Advertisement
Kaba nedir, sözlük anlamları, gerçek ve mecaz anlamları nelerdir? Kaba ile ilgili cümleler. İçinde kaba kelimesi geçen cümle örnekleri, örnek cümleler.
Kaba Kelimesiyle Gerçek, Mecaz ve Yan Anlamların Kullanıldığı Cümleler
- * Bu kaba davranışlarla bir kız tavlayabilmen mucize olur.
- * Bu ayakkabılar bu elbisenin altında çok kaba durmuş.
- * İnsanların bu kadar kaba olabildiklerine şaşırıyorum.
- * Eğer kaba davranmazsan istediğini yaptırabilme ihtimalin artar.
- * Kaba etlerine vurarak annesi onu cezalandırdı.
- * Dikişleri çok kaba olduğu için ona diktirmiyorum.
- * Müteahhit inşaatı kaba sıva halindeyken bırakıp, kaçtı.
- * Ses tonu çok kaba olduğu için çağrı merkezindeki işi alamadı.
- * Kaba kuvvet ile işlerini halletmeye alışan kişilere laf anlatmak çok zordur.
- * Kabaca bir dikdörtgeni andıran eyalet topraklarının kuzey-güney uzunluğu yaklaşık 650 km, doğu-batı uzunluğu yaklaşık 550 km, yüzölçümü 295.023 kilometrekaredir.
Kaba Nedir? Sözlük Anlamı
- “Kaba”
1. Özensiz, gelişigüzel yapılmış, zevksiz, sakil, ince karşıtı
“Cebinden kaba fil dişi saplı bir de çakı çıkardı.” – Ö. Seyfettin
2. Taneleri iri
“Kaba çakıl.”
3. Terbiyesiz, görgüsü kıt, nezaketsiz (kimse)
“Kaba, hantal, şivesiz bir sürü adamlar kafesinin önüne toplanırlar.” – R. H. Karay
4. Hafif olduğu hâlde kalın veya hacimli
“Kaba bir yün döşekle temiz bir şilte, yastık yorgan buldum.” – H. R. Gürpınar
5. Kuyruk sokumunun her iki yanındaki şişkin yer
6. Terbiyeye, inceliğe aykırı, çirkin, kötü
“Çocuklardan biri ağzından çok fena, çok kaba bir şey kaçırdı.” – O. C. Kaygılı - “kabasını almak ”
1. biçim verilecek bir maddenin gereksiz yerlerini gidermek
2. bir yeri veya bir şeyi gelişigüzel, üstünkörü temizlemek - “kababurun ”
Sazangillerden, ırmak ve göllerde yaşayan, eti kılçıklı küçük bir balık (Chondrostoma nasus) - “kaba but”
Kıç
“Kimi azık torbasını, kimi yanındakinin kaba budunu yastık yapmıştı kafasına.” – R. Enis - “kabadayı ”
1.Kendine özgü namus kurallarını esas alıp toplum kurallarının dışına çıkarak zorbalık yapan kimse
“Ramazan, sertliği, zulmü ile ün salmış bir kabadayı idi.” – H. E. Adıvar
2. Yürekli
“Doğrusu kabadayı çocuktur.”
3. Bir şeyin en iyisi, başta geleni
“Bunun en kabadayısı yüz bin lira.” - “kaba düzen ”
1. Şöyle böyle, üstünkörü yapılan iş
2. Çalgıları pes seslere akort etme işi - “kaba et ”
Kıç - “kaba kâğıt”
Bir şey sarmak için kullanılan kalın kâğıt - “kabakulak”
Tükürük bezlerinin, özellikle kulak altı bezlerinin iltihaplanmasıyla beliren bulaşıcı, salgın ve ateşli bir hastalık, kabaşiş, yazma (I)
“Her ikisi de şimdiye değin kabakulak geçirmemiş olduklarından, uzak durmaları gerekiyordu kardeşimden.” – E. Şafak - “kaba kurgu ”
Filme son biçimini vermek üzere seçilen çekimlerin, senaryodaki sıralanışa göre birbirine eklenerek oluşturulan ilk kurgusu - “kaba kuşluk”
Öğleden bir iki saat önceki zaman - “kaba kuvvet ”
Bir amaca ulaşmak için zorbalık yaparak veya güç kullanarak tutulan yol - “kaba saba ”
1. Görgüsüz
“Bir kaba saba, utangaç köy delikanlısının gözlerini yumarak öptüğü eller arasında benimki de vardı.” – R. N. Güntekin
2. Özensiz
3. Görgüsüz bir biçimde
“İnsanların kaba saba davranabildiklerini görmüştü görmesine de, bir şehrin küstahlığına ilk kez tanık oluyordu.” – E. Şafak - “kaba sakal ”
Gür ve geniş sakallı - “kaba sıva ”
İnce sıvadan önce duvarlarda bulunan pürüzleri doldurup kapatmak için yapılan sıva - “kaba sofu ”
Dinî kuralları yanlış yorumlayarak ibadet ve düşüncede aşırılığa kaçan kimse
“Kaba sofular bir zamanlar uygarlık düşmanlığını, yabancı dil düşmanlığı ile birleştirmişlerdi.” – H. Taner - “kaba su”
Kireçli, içilemeyen ve sabunu köpürtmeyen su - “kabaşiş ”
Kabakulak - “kabataslak ”
Bir şeyin ayrıntılarına girmeden ana çizgilerini belirten
“Biz burada sadece tekâmül seyrine göre kabataslak bir tasnif denemesi yaptık.” – A. K. Tecer - “kaba tekne ”
Denizde seyretmeye, sefere uygun olmayan tekne - “kaba yapı ”
Bir binayı dış etkenlere karşı koruyup ayakta tutan temel, ana duvar, kiriş, çatı vb.nden oluşan asıl gövde - “kaba yel ”
Lodos