İlk İnsanlar Nasıl Yaşardı? Yazılı Dönemden Önce İlk İnsanların Dönemi

2
Advertisement

İlk insanların yaşam tarzları, nasıl gelişmeye başladıkları, nasıl hayatta kaldıkları ile ilgili yazı. İlk insanlar nasıl yaşardı?

İlk İnsanlar
Başlangıçta insan doğada bir yaban hayvanı gibi yaşarken, kafasını kullanmaya onu ilk iten şey savunma ihtiyacı oldu. Kendisine zararı dokunabilecek başka yaratıklara karşı taş atmaya, sopa vurmaya başladı. Sonra, ucu sivri uzun taşları kargı gibi kullanabileceğini düşündü. Daha sonra da taşları kendisi kırıp sivriltmeyi akıl etti. Böylece, “icat fikri” başlamış oluyordu. Sonra kendini korumak için kullandığı taş, sopa gibi şeylerden hayvanları avlamak için de yararlanabileceğini düşündü.

İlk insanın hayatını kaplayan en büyük duygu korkuydu. İçinde bulunduğu yaban dünyasında onu yutmaya, parçalamaya hazır türlü yırtıcı hayvanlar vardı. Onun için, ağaçların tepesinde yaşıyor, orada karnını yapraklarla, yemişlerle doyuruyordu. Ortalıkta tehlike görmediği zamanlar yere iniyor, artık kullanmasını öğrendiği ilkel silahlarıyla — taşlarla, sopalarla — kendisinden daha ufak hayvanları öldürüp yiyordu. Bu sırada, üzerine kendinden daha büyük hayvanların saldırdığını görünce koşup kaçmaya başlıyordu. Artık yuvası çok gerilerde kalmıştı. Ne var ki aklı işliyordu. Hemen yeni bir sığmak arıyor, havası kendisine daha elverişli gelen, yemişi bol yerleri seçiyordu.

Çeşitli bölgelere doğru olan bu göçler sonunda, insanın bulunduğu yerlerdeki koşulların etkisi altında uğradığı değişiklikler sonunda, ırklar ortaya çıktı: Sıcak ülkelerdeki insanların kara derilerine güneşin kızgın ışınları pek işlemiyordu; ılık bölgelerin insanları ise daha açık renk olmuşlar, saçları da karadan sarıya doğru dönmüştü. Gene bu dış etkilerin sonunda, insanların kimisi kısa boylu, tıknaz kaldı; kimisi de ince yapılı, uzun boylu oldu. Bu ırk, yapı değişiklikleri ancak Eski Taş Devri sonlarında kendini göstermiş bulunuyordu.

İnsanın aklı gittikçe gelişiyordu. İlk insanlar hayvanları sopayla vurarak avlamaya çalışırlarken, daha sonrakiler uzun sopaların ucuna sivri bir taş takıp bunu hayvanların üzerine uzaktan atmasını öğrenmişlerdi. Böylece, avcı hayvana yaklaşmadan ona mızrağını fırlatabiliyordu.

Daha sonra, insanın taşı başka işlerde de kullandığını görüyoruz. Bulduğu, ya da kendisinin kırarak, sürterek incelttiği keskin taşları bıçak gibi kullanıyor, avladığı hayvanları bununla kesip etlerini parçalıyor, derisini yüzüyordu. Elinde bu vurucu, kesici silahlar olduktan sonra, artık aslandan, kaplandan, ayıdan, gergedandan korkmuyor, bunları avlamaya bile girişiyordu.

Advertisement

2 yorum

Reply To DURU Cancel Reply