İdealizm Hakkında Bilgi

0
Advertisement

İdealizm ne demektir? idealizm felsefesinin özellikleri, tarihteki yeri ve öncüleri ile ilgili bilgi.

İdealizm; varlığı düşünceye bağlayan, düşünce dışında bir gerçekliği var saymayan felsefe görüşlerinin genel adıdır: Düşüncelilik. Sözcük, günlük yaşamda bir ülküye yönelme, ülküsel olanı arama anlamında kullanıldığı gibi; sanatta, gerçektekinden daha üstün değerleri kollama tutumu olarak (gerçekçilik: realizm ve doğalcılık: natüralizme karşıt) felsefedekinden uzak özellikler taşır.

idealizm

Felsefede Yunanca idea sözcüğünden (duyumsal uyarılma olmadan düşüncede canlandırılabilen imge) türetilen idealizm, “Varlık nedir ?” ana sorununa yanıt olan iki çözüm yolundan biridir (öteki gerçekçilik: realizm) ve türediği sözcük kökünü ilk kullanan Antik Çağ Yunan Filozofu Platon‘a (İÖ 427-348) bağlanır. Ruhu özdekten (madde) ayırıp bağımsızlığa kavuşturarak, ilk ikici (düalist) görüşü savunan Platon, varlık’ı idea’ya bağlayınca nesnel gerçekliği bir görüntü değerine indirgemiş oldu. Dış gerçeği bize ileten yollan (duyum yanılgıları, algı yanlışları, sanrılar, düşler, inançlar) kuşkuyla karşılayan görüşler, bilgilerin eleştirisine girişince aynı yola yöneldi: Yüzyıllarca geçerliği olan düşüncelilik tinselcilik (spritüalizm) desteklenerek metafizik alanda yer tuttu ve ikiye ayrıldı: Öznel düşüncecilik (varlığı bireysele indirger), nesnel düşüncecilik (varlığı genel ve tümele bağlar).

Platon‘un varlığın değil, yalnızca duyumlarımızla algıladığımız dış dünyanın kuşkularını dile getirdiği idealizmi zamanla sayılamayacak yorumlarla çoğaldı, felsefe tarihi boyunca yeni değerlendirmelerle değişerek çok çeşitli eğilimlere ad oldu: Yöntemli şüphe eleştirileriyle (“Düşünüyorum, öyleyse varım”) düşünceyi kuşku kaldırmayan tek değer sayan Descartes aşamasıyla (öznel idealizm: Solipsizm), ilk felsefesinin Tanrısal doğruluğun dış dünyanın varlığına en kesin temel olan ikinci gerçekçilik aşaması Fichte (öznel düşüncecilik), Malebranch’ın “Tanrı’da görme” tutumu. Unutulmaması gereken yan idealizmin gerçekçilikten çok (çünkü ruhsal gerçeği taban saymaktadır) özdekçi (maddeci) gerçekçiliğe karşıt oluşudur. Böylece idealizmle özdekçiliği (maddecilik) karşı karşıya getirir.

Özetle düşüncecilik üç ana ilkeyle belirlenir: Nesneleri yaratan düşüncedir, özdeği yaratan da ruh; düşüncenin dışında ve ötesinde nesnel bir dünya yoktur. Varlığı düşünceye (kendi varlık gücümüze) temel sayan tutumuyla idealizm pratikte doğrulanamaz, bu yüzden bilimsel gelişime karşı durur, engellemeye çalışır. Ve çağcıl olmayan bir eğilim olduğu için bir eğilim olduğu için bilimin karşısında yenile yenile son kalıntılarını günümüzde de yaşatmaya çalışır. Unutulmaması gereken nokta, ülkücülük anlamına eş yüceleşme dileklerinin (töresel düşüncecilik, ahlaki idealizm) felsefe düşünceciliğiyle karıştırılmaması gereğidir.

Advertisement

Leave A Reply