Iğdır Şehrinin Tarihçesi ve Iğdır İlinin Tarihi ve Gezilecek Yerleri Nereleridir?

0
Advertisement

Iğdır ilinin tarihi, Urartulardan günümüze uzanıyor. Persler, Roma, Sasaniler gibi birçok medeniyetin egemenliğine tanıklık etti. Osmanlı topraklarına katıldıktan sonra 1878-1918 arası Rus egemenliğinde kaldı. Şehir, bir ara Ermeniler tarafından işgal edildi (1919) ancak 1920’de geri alındı. 27 Mayıs 1992’de ise il oldu. Iğdır’ın tarihini ve kültürünü yansıtan tarihi mekanlar arasında Ejder Kervansarayı, Koç Başı Mezar Taşları, Karakale Harabesi ve Şehit Türkler Anıtı bulunuyor. Doğal güzelliklerinde ise Ağrı Dağı Milli Parkı, Tuzluca Tuz Mağaraları, Meteor Çukuru, Tuzluca Gökkuşağı Tepeleri, İrem Bağları ve Balıklı Göl öne çıkıyor.

Iğdır

Iğdır tarihi Urartulara kadar uzanır. Kısa bir Med istilasından sonra bölge Pers egemenliğine girdi (İÖ 6. yüzyıl ortaları). Anadolu’daki Pers egemenliğine son veren Büyük İskender, yöreyi topraklarına kattı (İÖ 333). Onun ölümünden sonra da Seleukoslar, Parthlar, Roma ve Sasaniler il topraklarına egemen oldular. Nihavent Savaşı’nda (624) Sasanileri yenilgiye uğratan Halife Ömer, bölgeyi Arap İmparatorluğu’na bağladı. Emevi ve Abbasi dönemlerinde il toprakları Araplarla Bizanslılar arasında sürekli el değiştirdi. Türklerin bölgeyi ele geçirmeleri (1064) üzerine yöreye Oğuz boylan yerleştirildi. Moğol istilası bölgeyi büyük yıkıma uğrattı (1239). Bir ara Safevilerin eline geçtiyse de Çaldıran Savaşı’ndan sonra Osmanlı topraklarına katıldı (1514). Kısa bir süre İran’ a bırakıldıysa da (1737, İstanbul Antlaşması) yeniden geriye alındı (1746). 1878-1918 arasında Rus egemenliğinde kaldı, bir ara Ermeniler tarafından işgal edildikten (1919) sonra geriye alındı (1920). Cumhuriyet’in ilanından sonra Kars’a bağlı bir ilçe oldu. 27 Mayıs 1992’de Kars İli üçe bölünerek Ardahan ile birlikte il yapıldı.

Iğdır İli Tarihi ve Gezilecek Yerleri

Anadolu’nun doğusunda, Ağrı Dağı’nın gölgesinde, Aras Nehri’nin kıyısında, tarih ve doğanın dans ettiği bir yer var: Iğdır! Burası, Türkiye’nin en doğusu ve Ermenistan’la komşu olan sınır şehrimiz. 7 bin yılı aşkın bir süredir ev sahipliği yaptığı medeniyetlere meydan okuyan Iğdır, adeta tarih kokan bir hazine sandığı.

Iğdır, Doğu Anadolu’nun sert ikliminden daha az etkilenen verimli topraklarıyla ünlü. İşte bu topraklardan yeşeren, sulu sulu Iğdır kayısısı için düzenlenen şenlikler, şehre renk katan etkinliklerin başında geliyor. Baharın gelmesiyle birlikte Iğdır, muhteşem renk cümbüşüne dönüşen ovaları ve yaylalarıyla doğaseverleri kendine çekiyor.

Iğdır’ın tarihine bir göz atacak olursak, adının Oğuz Han’ın torunu olduğu düşünülen İğdir Bey’den geldiğini görüyoruz. Burası, ilk yerleşimcilerin Milattan Önce 5000’li yıllarda Hurriler olduğu bir coğrafya. Ardından Mittaniler, Hititler, Asurlular, Kimmerler, Medler, Persler, Sümerliler ve Subailer gibi pek çok medeniyet buraya izlerini bıraktı. Ancak tarihe damgasını vuran medeniyetlerden biri kesinlikle Urartular oldu. Selçuklular, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safeviler ve Osmanlılar derken, Iğdır 1992 yılında Kars’tan ayrılarak kendi il statüsüne kavuştu.

Advertisement

Iğdır’ın tarihi dokusunu keşfetmek isteyenler için birbirinden önemli ve etkileyici noktalar var:

Ejder Kervansarayı: Asya’dan gelen İpek Yolu’nun geçiş noktasındaki bu kervansaray, Surmari Emri Şerafettin Ejder tarafından 12. yüzyılda yaptırılmış. Iğdır’ın Selçuklu döneminden kalan önemli yapılarından biri olan bu kervansaray, şehre gelen kervanların uğrak noktası olmuş.

Koç Başı Mezar Taşları: Iğdır’da Karakoyunlular’dan kalan mezar taşları, koç başı figürleriyle dikkat çekiyor. Genç yaşta ölenler ve kahramanların anısını yaşatan bu mezar taşları, Karakoyunlu Açık Hava Müzesi’nde görülebilir.

Karakale Harabesi: Urartular döneminden kalan bu harabe, savunma amaçlı kullanıldığı düşünülüyor. Selçuklular döneminde restore edilen yapıdan günümüze surlar ve kuleler ulaşmış. Kazılarda Urartu ve eski Tunç Çağı’na ait seramikler bulunmuş.

Şehit Türkler Anıtı ve Müzesi: Birinci Dünya Savaşı’nda yaşanan çatışmalarda hayatını kaybedenlerin anısına yapılmış Türkiye’nin en yüksek anıtı. 35 metrelik dev kılıçlardan oluşan anıtın altında müze bulunuyor.

Doğal güzellikler konusunda da Iğdır, adeta bir cennet köşesi:

Advertisement

Ağrı Dağı Milli Parkı: Iğdır’ın hemen hemen her yerinden gözlenebilen Türkiye’nin en yüksek dağı Ağrı Dağı, 87 hektarlık bu milli parkta en ihtişamlı haliyle görülebilir. Büyük ve Küçük Ağrı Dağı zirveleri, Meteor Çukuru ve Türkiye’nin en büyük buzulu burada keşfedilebilir.

Tuzluca Tuz Mağaraları: Tuz üretiminin yoğun olduğu Iğdır’ın Tuzluca ilçesinde yer alan mağaralardan günde 60 ton tuz çıkarılıyor. Bu mağaralar, adeta doğal bir sanat eseri gibi.

Meteor Çukuru: 1892’de göktaşının düşmesiyle oluşan bu çukur, dünyanın en büyük 2. göktaşı çukuru olarak biliniyor. 35 metre genişliğe ve 60 metre derinliğe sahip olan bu çukur, Iğdır’ın gizemli güzelliklerinden biri.

Tuzluca Gökkuşağı Tepeleri: Iğdır’ın köylerinden Çıyrıklı’da bulunan bu tepeler, volkanik yapının renk cümbüşünü yansıtıyor. Doğanın muhteşem renklerini ve fotojenik manzaraları burada bulabilirsiniz.

İrem Bağları: Iğdır’ın cennetten bir köşesi olan bu bağlar, volkanik topraklarda yetişen leziz üzümlerle ünlü. Üzüm tadına doyulmaz bir deneyim sunuyorlar.

Balıklı Göl: Türkiye’nin en yüksek gölü olan Balıklı Göl, alabalık yetiştiriciliğiyle ünlü. Çevresinde doğa yürüyüşleri yapabilir, piknik yapabilir ve temiz havanın tadını çıkarabilirsiniz.

Iğdır, tarihi ve doğal güzellikleriyle adeta bir açık hava müzesi. Burayı ziyaret etmek, tarihle doğanın kucaklaştığı bu benzersiz coğrafyada unutulmaz bir deneyim yaşamak demek. Siz de kendinizi Ağrı Dağı’nın gölgesine bırakın, Iğdır’ın büyüleyici atmosferinde yolculuğa çıkın.


Leave A Reply