İlirya Neresidir? Hakkında Bilgi

0
Advertisement

İlirya neresidir, nerededir? İlirya tarihi, özellikleri, dili, eyaletleri nelerdir? İlirya hakkında bilgi.

İlirya

İlirya; Balkan Yarımadasının kuzeybatı kesiminde İÖ y. 10. yüzyıldan başlayarak Hint-Avrupa halklarından İliryalıların oturduğu bölgedir. İliryalıların en güçlü olduğu dönemde sınırları, Tuna Irmağından Adriyatik’teki Ambrakia Körfezine ve gene bu denizden Sar Dağlarına kadar uzanmıştır.

Hallstatt kültürünün parçası olan İliryalılar kabileler halinde yaşarlardı. Her kabile bir yaşlılar meclisi ve seçimle gelmiş bir reis aracılığıyla kendi kendini yönetirdi. Güçlü bir kabile reisinin birkaç kabileyi birleştirerek bir krallık oluşturduğuna da rastlanırdı. İlirya krallıklarının sonuncu ve en iyi bilineninin başkenti Scodra’ydı (bugün Shkoder, Arnavutluk). En önemli krallarından biri olan Agron, Makedonyalı II. Demetrios’la birleşerek Aitolialıları yendi (İÖ 231). Agron birdenbire ölünce, oğlu reşit olana değin naipliği üstlenen Kraliçe Teuta, İlirya donanmasının bir bölümüyle Sicilya’ya ve Yunan kıyı kolonilerine saldırdı. Böylelikle düşmanlığım kazandığı Romalılar Adriyatik’ in doğu kıyısına büyük bir donanma yolladılar. Teuta İÖ 228’de teslim olduysa da, krallığın iç kesimleri zarar görmedi. Bunun üzerine Roma İÖ 219’da İlirya’ya ikinci bir donanma yolladı. Makedonya kralı V. Philippos’un, komşusu İliryalılara yardım etmesi savaşın uzamasına yol açtı. Savaş sona erdiğinde Romalılar Balkan Yarımadasının tümünü ele geçirmişti. İlirya’nın son kralı Genthios İÖ 168’de teslim oldu.

Romalıların Illyricum eyaletinin sınırları güneyde Drilon Irmağından (bugün Drin Irmağı, Arnavutluk) kuzeyde İstria’ya (bugün Hırvatistan), doğuda da Savuş (Sava) Irmağına kadar uzanıyordu. Yönetim merkezi Dalmaçya’daki Salona (Salonae) idi (bugünkü Split yakınları). Roma İmparatorluğu’nun sınırları Tuna Vadisi boyunca genişleyince Dalmaçya ve Pannonia eyaletlerine bölündü. İS 3. yüzyılda Illyricum Roma’nın ve Batı kültürünün Eskidünya’ daki son kalesiydi.

IS 395’te Roma İmparatorluğu ikiye bölününce İlirya’nın Drinus Irmağının (bugün Drina Irmağı, Bosna Hersek-Yugoslavya) batısında kalan bölümü Doğu Roma İmparatorluğu’na katıldı. 3-5. yüzyıllar arasında Vizigotlar ve Hunlar bölgeyi yakıp yıktılar, ama kalıcı bir etki bırakmadılar. 6. yüzyılda Balkan Yarımadasına gelmeye başlayan Slavlar ise 7. yüzyılın sonlarına doğru, günümüzdeki Arnavutluk dışında, İlirya dilinin konuşulduğu bütün bölgelerin etnik yapısını değiştirmişti.

Advertisement

İlirya dili, Roma dönemi öncesinde Adriyatik’in doğu kıyısında ve İtalya’nın güneydoğusunda konuşulan Hint-Avrupa dilidir. İtalya’da bulunan İliryalılara ait yazıtların dili, genellikle Messapi dili olarak adlandırılır. Bazı dilbilimcilere göre, çağdaş Arnavutça İlirya dilinden türemiştir.

İlirya Eyaletleri, Dalmaçya kıyısı boyunca uzanan ve 1809-14 arasında Napoleon’un Fransa İmparatorluğu’nun bir bölümünü oluşturan topraktır. Fransa’nın 1809 zaferi Avusturya’yı Güney Slav topraklarından bir bölümünü Fransa’ya bırakmaya zorlamıştı. Napoleon Carniola’yı (Krânjska), Carinthia’ nın (Karnten) batısını, Görz’ü (Gorica, bugün Gorizia), Istria’yı ve Hırvatistan’ın, Dalmaçya’nın ve Ragusa’nın (bugün Dubrovnik) bazı bölümlerini birleştirerek imparatorluğunun İlirya Eyaletleri’ni oluşturdu. Bu siyasal birimi yaratmadaki temel amacı, Avusturya’nın İtalya ve Akdeniz’e iniş yolunu kesmekti. Eyaletlerin başına da yetenekli komutanlarından A.-F.-L. Viesse de Marmont’u getirdi.

Marmont’un gözetiminde bölgede yönetsel düzenlemelere gidildi, Fransız Medeni Kanunu kabul edildi, yollar ve okullar yaptırıldı. Yerli halktan kişiler yönetim görevlerine atandı ve resmi işlerde yerel diller kullanıldı. Ayrıca serilere özgürlük ve işledikleri toprak üzerinde tasarruf hakkı verildi.

1814’te Fransızlar İlirya Eyaletleri’ni Avusturya’ya geri vermek zorunda kaldı, ama kısa süren Fransız yönetimi bölgede yalnızca ekonomik ve kültürel ilerlemelere değil, Slav birliği duygusunun ve ulus bilincinin ortaya çıkmasına yol açtı. Daha sonra gelişerek olgunlaşan bu bilinç 1830 ve 1840’larda edebiyat ve siyasete yansıdı.


Leave A Reply