İslamda İcma Nedir?

0
Advertisement

İcma ne demek? İslam hukukunda icma nedir, özellikleri nelerdir? İslamda icma, tarihi ve hakkında bilgi.

İcma

İcma (Arapçada “görüş birliği”), İcma-i ümmet olarak da bilinir, islam müçtehitlerinin hukuki bir soruna ilişkin olarak aynı yargı üzerinde birleşmeleridir. Kuran ve sünnetten sonra İslam hukukunun (fıkıh) üçüncü kaynağıdır.

İcma, yalnız bazı hukuki sorunlarla ibadetlerde söz konusu olabilir. Tanrı’nın varlığı, peygamberlik gibi inanca ilişkin konular için icma gerekmez. Kıyametin zamanı gibi ancak Tanrı’nın bilgisi içinde olan ve gayb (bilinmeyen, görülmeyen) kapsamı içindeki şeyler de icma ile bilinemez. Gene, bilimle kavranabilecek konularda da icmanın bir anlamı yoktur. İcma zayıf bir kanıt üzerine varılan görüş birliğidir; işlevi de zayıf kanıta kesinlik kazandırmaktır.

İcmanın gerçekleşebilmesi için aynı dönemde yaşayan bütün İslam müçtehitlerinin konuya ilişkin düşüncelerini bildirmiş olması gerekir. Ama burîün olanaksızlığı çoğu bilgini bazı sınırlamalara götürmüştür. Örneğin ehl-i sünnet bilginlerine göre bid’at ehli bilginler icmaya katılamazlar. Buna karşılık Şii mezhepler için ancak ehl-i beyt (Hz. Muhammed’in ev halkı) imamlarının, müçtehitlerinin icması bağlayıcılık taşır.

İslam bilginlerine göre icma sırasıyla üç dereceye ayrılır: Her müçtehidin tartışılan hukuki soruna ilişkin olarak aynı yargıyı benimsediğini açıkça söylemesiyle oluşan açık (sarih) icma, bir dönemde belli bir yargıya ulaşan müçtehidin bunu açıklamasından sonra öbür müçtehitlerin karşı çıkmamalarıyla oluşan sükuti icma, aynı konuda görüş bildiren müçtehitlerin ayrıntılarda ayrılmakla birlikte temel konuda birleşmeleriyle oluşan dolaylı icma.

Advertisement

İcmanın, İslamın temel kaynaklan olan Kuran ve sünnetten bir kanıta, nassa dayanması, bir senedi olması zorunludur. Nasslann ortaya koyduğu kesin ve açık bir yargı temelde icmayı gereksiz kılar. Kıyasın icma için dayanak olup olmadığı tartışma konusudur. Ortaya çıkan üç görüşten birincisine göre, kıyasın kişilere göre değişmesi ve bir kanıt oluşu üzerinde icma bulunmaması nedeniyle üzerine icma kurulamaz. İkinci görüşe göre kıyas, Kuran ve sünnete dayanan bir kanıt olduğundan icmaya dayanak olabilir. Bu iki karşıt görüşü uzlaştırmaya yönelik üçüncü görüşe göre, ancak gerekçesi hakkında açık bir nass olan kıyas icma için dayanak olabilir.

Bazı hukukçular icmanın varlığının kesinlik kazanması için ahad haberle (tek kişinin aktardığı haber) aktarılmasını yeterli görür. Buna karşılık büyük çoğunluk kuşkuya yer vermeyecek bir kesinlikte saptanmış olması gerektiğini savunur.

Bütün koşullara uygun biçimde oluşan ve saptanan icma, İslam hukukunun yargı temellerinden biri durumuna gelir. Böyle bir icmaya muhalefet edilmesi caiz olmadığı gibi, yasal bir anlamı da olmaz. Bilginler icmanın böylesine kesin ve bağlayıcı bir kanıt oluşunu Kuran ve sünnetten getirdikleri nasslarla kanıtlarlar. Kuran, “müminlerin yolu”ndan ayrılanların Cehennem’e gireceklerini bildirir (Nisa 115). Buradaki “müminlerin yolu” bilginler tarafından icma olarak yorumlanır. Birçok hadis de ümmetin hata ve sapıklık üzerinde birleşmeyeceği-ni, Müslümanların genel olarak iyi kabul ettiği şeylerin Tanrı katında da iyi olacağını dile getirir. Bu hadisler de ümmetin yargısı anlamına gelen icmanın bağlayıcılığının kanıtları sayılır.


Leave A Reply