Advertisement
K harfi, Türkçede bulunan K harfi ile başlayan eş anlamlı sözcükler, kelimeler listesi ve anlamları. K Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler
K Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler
- kaba: 1. görgüsüz, özensiz,çirkin. 2. hantal,
- kabadayı: yılmaz, korkusuz, babayiğit, külhanbeyi,
- kabahat: suç, kusur,
- kabahatli: suçlu,
- kabahatsiz: suçsuz,
- kabarmak: 1. taşmak. 2. şişmek. 3. artmak. 4. kafa tutmak,
- kabartı: tümsek, çıkıntı,
- kabız: peklik,
- kabil: olabilir, olası,
- kabile: boy, oymak,
- kabiliyet: yetenek,
- kabiliyetli: yetenekli, becerikli.
- kabiliyetsiz: yeteneksiz, beceriksiz,
- kabir: mezar, gömüt.
- kabristan: mezarlık, gömütlük.
- kâbus: karabasan, sıkıntı,
- kabza: tutak, sap.
- kaçık: deli.
- kaçmak: ayrılmak, kaçınmak, sızmak, uzaklaşmak,
- kademe: basamak, derece,
- kademli: uğurlu,
- kader: alın yazısı, baht, mukedderat, yazgı, talih,
- kadir: 1. güçlü. 2. muktedir,
- kadirşinas: değerbilir, iyilikçi
- kafa: 1. baş. 2. zihniyet,
- kafalı: anlayışlı, bilgili,
- kafatasçılık: ırkçılık,
- kâfi: yeter,
- kâfir: dinsiz,
- kafiye: uyak.
- kağan: hakan, han.
- kahır: üzüntü,
- kâhil: erişkin.
- kahraman: 1. batır, alp. 2. yiğit.
- kahretmek: 1. ezmek. 2. çok üzmek. 3. içlenmek,
- kahve: kahvehane,
- kaide: 1. kural. 2. taban.
- kâinat: 1. evren. 2. acun. 3.el gül. 4. herkes,
- kakışmak: itişmek, dürtüşmek.
- kakmak: itmek,
- kaknem: sıska, kuru.
- kalbi: içten, yürekten,
- kalımlı: baki, ölümsüz, zevalsiz,
- kalımsız: fani.
- kalıt: miras.
- kalıtım: 1. soya çekim. 2. irsiyet,
- kalıtsal: irsi.
- kalifiye: yetişmiş,
- kalite: nitelik,
- kalitesiz: kötü.
- kalkışma: girişmek,
- kalp: 1. yürek. 2. düzme, sahte.
- kalpsizlik: merhametsizlik.
- kamet: boy.
- kamga: yonga.
- kâmil: olgun, erişkin, yetkin.
- kâmilen: büsbütün, toptan.
- kampana: çan.
kamu: halk.
- kamulaştırmak: istimlâk etmek.
- kanaat: kanı.
- kanaatkâr: gözü tok.
- kancık: 1. dişi. 2. dönek,
- kandırıcı: 1. inandırıcı. 2. aldatıcı.
- kandırmak: 1. ikna etmek. 2. aldatmak,
- kanı: kanaat,
- kanıt: delil.
- kanıtlamak: ispat etmek,
- kani: inanmış,
- kanun: yasa.
- kanuni: yasal.
- kapamak: 1. tıkamak. 2. engellemek. 3. örtmek,
- kapital: anamal,
- kapitalist: sermayedar,
- kapitalizm: anamalcılık,
- kaplıca: ılıca.
- kapmak: 1. yakalamak. 2. koparmak. 3. bellemek,
- kâr: kazanç, fayda,
- kara: toprak, kıta.
- kara: siyah, esmer,
- karahumma: tifo.
- karakter: kişilik, seciye,
- karalamak: 1. yazmak, çizmek. 2. leke sürmek.
- karamsar: kötümser, üzgün, bedbin.
- karar: 1. kesin yargı. 2. azim. 3. ölçülü,
- kararlı: düzenli,
- kararlılık: istikrar,
- kararsız: 1. oynak, düzensiz. 2. ikircimli,
- karartı: siyahlık,
- kareli: damalı,
- kargaşa: fitne,
- kargı: mızrak, kamış,
- karışık: düzensiz,
- karışıklık: düzensizlik, kargaşa.
- karışma: müdahale,
- karıştırıcı: bozguncu,
- karıştırmak: 1. kurcalamak. 2. karmak,
- karikatürcü: karikatürist,
- kârlı: kazançlı,
- karşılamak: rastlaşmak,
- karşılaştırma: mukayese, kıyaslama,
- karşılık: 1. mukabele. 2. yanıt. 3. bedel,
- karşılıklı: mütekabil,
- karşılıksız: 1. cevapsız, yanıtsız. 2. bedelsiz.
- karşın: rağmen,
- karşıt: zıt.
- karşıtçı: aleyhtar,
- karşıtduygu: antipati.
- karşıtlık: zıddiyet,
- kart: 1. yaşlı. 2. kartpostal,
- karton: mukavva,
- kas: adale.
- kasavet: üzüntü, sıkıntı,
- kasır: köşk.
- kasıt: amaç, erek, istek,
- kasten: kasıtla, isteyerek,
- kastetmek: 1. amaçlamak. 2.kıymak, kötülük etmek,
- kasvet: sıkıntı,
- kasvetli: sıkıntılı,
- kâşif: bulan, bulucu,
- katarakt: perde, akbasma.
- katetmek: 1. bölmek. 2. (yol) almak.
- katı: 1. sert. 2. şiddetli. 3.acımasız. 4. hoşgörüsüz,
- katışıksız: saf.
- kafi: kesin.
- katileşmek: kesinleşme,
- kâtip: yazman,
- katiyen: kesinlikle,
- katiyet: kesinlik,
- katkı: ilâve, pay, yardım.
- katlanmak: tahammül etmek, dayanmak,
- katletmek: öldürmek,
- katliam: kırım,
- katmak: eklemek,
- katman: tabaka, kavga: dövüş.
- kavi: dayanıklı, güçlü, zorlu,
- kavil: sözleşme, kavim: budun,
- kavis: yay, eğmeç,
- kavram: mefhum,
- kavramak: 1. anlamak. 2. sıkıça tutmak,
- kavurmak: 1. kızartmak. 2.kurutmak,
- kavuşmak: 1. erişmek. 2. varmak. 3. birleşmek,
- kavzamak: 1. sıkı tutmak. 2.
- korumak, kaybetmek: yitirmek,
- kaybolmak: yitmek,
- kaydetmek: yazmak,
- kaygan: kaypak, kayağan,
- kaygı: tasa, düşünce,
- kayın birader: kayın,
- kayın peder: kaynata,
- kayın valide: kaynana,
- kayıp: 1. yitme. 2. yitik.
- kayırıcılık: iltimasçılık,
- kayırmak: 1. korumak. 2. iltimas etmek,
- kayıtsız: 1. aldırmaz, umursamaz. 2. ilişiksiz,
- kaynak: 1. memba, pınar. 2.menşe,
- kaynamak: fokurdamak,
- kaynaşmak: 1. birleşmek. 2. sıkı fıkı olmak. 3. hareketlilik,
- kaza: 1. ilçe. 2. kötü olay.
- kazara: rast gele.
- kazanç: kâr.
- kazı: 1. hafriyat. 2. hâk.
- kazıbilim: arkeoloji,
- kazmak: hakketmek,
- keçilik: inatçılık,
- keçiyolu: patika,
- keder: acı.
- kederlenmek: üzülmek, tasalanmak,
- kederli: acılı, acıklı,
- kedersiz: acısız,
- kefalet: kefillik,
- kehanet: kâhinlik,
- kelâm: söz.
- kem: kötü.
- kemal: olgunluk, yetkinlik.
- Kemalizm: Atatürkçülük,
kemirici: kemiren,
- kemiyet: nicelik,
- kemlik: kötülük,
- kenar: kıyı.
- kendir: kenevir,
- kent: şehir,
- kentsoylu: burjuva,
- kerata: çekecek,
- kere: defa, kez.
- kerhen: 1. istemeyerek. 2. iğrenerek,
- kesafet: yorgunluk,
- kesif: yoğun.
- kesilmek: 1. dinmek. 2. yorulmak. 3. bitkinleşmek. 4. makaslanmak. 5. kapatılmak. 6. beğenmek,
- kesin: değişmez, kati.
- kesinlik: katiyet,
- kesinlikle: mutlaka,
- kestirmek: tahmin etmek,
- keşfetmek: bulmak,
- keşif: bulma, bulgu,
- keşiş: rahip,
- keyfi: keyfince,
- keyfiyet: nitelik,
- keyifli: neşeli,
- keyifsiz: rahatsız.
- kez: defa, kere, sefer,
- kılavuz: rehber,
- kılık: kıyafet,
- kımıltı: hareket,
- kınama: ayıplama,
- kınnap: sicim,
- kıraat: okuma,
- kıraç: çorak,
- kırgın: gücenmiş,
- kırıcı: gücendirici.
- kırıklık: rahatsızlık,
- kırım: katliam,
- kırıtmak: cilvelenmek,
- kırmak: 1. parçalamak. 2. katlamak. 3. öldürmek. 4. azaltmak. 5. yok etmek,
- kısıtlamak: sınırlamak,
- kıskanmak: çekememek, imrenmek, haset etmek,
- kısmık: cimri,
- kıssa: öykü, fıkra,
- kıstas: ölçü.
- kışkırtmak: tahrik etmek,
- kıt: az.
- kıtlık: azlık,
- kıvam: koyuluk, tav.
- kıvanç: sevinç, haz, övünç,
- kıvanmak: iftihar etmek, memnun olmak.
- kıvrak: 1. canlı, atik. 2. derli toplu,
- kıyafet: kılık.
- kıyaslamak: karşılaştırmak, oranlamak, mukayese etmek.
- kıyı: 1 kenar. 2. sahil,
- kıyıcı: gaddar.
- kıymak: 1. doğramak. 2. esirgememek,
- kıymet: değer,
- kızan: delikanlı,
- kızışmak: şiddetlenmek,
- kızmak: öfkelenmek,
- kibirlenmek: büyüklenmek.
- kifayet: yeterlik,
- kile: ölçek,
- kilitlemek: kapamak,
- kimisi: bazısı,
- kimsesizlik: yalnızlık,
- kimyager: kimyacı,
- kimyasal: kimyevi,
- kimyevi: kimyasal,
- kin: hınç, garaz,
- kindar: kinci,
- kiralamak: tutmak,
- kirli: pis.
- kisve: kılık,
- kişi: şahıs.
- kişileştirme: teşhis,
- kişilik: şahsiyet,
- kişioğlu: insan,
- kişisel: şahsi,
- kişizade: soylu,
- kitâbe: yazıt, ki tara: gitar,
- kitle: yığın,
- kliring: takas,
- koca: zevç.
- kocamak: ihtiyarlamak, yaşlanmak,
- kocaman: iri.
- kodes: hapishane,
- kof: boş, değersiz,
- koğmak: kovmak,
- koğuşturmak: takip etmek,
- kol: dal, branş,
- kolayca: kolaylıkla,
- kolektif: ortaklaşa,
- kolektivizm: ortaklaşacılık,
- kollamak: korumak, gözetmek.
- koltuklama: kompliman,
- komedi: güldürü,
- komik: gülünç,
- komite: encümen,
- kompetan: uzman,
- komple: 1. dolu. 2. takım.
- kompliman: koltuklama.
- komut: emir.
- komuta: kumanda.
- komutan: kumandan.
- komutanlık: kumandanlık.
- konaklamak: gecelemek.
- konfor: rahatlık.
- konkav: içbükey.
- kontrol: denetim.
- konu: mevzu.
- konuk: misafir.
- konukluk: misafirhane.
- konuksever: misafirperver.
- konum: 1. vaziyet. 2. durum. 3. pozisyon.
- konuşkan: dilbaz.
- konuşma: konferans.
- konut: mesken, ev.
- konvoy: kafile.
- koridor: aralık.
- korkak: tabansız, yüreksiz,ödlek.
- korku: tehlike, kaygı.
- korkulu: tehlikeli.
- koruma: himaye.
- korumak: 1. savunmak. 2.önlemek. 3. esirgemek.
- koruyucu: hami.
- koşuk: 1.manzume. 2. nazım.
- koşul: şart.
- koşut: paralel.
- kotarmak: tamamlamak, bitirmek.
- kovmak: çıkarmak, uzaklaştırmak.
kovuk: oyuk.
- kovuşturma: soruşturma, araştırma, takibat.
- kovuşturmak: takip etmek.
- koyulmak: 1. girişmek, teşebbüs etmek. 2. koyulaşmak.
- köhne: 1. eskimiş. 2. çağdışı.
- kök: 1. dip, temel, esas. 2.kaynak, köken.
- kökleşmek: yerleşmek.
- kör: amâ, görmez.
- kör kuyu: susuz kuyu.
- körpe: taze.
- kötek: dayak.
- kötü: 1. fena. 2. zararlı. 3.tehlikeli.
- kötümser: bedbin.
- kraliyet: krallık.
- kriter: ölçüt.
- kritik: 1. eleştiri. 2. nazik. 3.tehlikeli. 4. endişeli.
- kroki: taslak.
- kudret: güç.
- kudurgan: azgın,
- kullanmak: 1. çalıştırmak. 2. yararlanmak. 3. değerlendirmek. 4. yönetmek. 5. işletmek. 6. istismar,
- kumandan: komutan,
- kumanya: azık.
- kumluk: kumsal,
- kundura: ayakkabı,
- kural: kaide.
- kurcalamak: 1. karıştırmak. 2. araştırmak,
- kurk: kuluçka,
- kurtulmalık: fidye,
- kuru: 1. sıska. 2. yavan. 3. susuz. 4. nemsiz. 5. çıplak. 6. monoton,
- kurul: heyet,
- kuruluş: tesis.
- kurum: 1. müessese, tesis. 2.büyüklenme.
- kurumak: 1. zayıflamak. 2. cılızlaşmak. 3. sertleşmek. 4. cansızlaşmak,
- kuruntu: evham,
- kuşku: şüphe.
- kutlamak: tebrik etmek,
- kutlu: mübarek,
- kutsal: mukaddes,
- kutsi: kutsal.
- kuvvet: 1. güç. 2. derman. 3.mecal. 4. nüfuz. 5. cebir,
- kuvvetlenmek: güçlenmek,
- kuvvetli: zorlu, şiddetli, güçlü.
- kuytu: tenha, sessiz,
- kuzulamak: yavrulamak,
- küçücük: ufacık,
- küçük: ufak.
- küçülmek: ufalmak,
- küfretmek: sövmek,
- küfür: sövgü.
- kükremek: bağırmak,
- külfet: sıkıntı, yorgunluk,
- külliyen: tamamen, büsbütün,
- kültür: bilgi, ilim, irfan, malumat,
- kümelenmek: yığılmak,
- küs: dargın, küsmüş,
- küsmek: darılmak,
- küstah: 1. terbiyesiz. 2. kaba. 3. saygısız,
- kütüphane: kitaplık.
Yorum yapılmamış
kabarcık, tümsek, uçuk
kaç, ne kadar, niçe
kadar, gibi
kafi, yeter
kahverengi, kahveyi
kalemtıraş, kalemyonan
kalp, yürek
kamu oyu, içtimai rey
kanepe, divan
kanunsuz, yasa dışı
kapital, sermaye
kapsamak, ihata etmek, şamil olmak
karagül, astragan
karar tutma, istikrar
karıkmak, bocalamak
karşı, nazır
kartbasan, üçkâğıtçı
kasıt, maksat
katar, tren
katılma, iltihak
kaval, düdük
kaydiyat, sabıka
kayıt, not
kayyum, vasi
kefalet, zaminlik
kelepin ucu, ip ucu
kenetlemek, bentlemek, bitiştirmek
kere, kez
kesilmek, dinmek
keşfeden, kâşif
kibrit, alışkan
kılıklamak, oyalamak
kinaye, ima
kır vermek, kırıtmak
kırıştırmak, oynaşmak
kısım, kesim
kişilik, benlik
kıyafet, giyim
kızamık, kızılca
kocaman, iri
kol, bölüm, destek, şube, tutacak
komplo, kasıt, suikast
konfor, rahatlık
konulmak, konmak
korkmak, yılmak
koşma, ek
kovan, arı peteği, arı teknesi
koza, barama
köklenme, ayar
körüklemek, kışkırtmak, tahrik etmek
kötümser, bedbin, pesimist
kukla, gelin
kumbara, gülle
kurt, canavar
kusur, arıza, pürüz
kutlama, tebrik
kuyumcu, zerger
küflenmek, küf atmak
küme, grup, topa
küs, dargın