İlahi Kitaplar ve Kitaplara İman Nedir? Nasıl Olmalıdır Hakkında Bilgi

0
Advertisement

İlahi kitaplar hangileridir, ilahi kitapların isimleri ve özellikleri nelerdir? Kitaplara iman nedir, nasıl olmalıdır? Hakkında bilgi.

Kuran-ı Kerim

Kaynak: pixabay.com

Cenab-ı Hakk, kulları arasından seçerek peygamberlik makamına layık gördüğü rehberler vasıtasıyla emir ve nehiylerini, hikmetlerini insanlara duyurmuştur. Bütün peygamberler aynı şekilde görevlendirilmiş değildir. Bunlardan ancak bazılarına kitaplar indirilmiş ve bunların kapsamları çerçevesinde hareket olunması emrolunmuştur. Peygamberler de Allah’tan vahiy, ilham ve veya başka yoldan aldıklarını, bir tek kelimesini değiştirmeden aynen, insanlara iletmişlerdir. Allahu Taala’dan gelen bu ilahı buyruklar topluluğuna Münzel Kitaplar (indirilmiş Kitaplar), Semavi kitaplar (Göksel Kitaplar), Mukaddes Kitaplar (Kutsal Kitaplar) adları verilmiştir. Bunlardan bazıları bir kaç sayfa tutarında risaleler niteliğindedir. Diğerleri büyük kitaplardan oluşmuştur. Bildiğimiz kadarı ile “100” suhuf (sayfalar) ve 4 tane de Münzel Kitap vardır. Sayfalardan 10’u Hz. Adem’e, 50 ‘si Hz. Şit’e, 30’u Hz. idris’e ve 10’u da Hz. İbrahim’e indirilmiştir. (Suhuf’tan elde bir şey bulunmamaktadır.) Bu Büyük kitaplara gelince: Bunlar da 4 tanedir. a.Tevrat, b. Zebur, c. incil ve d. Kur’an.

a.Tevrat:

Hz. Musa’ya gönderilen kitaptır. Onun hikayesi meçhul değildir. Puta tapıcılar tarafından, bu kutsal kitap tahribata uğramış ve asıl şeklini günümüze kadar, olduğu gibi, muhafaza edememiştir. Ama Hz. Musa’ya verildiği metnile Allah Kelamıdır, her Müslüman bunu kabul ile yükümlüdür. Sadece Kur’an-ı Kerim’in hükümleriyle mükellef olan İslam ümmeti için, Tevrat kapsamı mensuhtur. (muhtevayatının geçerliliği kalmamıştır.)

b. Zebur:

Hz. Davud’a verilen bu kitabın da aslı, bugün elde bulunmakta olan metnin aynı değildir. Mezamir (Mizmarlar) denilen Zebur Süreleri de, Tevrat’ın başına gelenlere uğramıştır. İslam inancına göre, Zebur’a da Allah tarafından indirilmiş kitap olarak inanılır. Fakat şimdi elde olan metin ana ve değişikliğe uğramamış metin değildir. Onun da hükümleri, kaldırılmıştır.

c. İncil:

Hz. İsa’ya verilmiş olan İncil de, zamanımıza kadar, olduğu gibi gelmiş ‘değildir. Hz. İsa, vaaz ve öğüt olarak bildirdiklerini ne yazdırmaya, ne de bir araya getirip toplamaya vakit bulmuştur. Aradan bir çok zaman geçtikten sonra onun ağızdan çıkan sözler: toplama, düzenleme yoluyla düzeltilmiş metinler biçimine getirilmiştir. Bu bakımdan İncil’in bugünkü şekli de, Müslümanlarca, tahrifata (değiştirmelere, bozmalara) uğramış kabul edilmektedir. Onun da hükümleriyle amel
edilemez.

d. Kur’an-ı Kerim:

Allahu Azimüşşan tarafından habibi ve son elçisi Hz. Muhammed’e -Cibril-i Emin aracılığı ile- gönderilen Kur’an-ı Kerim son Allah kelamıdır. Bir tek sözü değişmemiş, değiştirilmemiştir. indirildiği anda ne idi, hangi kelime, ayet ve surelerden oluşmuş idiyse, Kıyamete kadar, en ufak bir değişikliğe uğramadan o şeklini muhafaza edecektir.

Advertisement

Kur’an-ı Kerim, önce yazı ile tesbit olunmuştur. Allah tarafından vahiy nazil olur olmaz, hemen, Hz. Peygamber’in emri ile ve O’nun gözetimi altında vahiy katipleri tarafından inen ayetler yazıya geçirilirdi (Bu katiplerin sayısının 40’a yaklaştığı bilinmektedir). Sonra Kur’an-ı Mecid, ezberleme yolu ile yani hıfz suretiyle, daha ayetler indiklerinde zihinlere ve gönüllere nakşedilirdi. Ve bu Peygamber Efendimiz zamanında bile binlerce sahabenin zevki olmuştur. Kur’an-ı Kerim 23 yıl gibi uzun bir süre içinde indirilmiş 114 Süre ve 6.000’i aşan ayetten oluşmuştur. Şunu da hatırlamak yerinde olacaktır: Kur’an·ı Kerim’in bir ayetinin benzerini yazmaya, söylemeye hiç kimsenin’ kudreti, yeteneği elverişli değildir. O’nun Allah kelamı olduğunun en güzel bir kanıtı da budur. Ve bu aynı zamanda Hz. Muhammed’in ebedi bir mucizesi sayılmaktadır.

Kitaplara İman

Kur’an-ı Kerim, insanlığın gerçek mutluluğunu, dünya ve ahiret huzurunu sağlayacak inanç, ibadet, ahlak kurallarını kapsar. Sosyal hayattaki düzenli davranışları, bu dünya görevlerini düzenlediği gibi, ahirette cehennem azabının şiddetini ve cennet nimetlerinin lezzetini de, eşsiz bir üslupla, tasvir eder. Özellikle Allahu Taala’nın sonsuz kudretini; büyüklüğünü, bağışlayıcı ve esirgeyici niteliklerini, gerçekten olağanüstü, inandırıcı üstün bir güçle belirtir. İbret alınacak olayları, geçmiş kavimlerin akibetlerini iyiliğin göreceği mükafatı ve kötülüğün getireceği cezayı, dünyada hiçbir kitap onun binde biri kadar anlatmaya güç yetiremez.

Gerçek bir Müslüman Kur’an’ın hem sözleri, hem de anlamı bakımından Allah kelamı olduğuna candan inanır. Unutmamak gerekir ki: Hz. Muhammed’in okuması yazması yoktu. Çevresi kültürlü değildi. En çok okumuş ve en geniş bir uygarlık çevresinde yetişmiş bir insanın da Kur’an’daki bir süre değerinde bir metin vücuda getirmesi mümkün olmamıştır. Bunlar gibi onlarca kanıt Kur’an’ın Allah kelamı olduğunun ispatlayıcı delilleridir.

Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed’in sağlığında vahiy katiplerince yazılmış ve binlerce hafız tarafından da ezberlenmiş, ayrıca ayetler indirildikçe hangi sürede nereye yazılacağını. Hz. Peygamberimiz sahabeye söylemiş ve yazdırmış olmakla beraber, metnin tamamı bir araya toplanıp, birleştirilmemişti. Vefatını müteakıp ilk halife Hz. Ebu Bekir büyük bir heyete Kur’an-ı Kerim sayfalarını bir araya getirme emrini vermiştir. Sürelerin ayetleri Hz. Peygamberin tertibine tamamıyla uygun olarak yazılmıştır. Böylece Kur’an muhafaza edilerek Hz. Osman devrinde mushaf-i şeriften istinsahlar (kopyalar) çoğaltılarak gerekli görülen büyük kentlere gönderilmiştir. Bu gün bütün islam aleminde, Kur’an-ı Kerim nüshalarının yazma ve basmaları arasında bir değişiklik yoktur.


Yorum yapılmamış

Leave A Reply