İçel İlinin Tarihçesi ve İçel’in Tarihi Yerleri Nereleridir?

0
Advertisement

İçel’in zengin tarihine dair detaylı bilgileri bu yazıda bulabilirsiniz. Hititlerin egemenliğinden Osmanlı İmparatorluğu’na kadar geçen süreçte, İçel bölgesinin yaşadığı dönüşümler ve tarihî eserler incelenmektedir. İS 611’deki Bizans fethinden, 637’deki Müslüman fetihlerine kadar uzanan bir dönemdeki önemli olaylar ve egemenlik değişimleri hakkında bilgi edinin.

İçel'in tarihi

Mersin yakınlarındaki Yümüktepe’de yapılan kazılarda Neolitik Çağ’a (İÖ 6000-5500) kadar inen yerleşim izlerine rastlandı. Yümüktepe’ye koşut bir yerleşim alanı da, Tarsus yakınlarındaki Gözlükule’dir. Yörede Neolitik Çağ’dan Kalkolitik Çağ’a (İÖ 5500-3000) geçişin izleri de Yümüktepe ve Gözlükule buluntularından saptanmaktadır. Tunç çağlarındaki (İÖ 3000-2100) aşamalarda bu iki yerleşim alanındaki buluntular aracılığıyla açığa çıkarılmaktadır. İçel bölgesinde yazılı tarihin İÖ 2000 yılların başlarına rastladığı ve bunların Asurlu tüccarlarla ilgili olduğu gene Yümüktepe ve Gözlükule buluntuları arasındadır. İÖ 17. yüzyıldan başlayarak İçel Bölgesi Hitit egemenliği altına girdi.

Hitit Dönemi’nde Kizzuwatna Krallığı’nın sınırları içinde olan İçel, Hitit İmparatorluğu‘nun yıkılışına kadar bu krallığın egemenlik alanı içinde yaşadı. İÖ 1195’te Deniz Kavimleri, Hitit İmparatorluğu gibi Kizzuwatna Krallığı’nı da tarih sahnesinden sildiler. İÖ 1200-800 arasında Anadolu Karanlık Çağı yaşadı. İçel yöresi, Geç Hitit Devletleri Dönemi’nde Que adı verilen bölgenin içinde yer aldı. İÖ 8. yüzyılın ortalarında Que, Asur egemenliğine girdi. Asur egemenliği döneminde İçel yöresinin en etkin ve en eski kenti olarak Tarsus önem kazandı. İÖ 612-546 arasında Medler, daha sonra Persler yöreye egemen oldularsa da, Makedonya Kralı Büyük İskender İÖ 333’te İpssos’ta Persleri yenilgiye uğratınca yörenin egemenliği de Makedonya İmparatorluğu’na geçti.

Büyük İskender’in ölümünden sonra komutanları arasında parçalanan imparatorluğun İçel toprakları Seleukosların payına düştü. İÖ 300’de I. Seleukos, kendi adını verdiği bugünkü Silifke (Seleukeia) Kenti’ni kurarak bu yörenin önemini artırdı. Seleukos İmparatorluğu’nun egemenliği altında uzun süre refah içinde yaşayan yöre halkı, İÖ 2. yüzyıl sonlarına doğru türeyen korsanlar yüzünden yoksullaşmaya başladılar. Romalılar IS 395’e kadar sürecek olan üstünlüklerini İÖ 100’lerde kurdular. Romalı General Pompeius’un kendi adını vererek kurduğu Pompeiopolis (bugün Viranşehir) kısa sürede gelişerek bölgenin üçüncü büyük kenti durumuna geldi. Roma İmparatorluğu’nun toprakları ikiye ayrılınca (İS 395) İçel de Bizans İmparatorluğu’nun toprakları içinde kaldı. Uzun süre huzur içinde yaşayan bölge, Sasanilerin İS 611’de Antalya, Adana ve Tarsus’u almalarıyla el değiştirdi. Bizans İmparatoru Herakleios’un İS 622’de düzenlediği karşı saldırıyla, bu topraklar yeniden Bizans sınırları içine alındı.

Halife Ömer döneminde, 637’de İçel’in bir bölümü Müslümanlar tarafından ilk kez fethedildi. Emeviler, başta Tarsus olmak üzere çevredeki kaleleri sağlamlaştırdılar. Abbasi Halifesi Harun ür-Reşit, Avasım adıyla yörede yeni bir eyalet kurdu. Tarsus da bu eyaletin başlıca merkezleri arasında yer aldı. 882-891 arasında Tarsus ve çevresine yoğun ölçüde Türkmen boyları yerleşti. Bir süre yöreye egemen olan Tolunoğulları ve İhşidilerin bölgedeki bu egemenlikleri uzun sürmedi. 955’te Seyfüddevle, Kuzey Suriye ve İçel’in bir bölümü Hamdanilere bağlandıysa da, 960’ta Bizans’ın eline geçti. 1071’de Anadolu Selçuklu Devleti’ni kuran Süleyman Şah, 1082’de Tarsus’u ele geçirdi ve İçel yöresinde 50 yıla yakın sürecek olan Selçuklu egemenliği başladı. 1275’te Sultan Baybars, Korykos’a kadar ilerleyerek bölgeyi yakıp yıktı. Bu tarihlerde Adana merkez olmak üzere 1352′ de kurulan Ramazanoğulları Beyliği bölgenin Türkleşmesinde önemli rol oynadı. 1359’da Silifke, Karamanoğulları’nın eline geçti. 15. yüzyılda Ramazanoğulları tüm Adana Ovası’na egemen oldular, ancak Adana ve Tarsus gibi kentler doğrudan doğruya Memlûkluların yönetimindeydi.

Advertisement

Bölgenin İçel (İçil) adını alması da bu döneme rastlar. 15. yüzyılın ilk yıllarında Karamanoğullan tarafından ele geçirilen Tarsus, 1415’te Ramazanoğlu Ahmet Bey’in eline geçti. Tarsus ve çevresi bu iki Türkmen beyliğiyle Memluklular arasında birkaç kez el değiştirdi. 1473′ te Otlukbeli Zaferi’nden sonra Gedik Ahmet Paşa yönetimindeki Osmanlı kuvvetleri Karaman ülkesine giderek, Silifke’yi ele geçirdiler. Aynı yıllarda Karagöz Mehmet Paşa da Adana, Tarsus ve öteki kentleri Osmanlı ülkesine kattı. Yavuz Sultan Selim, Memlûk Devleti’ni ortadan kaldırınca bütün İçel Osmanlı egemenliğine geçti.

Osmanlı yönetiminde İçel Bölgesi Karaman Eyaleti’ne bağlı Tarsus ve Silifke sancaklarına ayrıldı. 1571’de Kıbrıs da fethedilince bu eyalete bağlandılar. 1832’de Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın kuvvetlerince ele geçirilen Adana ve Tarsus 1840’ta yeniden Osmanlı Devleti’ne verildi. Tarsus’un köyü olan Mersin, 1852’de nahiye merkezi, 1881 yılında kaza oldu. 1881’de Tarsus’u da içeren bir sancak merkezi oldu. Limanı olması nedeniyle Mersin hızla gelişti. Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda İçel’in büyük bir bölümü 17 Aralık 1918’de Fransızlar tarafından işgal edildi. Bu işgal 20 Ekim 1921 tarihli Ankara Antlaşması gereği 27 Aralık 1921’e kadar sürdü. Cumhuriyet’in ilanından sonra merkezi Mersin olmak üzere İçel il konumuna getirildi.

Tarihsel Eserler: Cumhuriyetin ilanıyla il olan İçel’in merkez ilçesini oluşturan Mersin, çok yeni bir tarihe sahiptir. Öteki ilçeleri ise tarihsel eser açısından zengindir.


Leave A Reply