İbn i Sina Türk İslam Felsefecisi ve Hekimin Hayatı, Çalışmaları

0
Advertisement

Ünlü Türk İslam felsefecisi ve hekimi olan İbn-i Sina Kimdir? İbn-i Sina hayatı, biyografisi, çalışmaları, eserleri, felsefesi nasıldır?

ibni sina

İbn-i Sina

İbn-i Sina; Ebu’l Ali el Hüseyin bin Abdullah Türk-İslâm felsefecisi ve hekimidir (Buhara-Afşane 980 -Hemedan 1037).

Kendi anlatısına göre 10 yaşında Kuran’ı ezberledi. Matematik öğrenirken İslâm bilimlerinde derinleşiyordu. Buhara’ya gelen Abdullah Nâtili’ den mantık ve felsefe öğrendi. Bir yandan da tıp bilimi ile uğraşıyor, kuramsal bilgileri uygulamayla pekiştirirken yeni deneyler yapıyordu. 18 yaşına geldiğinde çok yönlü yetişmiş, olgunlaşmış bir gençti. Samanoğlu Hükümdarı II. Nuh’un hastalığını tedavi etmeyi başardığı için, Buhara Sarayı’ na hekim atandı.

Hükümdar ona saray kitaplığını kullanma iznini verdi. Sonradan yanan bu kitaplıkta, başta tıp olmak üzere çağındaki bilimin bütün önemli eserlerini inceleme olanağı buldu. I. Nuh ölüp iç karışıklıklar başlayınca Buhara’dan ayrılmak zorunda kaldı (999). Harzem’de El-Biruni ile tanıştı. 1015’te Rey’e, sonra Hemedan’a gitti, vezir olduysa da askerlerle anlaşamadığı için görevini bırakmak isteyince ağır bir hastalıktan kurtardığı emirin üstelemesi üzerine bu görevi sürdürdü. Aristoteles felsefesi üstüne olan Şifa adlı kitabını bu dönemde yazdı. İsfahan’da bilim adamı yaşamı sürdürdüyse de Gazneli Mahmut‘un oğlu Mesut Isfahan Kenti’ni ele geçirince İbni Sina’nın hazırladığı birçok eser de yağma edildi. 1030’daki bu olaydan sonra eserlerini tamamlamaya çalıştıysa da hastalığı ve şiddetli başağrıları verimli çalışmasını engelledi. Ona göre tüm bilimler arasında işlevi bakımından en önemlisi Orta Bilimler ya da matematiktir. Çünkü ancak matematik aracılığıyla Yüksek Bilimlere geçilebilir. Felsefe ise ikiye ayrılır: Kuramsal felsefe, eylem felsefesi.

Felsefesi

Felsefe bakımından İbni Sina, Farâbi‘ nin etkisindedir. Farâbi‘nin sistemini dikkatle ele aldı. Yeni Platoncu etkilerden olabildiğince ayıkladı ve Aristoteles felsefesine yaklaştırmaya çalıştı. İbni Sina için mantık yalnızca bir araçtır: İnsanın doğru bilgi edinmesini ve yanlıştan sakınmasını sağlayan bir araç. Mantık kavramlarla iş görür. Kavramların belirlenmesi, birbirlerine bağlanması, ilişkilerinin kurulmasıyla bilgiler oluşturulur. Kavram tanımla beslenir, tanım konusunda Aristoteles görüşüne dayanan İbni Sina’nın mantık anlayışı ve özellikle önermeler tasımla ilgili görüşleri daha sonra İslâm felsefesinde temel dayanaklardan biri oldu. Evreni oluşturan tüm şeylerin ayrı ayrı özle bulunmaktadır. Şeyi tanımak, onun özünü tanımlamakla, belirtmekle olacaktır. Temel belirlenimin kendisine dayandığı öznitelikler yanında bir de her bireyin kendiliğini ortaya koyduğu ona özgü nitelikler bulunmaktadır. İbni Sina’ya göre her öz birbirinden tümüyle ayrı üç durumda ortaya çıkar: 1. Varoluş gerçekleşmeden önce, özün Tanrı’daki ilk örneklerinde bulunuşu. 2. Tek tek şeylerde özün maddeye ilişkin olarak görülüşü. 3. Zihnimizde soyutlamayla elde ettiğimiz ilk, saf durumunda kavradığımız öz. Evrene egemen, mutlak bir gerekircilik (determinizm) vardır. Bunu değişik alanlarda gördüğümüz düzenlilik, ilklere yasalara bağlılıkla anlarız. Evren bir bütün, bir uyumlu yumaktır. Onu böylesine düzenli uyumlu bir bütün olarak var kılansa Allah’tır. İnsan, beden ve ruhtan oluşmuştur. Ruh ve beden birbirinden ayrıdır. Ruh ve beden birleşmesinde, insanın bireyliği ya da ruhun öteki bedenle birleşmiş ruhlardan ayrılığı ortaya çıkar. Bu bütünleşme kesin bağımlılık değildir. Çünkü beden öldüğünde ruh varlığını sürdürür. Bilgi nasıl oluşmaktadır? İbni Sina’ya göre bilgi tek düze değildir. O Farabi‘nin de etkisiyle bilgiyi akla bağlı ve dört aşamalı olarak belirler:

Advertisement
İbn Sina

Foto: nkfu.com

  1. Dış dünyanın kavranması. Burada beş duyunun verilerini algılayan bir akıl vardır: Maddi akıl.
  2. Etkin akıl. Bu tümel kavramlara ulaşma olasılığına sahip olan akıldır.
  3. İnsanı tümellere, üniversallere ulaştıran akıl.
  4. Etkin olarak düşünen ve düşündüğünü düşünen yetkin akıl. Tanrılık evrene ulaşmanın yolu bu akıldır.

Akıl bu noktadan sonra yükseldikçe kutsallık kazanır ve el-akl-el kudsi olur. Varlık zorunluluk bakımından ilkin ikiye arılır:

1) Zorunlu varlık: Var oluş nedeni yine kendisi olan varlıktır. Bu, İbni Sina’ ya göre yalnızca Allah’tır. Allah’ın zorunluluğu rastgele değildir. O kendi kendinin bilincine uygundur.

2) Zorunsuz varlık: Varlığı başka şeylerin varlığına bağlı olan, sınırlı, sonlu varlıklardır. Tüm var olmuş olan varlıklar bu varlık düzeyindedirler.

İbni Sina insan yaşamı ve ahlakla ilgili görüşlerini ayrı bir eserde toplamamıştır. Bütün olarak ele alındığında Panteizme, tasavvufa yatkın bir yaşama biçimini önermektedir. İslâm dünyasında İslâm felsefesinde yetkin ardıllar olmayan İbni Sina’nın Ansiklopedi ve Şifa adlı eserlerinden Batı dünyası yüzyıllarca yararlanırken, İslâm dünyasında gerekli yankıyı bulamadı.

Başlıca eserleri:

El-Hâsıl vel-Mahsûl (Üreyen ve Ürün) (20 Bölüm), Kitabü’ş Şifa (Şifa-İyilik Kitabı) (18 Bölüm), El-Kanun fi’t-Tıb (Hekimlik Yasası) (14 Bölüm), Kitabü’n-Necat (Kurtuluş Kitabı) (3 Bölüm), El-Hikme el-Maşrıkıyye (Doğunun Bilgeliği), İşaret ve’l Tenbihat (Belirtiler ve Uyanlar).

Advertisement


Leave A Reply