Kadının Toplumdaki Yeri ve Önemi Nedir? Tarih Boyunca Kadın ve Hakları

0
Advertisement

Kadının toplumdaki yeri ve önemi nedir? Kadın hakları, Türk kadınına verilen haklar, toplumdaki etkinlikleri hakkında yazı.

kadın

Kadının Toplumdaki Yeri

Endüstrileşmenin değiştirdiği norm ve değerleri en güzel bir biçimde kadınların değişen rollerinde görmekteyiz. Tarih boyunca bütün kadınlar; çocuk doğurma, yedirme, içirme, hastalandıklarında çocuklarına ve eşlerine bakma, ev işleriyle uğraşma ve tarlada eşlerine yardımcı olma gibi görevleri yerine getirmişlerdir. Sanayileşmemiş eski toplumlarda kadının ev ve tarlada çalışma dışında toplum yaşamında önemli bir role sahip olmadığı bir gerçektir.

Sanayi devriminde kadın

19. Yüzyılda Kadın ve Sonrası

19. yüzyılda, endüstri devriminin ilk aşamasında kadınlar çok az bir ücretle çalıştırılmaktaydılar. Ancak, 19. yüzyılın sonlarına doğru demokrasinin, özgürlük ve eşitlik fikirlerinin yaygınlaşmasıyla çalışan kadınların durumlarına ilgi gösterilmeye, çalışma saatleri azaltılmaya başlanmıştır. 20. yüzyıl başlarında kadınların toplumsal konumlarında yükselme gözlenmiştir. Teknolojik ve ekonomik değişiklikler, kadının rolünü de etkilemeye başlamış ve onu değiştirmiştir. Kadınların eğitim düzeyi yükselmiş, hemşirelik, öğretmenlik gibi çeşitli hizmet alanlarında personel ihtiyacının artmasıyla kadınlara yeni çalışma olanakları yaratılmıştır. Böylece, 20. yüzyılın sonlarına doğru çalışan kadınların toplam iş gücü içindeki oranı artmıştır.

1960’larda yeni bir kadın hareketi başlamıştır. Bu hareket; kadın ve erkek eşitsizliğini ortadan kaldırmayı, kadınların da erkeklerin yapa bildiği her işi yapabileceğini göstermeyi amaçlamıştır. Kadınlar, çeşitli ekonomik ve toplumsal haklarını elde edebilmek için çalışma yaşamında yer almaya başlamışlardı Aile içindeki ekonomik baskının azalması, değişen değer ve tutumlar, çocukların bakımlarını kolaylaştırıcı olanakların artması bunu kolaylaştırmıştır.

Advertisement

Endüstrileşmeyle kadınlar değişen rollerinin bilincine varmışlardır. Artık onlar da geleneksel kadın erkek ayrımının azaldığını, bu durumun iş yaşamından aileye kadar her şeyi değiştirdiğini görmektedirler.

Osmanlıda Kadın

Osmanlı’da Kadın

Osmanlı Devleti’nde kadının statüsünün yükseltilmesi çalışmalarına Tanzimattan sonra başlanmıştır. Toplumun gelişebilmesi için kadınların da eğitilmesi gerektiği düşüncesi önem kazanmıştır. Bu düşünce doğrultusunda 1859 yılında ilk kız rüştiyeleri (ortaokul), 1870’de kız öğretmen okulları ve 1910’da da ilk kez kızlar için bir yüksekokul açılmıştır.

Ülkemizde I. Dünya Savaşı ve onu izleyen Kurtuluş Savaşı yıllarında Türk kadınının yaşayışında önemli değişiklikler olmuştur. Kurtuluş Savaşı yıllarında köylerde kadınlar tarlalarda çalıştılar, ailelerine baktılar, cepheye mermi ve yiyecek taşıdılar. Şehirlerde ise askere giden erkeklerin işlerini yaptılar; fabrikalarda, devlet dairelerinde çalıştılar. Böylece, yavaş yavaş iş yaşamına girdiler.

Cumhuriyet Dönemi’nde Türkiye’de Kadın

Cumhuriyet Döneminde kadınlar, istedikleri alanda öğrenim yapabildiler. İstedikleri mesleğe girebildiler. Siyasi haklarını kazandılar ve toplum yaşamında erkeklerle eşit olarak yerlerini aldılar. Ülkemizde kadınlara tanınan haklar, Avrupa ülkelerindeki gibi toplumsal bir evrimin ve mücadelenin sonunda elde edilmemiştir. Ülkemizde kadınlara tanınan bütün haklar, Cumhuriyet Döneminde gerçekleştirilmiştir ve Atatürk’ün Türk kadınına bir armağanı niteliğindedir.

Kadın haklarıyla ilgili ilk önemli yasa, 1924 yılında yürürlüğe giren Tevhid-i Tedrisat (Öğretimin Birleştirilmesi) Kanunu’dur. Bu kanunla ülkedeki bütün eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmış ve medreseler kapatılmıştır. Böylece, eğitim sistemi laikleşmiştir. Eğitimin laikleşmesi, kadınların da eğitim ve öğretim olanaklarından yararlanmalarını sağlamıştır.

Advertisement

Mükemmel kadın

Türk Medeni Kanunu

İkinci önemli yasa Türk Medeni Kanunu‘dur. 1926’da kabul edilen Medeni Kanun, idin erkek eşitliği fikrini temel almış, tek kadınla evlenme zorunluluğunu getirmiştir. Ayrıca aile mallarının yönetiminde, ölümden sonra servetin paylaşılmasında kadın ve erkeğe eşit haklar tanınmıştır. Medeni Kanun, kadına sosyal ve ekonomik haklar tanımanın yanı sıra, siyasal haklarını elde etmesi için de gerekli zemini hazırlamıştır.

Kadınların erkeklerle yasalar karşısında eşit hâle gelmelerinde önemli bir aşama da siyasal hakların kazanılmasıdır. 1930 yılı belediye seçimlerinde kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. 5 Aralık 1934 yılında da milletvekili seçimlerinde kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıyan Anayasa değişikliği gerçekleştirilmiştir. Bunların yanında İş Kanunu, Emeklilik ve Sosyal Sigortalar Kanunu gibi başka kanunlarda da kadın haklarını koruyucu hükümlere yer verilmiştir. Son yıllarda Türk Medeni Kanunun’da yapılan değişikliklerle kadına, önceki soyadını kullanabilme, kocanın izni olmadan çalışabilme, mal rejimi sözleşmesi vb. haklar verilmiştir.

Türk Anayasası’na göre kadınlarla erkekler arasında hiçbir ayrım yoktur. Türk kadınına yasal yönden erkeğe tanınan tüm haklar tanınmıştır. Geriye sadece onun bu haklarına sahip çıkması ve onları koruması kalmıştır. Atatürk, “Tam eşitlik gerçekleşmelidir. Erkeklerin hakları neyse kadınlarınki de aynı olmalıdır. Çünkü kadınlarımız, hürriyetlerini hak ederek kazanmışlardır. Milletin yarısının sosyal hayata yabancı, uzak kalması uygun bulunamaz.”* sözleriyle kadınların erkeklerle eşit olması gerektiğini dile getirmiştir.


Leave A Reply