Advertisement
İçinde must geçen ingilizce örnek cümleler ve anlamları. Must ile ilgili ingilizce cümle örnekleri, must cümle içinde kullanımı.
İngilizce Must Cümle Örnekleri
- ****The school is at 8 o’clock. You must get up early.
Okul saat 8’de. Erken kalkmalısın. - ****If you want to finish your school, you must work harder.
Eğer okulunu bitirmek istiyorsan daha fazla çalışmalısın. - ****It is raining. We must take our umbrellas if we don’t want to get wet.
Yağmur yağıyor. Eğer ıslanmak istemiyorsak, şemsiyelerimizi almalıyız. - ***I haven’t phoned my mother for a week. I must call her tonight.
Annemi bir haftadır aramadım. Onu bu gece aramalıyım. - ***She is very ill. You must take her to a doctor.
O çok hasta. Onu bir doktora götürmelisin. - ***You must help your mother in the kitchen.
Annene mutfakta yardım etmelisin. - ***The children must wash their faces every morning.
Çocuklar her sabah yüzlerini yıkamalılar. - ****I look awful. I must brush my hair and make up.
Çok kötü görünüyorum. Saçlarımı taramalı ve makyaj yapmalıyım. - ****Zeki is very bad at math. He must study math.
Zeki matematikte çok kötü. Matematik çalışmalı. - ***My grandmother must take her pills.
Anneannem haplarını içmeli. - ***I am very tired. I must rest.
Çok yorgunum. Dinlenmeliyim. - ***When you come to Izmir again, you must come and see us.
İzmir’e tekrar geldiğiniz, gelip bizi görmelisiniz. - ***Don’t tell anybody what I said. You must keep it as a secret.
Sana söylediğimi kimseye söyleme. Onu bir sır olarak saklamalısın. - ****We have’nt got much time. We must hurry.
Fazla zamanımız yok. Acele etmeliyiz. - ***You have been travelling all day. You must be very tired.
Tüm gün boyunca yolculuk yaptın. Çok yorgun olmalısın. - ***The phone rang but I didn’t hear it. I must have been asleep.
Telefon çalmış ama duymamışım. Uyuyalamış olmalıyım. - ***That restaurant must be very good. It’s always full of people.
O restaurant iyi olmalı. Her zaman insanlarla dolu. - ***You got here very quickly. You must have walked very fast.
Burada çok çabuk geldin. Çok hızlı yürümüş olmalısın.