İslam Düşüncesinde Yorum Farklılıklarının Ortaya Çıkış Nedenleri?

0
Advertisement

İslam düşüncesinde yorumlar konu anlatımı. İslam düşüncesinde yorum farklılıklarının başlıca sebepleri nelerdir?

İslam'da Amel

İslam tek bir din olmasına rağmen, farklı sebepler yüzünden birçok İslam anlayışı ortaya çıkmıştır. Bir başka deyişle islam aslında tektir. Ancak bu “İslam” kavramını birçok kişi ya da grup, diğerlerinden az ya da çok farklılıklarla izah etmeye çalışmışlardır.

İşte biz bu anlayış ve izah edilişe düşünce adını vermekteyiz. Düşünce İslam’ın bizzat kendisi değil, bizim İslam anlayışımızdan oluşturduğumuz kendi ürünümüzdür.

İslam tarihinde bu anlamda çok sayıda farklı İslam yorumları ortaya çıkmıştır.

Bu yorumlar inanç esaslarına bağlı olarak oluşan siyasi-itikadı mezhepler ve ibadet biçimlerindeki farklılıklardan oluşan ameli-fıkhî mezhepler olmak üzere iki kısımda incelenmektedir.

Advertisement

İslam Düşüncesinde Yorum Farklılıklarının Sebepleri

Yorumların farklı oluşu, bütün dinlerde var olan bir şeydir ve normal karşılanmalıdır.

İslam düşüncesinde de farklı yorumların olması gayet doğaldır. Çünkü insanların kendi bilgileri, çağının yaygın düşünce akımları, kültürleri, onların dinî anlayışlarını şekillendirir. Hepimiz aynı çağda yaşamadığımızdan, aynı şekilde her birimizin bilgisi, kültürü, eğilimleri değişik olduğundan dinî anlayışlarımız da az çok birbirinden farklı olabilir.

Bu yüzden tarih içinde İslam ile ilgili birçok farklı görüş, mezhep ve akım dediğimiz farklı anlayış biçimi doğmuştur. Aşırılığa gidenleri hariç tutmak şartıyla bu anlayışların tümü de islam çatısı altındadır ve onlardan hiçbiri başlı başına İslam’ın kendisiyle özdeş değildir. Çünkü dinin herhangi bir anlayış tarzı, o dinin bizzat kendisi olamaz.

Ayrıca değişik Müslüman milletlerinde yorum farklılıklarından kaynaklanan ayrılıklar da bulunmaktadır. Mesela, Kuzey Afrika’da yaşayan bazı Müslümanlar namazda ellerini bağlamaz, İran’da yaşayanların çoğunluğu secde ederken alınlarını koydukları yere, önceden hazırladıkları topraktan yapılmış dai-remsi, yassı bir cisim koyarlar. Bu uygulamalarını açıklarken, alnın konduğu toprağın temiz olması gerektiği, bu yüzden temizliğinden emin oldukları o cismi koyduklarını söylerler.

Bazı Müslümanlar vücuttan çıkan kanın abdesti bozduğunu söylerken bazı Müslümanlar bunun aksini söyler.Bu farklılıkların her birinin kendilerine göre gerekçeleri ve dayandığı dinî temeller bulunmaktadır.

İnançlarla ilgili meselelerinde de Müslümanlar arasında birtakım farklılıklar bulunmaktadır. Mesela daha çok iran ve Irak’ın bir kısmında yaşayan Şiî mezhebine tabi olanlar Peygamberimizden sonra bu makamın varisleri olarak on iki imam bulunduğunu, bu imamların masum yani günah işlemeyen insanlar olduğunu, tüm Müslümanların bu imamlara uymaları gerektiğini savunurlar.

Advertisement

On iki imam olarak kabul ettiği kimseler Hz. Ali’nin soyundan gelen ve babadan oğula devam eden bir silsiledir.

İslam düşüncesinde yorum farklılıklarının sebeplerini başlıklar halinde şöyle açıklayabiliriz:

İnsanın Yapısından Kaynaklanan Sebepler

İnsanların zeka seviyeleri, kabiliyetleri, ilgileri farklı olduğu gibi olaylara bakışları ve yorumlayışları da değişiktir. Dinî konuların bazıları kolay anlaşılabilir olmadığı için birçok insan bu konuları kendilerine göre yorumlamakta ve haliyle bu yorumlar birbirinden farklı olabilmektedir. Bu yorumlar, ikna edici olduğu ölçüde güzel yorumlar olarak değerlendirilir.

Sosyal Sebepler

Her toplumun kendine göre ekonomik, siyasal, bilimsel ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak sosyal yaşamında da bazı değişiklikler bulunmaktadır. Buna bağlı olarak İslam anlayışında da bir takım değişiklik- ‘ lerin olması mümkündür.

Kültürel Sebepler

İnsan dünyaya geldiğinde toplum kendi değer ve kültürüyle onu besler ve ölünceye kadar onu yalnız bırakmaz. Bu kültür insanların dinî anlayışlarını da ister istemez etkiler. Zamanla oluşan bu anlayış, tarafsız bir gözle değerlendirip kafa yormadan, olduğu gibi kabul edilir. Belirli bir zamandan sonra da artık o düşünce ve anlayışlar kesin gerçekler olarak kabul edilmeye başlanır.

Coğrafî Sebepler

İnsanların yaşadıkları bölgenin iklim özellikleri, bitki örtüsü ve yüzey şekilleri, onların düşünme biçimlerini de etkilemektedir. Mesela, Akdeniz insanının sıcakkanlı ve duygusal, soğuk bölgelerde yaşayan
insanların fazla sıcakkanlı olmamaları, Karadeniz insanının canlı ve hızlı, Ege insanının ağır ve yavaş olmalarının altında yatan sebeplerin başında coğrafi özelliklerin geldiği ileri sürülmektedir.

Siyasî Sebepler

İnsanların siyasi eğilimleri ve amaçları birbirinden farklı ve bazen de birbirine karşıt olduğu için her siyasi gruba mensup kişilerin dini anlayışları da farklı olmaktadır.

Mesela, kimi insanlarda lider olma ve diğer insanlara hükmetme arzuları yoğundur. Krallar, kendi halkının barış ve sükunet içinde yaşamasını, otoritelerine karşı itaat edilmesini ister ve bu yüzden de barışsever, hoşgörülü, mütevekkil bir dini anlayışın oluşturması için gerekin yapmaya gayret eder.

Muhalif olan kimseler de yönetime kendileri geçmek için mevcut kral ve ona bağlı yönetimin din anlayışı yerine, kavgacı, başkaldırıcı, savaşçı bir anlayışı yaymaya çalışır. Bir gün başarılı olur da tahta geçerse, o da eski yönetim gibi halk içinde barışı, sevgiyi, hoşgörüyü öne çıkaran bir din anlayışını yaymaya çalışacaktır.

Dinî Metinlerden Kaynaklanan Sebepler

Kur’an-ı Kerim’in, edebi değeri çok yüksek bir kitap ve bütün çağlara hitap edecek şekilde indirildiğinden, zaman zaman bazı ayetlerdeki mesajları anlama sorunları ortaya çıkmaktadır.

Mesela “Allah’ın eli de onların ellerinin üzerindedir.” (Fetih 10) ayetindeki “Allah’ın eli” ifadesi farklı anlamlarda kullanılmıştır. Bu ayetin gönderiliş sebebi bilinmeden anlaşılması zordur. Hudeybiye antlaşmasından önce Müslümanlar, o günkü Arap geleneklerine göre ellerini Peygamberimizin eli üzerine koyarak ona biat edeceklerine dair söz vermişlerdi. Bunun üzerine, Allah’ın da onlarla beraber olduğunu belirtmek ve onları yüreklendirmek için bu ayeti indirmiştir.

Advertisement

Ancak daha sonraki asırlarda yaşayan ve yeni Müslüman olan milletler bu ayette geçen “Allah’ın eli”nin gerçek anlamda mı, yoksa mecaz anlamda mı kullanıldığını tartışma konusu yapmışlardır.

Böylece Allah’ın eli ibaresinin, Allah’ın gücü şeklindeki yorumdan, Allah’ın da bizim gibi insan olduğunu savunan (mücessime) gruplara kadar birçok yorumun doğmasına sebep olmuştur.

Bunun gibi birçok ayetten hareketle insanların dini anlayışlarında birtakım farklılıkların meydana geldiğini görmekteyiz.

İslam Düşüncesinde Siyasi-İtikadî Yorumlar

İslam dünyasında ilk siyasi itikadi (inançla ilgili) ayrımlar Hz. Muhammed’in (s.a.v) 632 tarihinde vefatıyla birlikte başlamıştır. Yaşadığı sürece peygamber kimliğinin yanı sıra siyasi önder vasfını da kendisinde bulunduran Hz. Peygamberin vefatıyla birlikte Müslüman toplumu yeni önderin kim olacağı sorusuyla karşı karşıya kalmıştı. Sakife denilen yerde toplanan bir grup Müslüman hilafete Ebu Bekir’i seçmiş daha sonra Şii olarak adlandırılacak olan bir grup da Hz. Ali’nin bu göreve daha layık olduğunu ileri sürmüşlerdir.

Hz. Peygamberin vefatının üzerinden yaklaşık otuz yıl geçtikten sonra islam toplumunda ilk iç savaş yaşanmıştır. Ali ile Muaviye taraftarları arasında meydana gelen ve Sıffîn Savaşı denilen bu savaş, daha sonra Müslümanlar arasında meydana gelecek olan siyasi-itkadi görüşlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Siyasi-itikadi mezheplerin en önemlileri;


Leave A Reply