savunur. Çünkü insan ruhu bağımlı değildir. Öğrencilerinden hiçbiri onun felsefesini bıraktığı yerden alıp ilerletemedi. Batı düşüncesi onun eserlerini İbranice ve Latince çevirilerinden tanıdı. İbni Rüşt bu yolla Hristiyan dünyasına tanındı. Hristiyan Ortaçağı’nda üstünde önemle durulan filozoflardan biri oldu.

Başlıca eserleri: El Külliyat fi’t Tıbb (Tıp Konusunda Toplu Eserler), El-Mantik, Kitab-ı Faslul-Makal (Söz Konusunda Kitap), Tahâfüt üt-Tahâfut (Yıkılışın Yıkılışı, Gazzali Felsefesini Eleştiri), Kitabu Keşfü’l-Menahicü’l Edille (Kanıtların Yollarını Açıklayan Kitap), Rosail (Küçük Kitaplar) vb.

Advertisement

Yorum yapılmamış

Reply To defne Cancel Reply