İltihap Nedir? Nasıl Oluşur ve Belirtileri Nelerdir? Çeşitleri ve Tipleri

0
Advertisement

İltihap nasıl oluşur ve belirtileri nelerdir? İltihap özellikleri, çeşitleri, kronik iltihap, alınması gereken önlemler ve tedavisi hakkında bilgi.

İltihap, canlı dokularda, özellikle küçük kan damarları ve onlarla ilgili yapılarda yaralanmaya karşı ortaya çıkan bölgesel yanıttır. Bu yanıtın en önemli özelliklerinden biri, kanın bileşenlerinin damar duvarından dokulara sızması, bu sızıntının dokularda birikmesidir.

İltihap

İnsan ve hayvanda iltihapla ilgili olduğu bilinen bozuklukların türleri ve sayısı, böylesine geniş bir tanıma bile sığmayacak kadar çoktur; yanıktan zatürreeye, cüzamdan vereme ve romatoit artrite pek çok hastalıkta iltihap görülür. Eski çağlarda iltihabın varlığı yalnızca basit gözlemle saptanırdı. İS 1. yüzyılda yaşayan Romalı hekim Celsus, iltihapta görülen dört ana belirtiyi ateş, kızarıklık, şişkinlik ve ağrı (sırasıyla calor, rubor, turgor ve do lor) olarak sıraladı. Bugüne değin iltihabın daha iyi bir tanımı yapılmamışsa da zaman zaman bu dört belirtiye işlev yitimi de eklenmiştir.

Mikroskopun yapısının geliştirilmesinden sonra iltihabın bu dört ana belirtisinin, küçük kan damarlarındaki değişikliklerden kaynaklandığı anlaşıldı. 19. yüzyılın başlarında bilim adamları, kurbağa dili gibi mikroskopla incelenmeye uygun, yarı saydam canlı dokularda sağlığa zararlı uyaranların etkilerini araştırmaya başladılar. Alman patoloji bilgini Julius Cohnheim, akut iltihapta damarlarda ortaya çıkan değişiklikleri tanımladı.

Cohnheim iltihabın, kan damarlarının yaralanmaya karşı kendiliğinden gelişen, basit bir yanıtı olduğunu, vücudun enfeksiyona karşı savunmasında çok az rolü olduğunu ileri sürdü. Rus biyoloji bilgini İlya İliç Meçnikov, 19. yüzyılın ikinci yarısında bu görüşe karşı çıkarak bu konuda bir tartışma başlattı. Meçnikov, amip gibi basit yapılı canlılar üzerinde yaptığı çalışmalar sonucunda, kandaki akyuvarların bazı maddeleri amip gibi sindirdiklerini (fagositoz) ve bu olayın bakterilerin insan vücuduna zarar vermesini engellediğini buldu. İltihapta bu hücrelerin rolünü Cohnheim da gözlemlemişse de, akyuvarların iltihap oluşmasında anahtar rolü oynadığına dikkati çeken Meçnikov oldu. Meçnikov’un çalışmaları modern immünolojinin temelini attı.

Advertisement

İltihap oluşumu

Bu konunun incelenmesinde en önemli adım iltihap oluşumunun evrelere ayrılmasıdır. İltihap her zaman akut ya da kısa süreli olarak başlar ve dört yönden birine doğru gelişir: Çözülme, düzenlenme ya da yeni doku yapımı, irin oluşumu ve kronik iltihap. Bakteri ve virüs enfeksiyonları, aşırı sıcak ya da soğuk, ezilme, kimyasal maddeler ya da ışınım nedeniyle oluşan yaralanmalar gibi canlı dokuya zarar veren süreçler iltihap oluşmasına neden olabilir. İltihabın niteliği, oluştuğu organ ya da dokuya göre, çok az değişiklik gösterir.

Dokuda akut iltihap oluşması için,

iltihaba yol açan yaralanmanın apse oluşturacak kadar şiddetli olmaması ve etkisinin kronik iltihaba yol açmadan giderilmesi gerekir. Hafif yanıklar, mekanik yaralanmalar, donma, kimyasal maddelerin dokuyu örseleyici etkisi, bakteri ya da virüs kökenli enfeksiyonlar ve alerji, akut, iltihap kapsamına girer. Bunlardan alerji, öbürlerinden biraz farklı bir durumdur. Akut alerjili iltihap, vücudun bir bölgesinde damar duvarının geçirgenliğinin artmasıyla ürtiker oluşmasından, bütün vücudu etkileyen alerji yanıtına kadar pek çok değişik durumu içerebilir. Alerjili iltihabın bir türünde mast hücreleri ve trombositlerden histamin ve benzeri maddeler salgılanır. Daha çok bütün vücudu etkileyen alerjili iltihaplarda ise, çezünebilen ve komplemanı etkin hale getiren antijen-antikor bileşiği damar duvarında toplanır. Özellikle streptokokların neden olduğu bir enfeksiyondan sonra gelişen akut glomerülonefritte görülen değişikliklerin bu mekanizma sonucu oluştuğu, bakterinin antijeni ile hastanın vücudundaki antikorun birleşerek böbreklere yerleştiği ve iltihaba neden olduğu düşünülür. Akut iltihapta, sıklıkla, kandaki akyuvarlarda artma (lökositoz), ateş ve sedimantasyon hızında bir artış görülür. Bu değişikliklerin üçü de laboratuvarda testlerle saptanarak hastalığa tanı koymayı kolaylaştırır.

Basit akut iltihap

Zamanla çözülmeye uğraması, yani damardan dokulara sızan maddenin kaybolması ve iltihaplı bölgenin normal yapı ve işlevine dönmesi beklenir. Bu dönemde görülen en önemli değişiklik, dokulardaki sızıntının içindeki polimorf çekirdekli akyuvarların, monositlerle yer değiştirmesidir. Zararlı uyaranın etkisi azalırsa ya da vücuttaki savunma mekanizmaları tarafından denetim altına alınırsa monositlerin iltihaplı bölgeye göçü durur. Bu hücreler polimorf çekirdeklilerden daha az hareketli ve daha uzun ömürlü olduğundan, ilk yirmi dört saatten sonra da iltihap alanında kalmayı ve etkinlik göstermeyi sürdürürler. Fagositoz ve sindirim yetenekleri fazla olduğundan bu alanı ölü doku parçacıklarından arındırmaya ve dokuda normal görünümü sağlamaya yararlar.

Akut iltihap

ilerleyip bir bölgede irin toplanmasına neden olabilir; bu oluşum apse olarak bilinir. İrin, ölü akyuvarlar ve doku hücrelerinin sindirilmiş artıklarını içeren koyuca bir sıvıdır. Bu hücreleri oluşturan kimyasal maddelerin tümü proteinler, peptitler, aminoasitler, nükleik asitler, lipitler, karbonhidratlar ve bunların yıkım ürünlerini içerir. Genellikle, bulanık sarı ya da yeşildir ama, içinde kan ya da saydam sümüksü bir salgı da bulunabilir. Fiziksel ve kimyasal özelliklerinden ötürü vücudun savunma sistemlerinden etkilenmediği için, iltihap etkeni ortadan kalktıktan sonra bile kolay kolay yok olmaz.

İrin oluşması için,

zararlı uyaranın etkisiyle iltihap alanına çok sayıda polimorf çekirdekli akyuvarın göç etmesi ve uyaranın toksik etkisiyle bu akyuvarların ve doku hücrelerinin topluca ölmesi gerekir. En sık rastlanan neden bazı bakterilerin, özellikle irin yapıcı kokların, dokulara bulaşmasıdır. Bu bakterilerin en önemlisi Staphylococcus aureus’tur. Bakterilerin yapısında bulunan ya da bakteriler tarafından üretilen toksinler akyuvarlar ve doku hücrelerinin ölümüne neden olur. Ölü hücreler bakterilerin ya da hücrelerin kendi enzimleriyle yok edilir.

Yaralanma sonucunda,

iltihapla birlikte doku kaybı da varsa bu bozukluğun onarılması gerekir. Yenilenme ve düzenlenme işlemlerinin iyileşmeyi sağlaması ile onarım gerçekleşir. Sağ kalan doku hücreleri onarım sonlanana dek bölünmeyi sürdürür. Her doku türünün yenilenme yeteneği farklıdır; özellikle beyin gibi bazı dokularda hiç yenilenme olmaz. Bazı durumlarda bağdokudaki önemli bir yapı bozukluğunun ya da bir kan pıhtısının yerine bir tür iyileşme dokusunun geçmesi gerekir. Bu bölgelerde yeni kan damarları ve bağdoku yapıcı (fibroblast) hücreler büyüyerek, önce damarlı bağ-dokunun, daha sonra nedbe dokusunun oluşmasını sağlar. Bu işlemin başarısını belirleyen birçok etken vardır; bunlardan en önemlileri, dokunun kanlanması ve bakteri ya da dokuyu zedeleyen maddelerin varlığıdır. C vitamini, kollajen yapımı için çok gereklidir. Bazı ilaçlar, özellikle kortizon gibi kortikosteroitler bu işlemi geciktirir. Bazı önemsiz iltihaplar (örn. akne) nedbe dokusu oluşumuna yol açabilirse de, bu süreç en fazla yanıklar ya da travma sonucunda bağdokuda aşırı doku kaybı olduğu durumlarda görülür.

Advertisement

İltihap

Kronik iltihap,

Yanıtın uzun süreli olduğunu gösterir. Verem, cüzam, frengi ve romatoit artritin yanı sıra kronik nefrit, karaciğer sirozu ve kronik kolesistit gibi hastalıklar da kronik iltihap kapsamındadır.

Kronik iltihapta dokuya zarar veren etken verem ya da cüzam basili, mantar, vücuda dışarıdan giren bir yabancı madde ya da bilinmeyen zararlı bir etken olabilir. Bu etken hastayı hemen öldürmez ama, kendisi de hemen ortadan kaldırılamaz ya da vücut savunmasına yenik düşmez. Bu etken bir mikroorganizma ise (örn. verem, cüzam), bulaşan ile konak arasında bir ortak yaşam (simbiyoz) ilişkisi vardır.

Kronik iltihabın en önemli patolojik özelliği makrofajlar, epitel hücreleri, lenfositler, plazma hücreleri gibi belirli hücre türlerinin iltihaplı alanı doldurmasıdır. Damardan dokuya sızan sıvının yapısı iltihabı oluşturan etkene göre farklılık gösterir; buna göre, veremde epitel hücrelerine, frengide ise plazma hücrelerine sık rastlanır.

İltihabın kronikleşmesinin en önemli nedeni makrofajların zararlı etkeni sindirerek ortadan kaldıramamasıdır. Bazı olgularda (örn. cüzam, verem) basil, makrofajm içinde gelişip çoğalır. Bu başarısızlığın nedeni henüz bilinmiyorsa da, bazı mikroorganizmaların kimyasal bileşimlerine, fagositlerin sindirim mekanizmasındaki bir bozukluğa ya da henüz bilinmeyen bir immünolojik bozukluk ya da alerjiye bağlı olduğu düşünülmektedir. Vücuda yabancı bir cismin girdiği bazı durumlarda, vücut kendi iltihap ürünlerine karşı aşırı duyarlılık gösterip yanıtı şiddetlendirebilir ve uzatabilir.

Tedavi

Tedavi öncelikle zararlı etkeni yok etmeye yöneliktir. Bu nedenle bakteri kökenli iltihapların tedavisinde penisilin, tetrasiklin gibi antibiyotikler kullanılır. Günümüzde mikroorganizmaların antibiyotiğe dirençli soylarının gelişmesi ile bu tedavi yöntemi gittikçe yetersiz kalmaktadır. Verem gibi kronik enfeksiyonlar streptomisin gibi antibiyotikler ve özel verem ilaçlarıyla (örn. izoniyazit) tedavi edilir. Yabancı cisimden kaynaklanan iltihapta, cismin cerrahi girişimle çıkarılması gerekir.

İltihabın nedeni bilinmiyorsa ya da özel tedaviler başarısız kalırsa, etkeni ortadan kaldırmayan iltihap gidericiler kullanılır. Bunlar, ağızdan, şırınga ile ya da vücut yüzeyinden sürülerek verilebilir. En önemlileri kortizon ile aspirindir. Amaç doku yıkımının yavaşlatılması ve ağrının azaltılmasıysa da tedavi yöntemi seçilirken iltihabın vücut savunmasındaki rolü göz ardı edilmemelidir.


Leave A Reply