İnanç Sözleri

0
Advertisement

İnanç sözleri. İnanmak kişiye kalmış bir şeydir ve inanç da farklı kategorilerde inanç şekilleri mevcuttur. İnanç ile ilgili olarak söylenmiş sözlerden seçmeler.

İnanç Sözleri

Her inanc, icinde bir talep barındırır.

Neye inanırsanız inanın, tün inanclar tüm felsefeler,ideolojiler,düsünceler,fikirler kisiye olabilecegi en iyi versiyonu bulabilmesinde yardım etsin diye dünyaya yerlestirilmis araclardır.

Ah! Esyasını, camasırını modaya uydurup sırtındakiler degistirirken ruhunu da birlikte degistiren cemiyet… İnanclarını sahte bir hevesin mahmur görüntüsünde katlettiren insanlık…

İnancın, mecalsiz kalanlara destek, susuzluktan cayır cayır yanan yüregine su serpecek bir kaynak oldugunu anlıyorum.

Advertisement

Eger bir insanın yasam ile ilgili ilkelerini, duygu ve düsüncelerini, inanclarını acımasızca elestirme hakkını kendinizde görüyorsanız, kendi kisiliginiz de tehlike altındadır.

Tanrıbilimimize saygı duydum ve baska herkes gibi cennete erisme özlemini tasıdım; ama bana yolun ne denli acık oldugu konusunda inanclar verildikten sonra oraya götürülen bildirilmis gercekliklerin bütünüyle anlama gücümüzün üstünde olduklarını ögrendikten sonra onları sınama isini üstlenebilmek ve bunda sonuc alabilmek icin, yukarıdan biraz olaganüstü yardım almanın ve yalnızca bir insandan daha cogu olmanın zorunlu oldugunu düsündüm.

Anladım ki inananlar icin hicret, bir yolculuktan öte bir devlet olmaya acılan kapıydı.

Ne oluyordu da dehset sacmaya gelmisken dehsete düsüyordu? İnanmak ile inanmamak arasında ibretlik bir hâl idi.

Dogruluk yolundan ayrılmayanların,ermislerin ve din ugruna ölenlerin hepsi mutluydu.

Bizim neslimizde cesaret tükenmistir. Belki de hicbir zaman ona sahip olamamıstık. Toplumun ahlaki kaideler üzerinde sürdürdügü zulüm ve Tanrı’nın dinin gizleri ile yarattıgı korku…. İste bu ikisi bize hükmeden seydir.

Advertisement

“Biz Fransızlar” diyen siyah adamın sözlerine bıyık altından gülüyorum, hem sonra gercekten icimde garip duygular var. Evet, bu adam bir Fransız, hem benden cok daha saf Fransız. cünkü büyük bir inanc ve hararetle yurttaslıgı kabulleniyor. O kendini Fransa ugruna öldürtebilir, ben asla.

cünkü akıl saglıgı yerinde olanlara, gözlerinin önünden gecip giden hayat hicbir bok cagrıstırmıyordu. Onlar sadece gördüklerine inanıyordu. Gördükleri ne kadarsa, hayatları da oydu.

İnanc sayesinde, birbirimize, kendimize ve daha büyük bir gerceklige karsı sorumluluk duyarız.

18. yüzyılda ihtiyar bir günahkar, “Tanrı olmasaydı onu yaratmalıydık.” diye kesin bir düsünce ortaya attı. Ve insan gercekten Tanrı’yı yarattı. İsin ilginc ve sasırtan tarafı, Tanrı’nın gercekten var olması degil, böyle bir düsüncenin, Tanrı ihtiyacına dair düsüncenin insan gibi vahsi zararlı bir yaratıgın beyninde hayat bulması.

Mutlu olmamızın önündeki en büyük engellerden biri de, hayatın dogal ve kacınılmaz bir parcası olarak acı cekilmesi gerektigine dair inancımızdır.

İnancları unutun. Ucmak icin inanmaya ihtiyacınız yoktur, ucmayı anlamanız gerekir.

Kuralları hic düsünmeden kabul etmenize, sırf sizden beklenen bu oldugu icin bir seyi yapmanıza suursuz inanc denir. Dikkatli olmazsanız hayatınız boyunca bunların milyonlarcasıyla karsılasırsınız.

Dinsel kurumların basarılı olabilmesi icin insanları dine ihtiyac duyduklarına inandırması lazım.

Anımsa ki ne sana söven, ne seni döven, ne de seni alcaltan vardır. Ama bu isleri yapanların seni alcalttıklarına inancın onları sana böyle göstermektedir. Öyleyse ne zaman biri seni kırar ya da kızdırırsa, bil ki seni kızdıran o adam degil, senin inancındır.

Cehalet ve düsünmeyi reddetmek inanc demekse, istemez!

Dostoyevski, inancını birkac kelimeyle anlatabiliyordu: «Bence, İsa, insanlık tarihinin en yüce ve en güzel insanıdır.

Advertisement

İki tür ahmak vardır: tehdit edildikleri icin bir sey yapmayanlar ve tehdit edildikleri icin bir sey yapmak zorunda olduklarına inananlar.

Sen benim dogru davranacagıma inandıgın icin ben de öyle davrandım.

Yolcu, Ebûbekir kadar telaslı görünmüyordu. Düsünceliydi, kederliydi ama yoldan ve yolculuktan emin gibiydi. Bir tanrıya inanmak insanı rahatlatıyorsa, iste bu yolcu o rahatlıgı tasıyor ve teslimiyetin huzuruyla ilerliyordu.

Kaygının temelinde yatan inanısın dili degerlendirici bir dildir. Elinde tartıyla dolasan bir dil ve mantıktır.

Mucize, en sevdigi cocugudur inancın.

Eski despotluklar, ‘sunu yapmayacaksın, bunu yapmayacaksın’ diye buyuruyordu. Totaliterler, söyle yapacaksın, böyle yapacaksın’ diye dayatıyorlardı. Biz ise, insanlara, ‘Sen aslında susun, aslında söyle düsünüyorsun, suna inanıyorsun’ diye bastırıyoruz.

İnanc görmek degildir.

“Yetmis yıllık Sovyet idaresi beni dinsel inanclardan kopardı,” dedikten sonra ekledi: “Yanıtları dinde bulamıyorum. Kâbus görmüyorum ama neden görmedigime de sasıyorum. Gördügüm dehset verici seyleri anlatmama imkân yok.”

Tanrı’nın evinde ölüm silahlarına yer yoktur.

Biz, saglıkları bize direniyor diye yok etmeyiz; dilendikleri sürece asla yok etmeyiz. İnanclarından döndürür, kafalarının icini ele gecirip yeniden bicimlendiririz.

Erdem, eger bazı kabahatlerle yumusatılmazsa saglıksız, inanc kimi kuskularla gölgelenmezse acımasız olur.

Advertisement

Ne tereddütsüz inanc mümkün. Ne tevazusuz özgüven. Utangac insanlarda tuhaf bir cesaret vardır, suskunlarda genis bir kelime hazinesi. Yumusak kalplilerde saglam bir durus vardır, merhametliler de dirayet. Karsıtından beslenir insanı var eden, yukarı ceken nice özellik.

Hak yolda iki yoldas… Allah onlara ücüncü olsa endise edilir mi?

Kus­ca yüreginin her ayrılıkta nasıl titredigini, Mekke’den giden her mümin icin âdeta serce kanatlarıyla cırpındıgını görebiliyordum.

“Önce müsriklerden ayrılmak, sonra Müslümanlara katılmak…” Herkesten istedigi iste buydu. Görü­nüste birincisi vatandan aynlmak, İkincisi ise gurbette yasamak demek­ti ama o tam tersini söylüyor, “İslâm her yerde bizim vatanımız olacak!” diyordu.

Karsındakini kırmamak ve inanclarını savunmak arasındaki cizginin nereden gectigini bulmak zor.

Aglamanın bir kadın icin her daim ulasılmaya calısılır bir ruh durumu olduguna inancım tamdı. Havaya atılan bir cismin yere düsme egilimi gibi bir seydi bu.


Leave A Reply