İslamda Şükür Önemi

0
Advertisement

İslamiyette şükretmek nasıl olur? Şükür ne demektir? Neden önemlidir, anlamı, faydaları hakkında bilgi.

sukurSözlüklerde: “Görülen nimet ve ihsanın kadr ve kıymetini bilip serıa ve dua ile neşretmek” şeklinde tanımlanan şükür (şükr), demek olur ki, ilk önce binlerce nimetine kavuştuğumuz Allahu Taala’ya karşı övgü ile O’nu yadetmemiz (anmamız) ‘ı kapsar. Sonra da iyiliğini gördüğümüz insanlara karşı da, gönül borcumuzu, onları da teşekkürlerimizle memnun etmeye çalışmak suretiyle, yerine getirmek anlamında kullanılmaktadır. Fakat her şeyden önce şükür denince, Allah’a övgü, onun bize bağışladığı hayata, rızka, imkanlara, lütf ve ihsana karşı gönülden minnetlerimizi arz etmek aklımıza gelmelidir.

Şükrün, İslam dininde yeri çok yüksektir. Cenab-ı Hakk, Kelam-i Kadim’inde mü’min kullarına şu müjdeyi ulaştırmıştır: “Siz, eğer şükreder ve inanırsanız Allah, neden size azap etsin?” Müslümanlara bundan daha güzel, daha sevindirici ve umut verici bir Allah emri var mıdır? Demek “inanan ve şükreden” mü’min’e Hakk Taala azap etmeyeceğini, bir bakıma, bu ayet-i kerime ile vaad buyurmaktadır.

Hz. Peygamber’in de şükredenler hakkında teşvik edici, muştulayıcı hadisleri vardır. Bir hadis- i şeriflerinde: “Yiyip içip şükreden, sabırla oruç tutmuş gibidir” buyurmuşlardır. Bir din alimi “qüya şu seeere-i hilkatın en mühim meyvası: şükürdür; ve şu kainat fabrikasının çıkardığı mahsulün en a’lası: şükürdür”, diyor.

Şükrün, Allahu Taala’ya karşı yerine getirilmesi, sözle, hareketle ve gönül ile olmak suretiyle üç şekilde yapılması gereklidir. Namaz, bu her üç şekli de, içine alır. Buna Hz. Peygamber de işaret buyurmuştur. Özellikle namazların her rek’atında okunan “Fatiha Süresi”, Allahımıza karşı, derin şükranlarımızın ifadesi niteliğini taşır. Her namaz sonrası, her yemeğimizi yedikten sonra -ellerimizi göğe kaldırıp- bizi yaratan ve günün birinde yine bizi ebedi ve ezeli katına alacak olan Yaratıcımıza yaptığımız duaların da anlamı O’na şükran borcumuzu arzetmek amacıyla yoğruludur … Oruçlarımız da, sadece -her türlü gösterişten uzak olmak kaydı ile- yine Allahımıza şükranımızın ifadesi anlamında telakki olunmalıdır. iyice düşünülürse bütün ibadetler içinde “şükr” özelliği vardır. Zaten “El-Hamdü li’IIah” (Allah’a ham d olsun) ifadesi Hakk’a minnetimizi, şükür borcumuzu edadan ibarettir. Ancak mesela sağlığımızı – bir hastalıktan sonra – yeniden kazandığımızda hayır işlerde çalışarak, başkalarına elden geldiğince yardımlarda bulunarak şükretmek daha da iyidir. Bir bilgin, dili ile Allah’ın kendisine verdiği ilim nimetine şükrederken bir de, bildiklerini başkalarına da öğreterek. yayın araçlarında da yayarak şükran borcunu hareketleriyle de yerine getirmelidir.

Burada bir noktaya daha işarette yarar görmekteyiz: Müslümanların iyiliklerini gördükleri iman sahiplerine karşı da teşekkür borçları önemlidir. Peygamberimiz (S.A.S.) bir hadis-i şeriflerinde şu hususa dikkatleri çekmişlerdir. Buyuruyorlar ki: “insanlara teşekkür etmeyen, Allah’a da şükretmez”.

Advertisement

Gerçekten Allah’ın kullarına da.onların bizlere yapacakları iyilikler, işlerimizi kolaylaştırmak ve başarıya götürmek için esirgemeyecekleri yardımlar, dar bir günümüzde uzattıkları elleri sayesinde sıkıntı ve ızdıraptan kurtuluşumuz uğrunda harcamaktan çekinmeyecekleri çabalar için gönülden teşekkür etmek, sadece sosyal ve insani bir borç değil, dinimizin de tavsiye ettiği bir görev, bir yükümlülüktür.


Leave A Reply