Kanıt İle İlgili Cümleler, Kanıt Gerçek ve Mecaz Anlamları, Örnek Cümleler

0
Advertisement

Kanıt ile ilgili cümleler. Kanıt kelimesi içeren “Kanıt” kelimesinin kullanıldığı cümle örnekleri, kanıt nedir, sözlük anlamı, açıklamaları

kanıt

Kaynak : pixabay.com

Kanıt Kelimesiyle Gerçek, Mecaz ve Yan Anlamların Kullanıldığı Cümleler
  1. * Polisler olay yerinden kanıtları topluyorlar.
  2. * Eğer bu sözlerini kanıtlayamazsan mahkemede hesap vermek zorunda kalacaksın.
  3. * Elimde katilin uşak olduğuna dair kanıtlar var.
  4. * Dedektif itinayla kanıtları toplamış, katilin kim olduğunu çözmüştü.
  5. * Sana onun yalan söylediğini kanıtlayacağım.
  6. * Bir daha elinde geçerli kanıtlar yokken kimseyi suçlama.
  7. * Sn sözlerin bana olan düşmanca duygularını kanıtlar nitelikteydi.
  8. * Kanıta ihtiyacım yok, onun yaptığını biliyorum.
  9. * Müslüman olmamasına rağmen İslam kelâmının Tanrı’nın varlığına ilişkin kanıtlarından da yararlandı.
  10. * Bunu onaylayan Helios, doğru söylediğini kanıtlamak için ne isterse vereceğine yemin eder; böylece güneşin arabasını sürerek bir gün için göklerde dolaşmasına izin verir.
  11. * İşlemlerinde geniş çaplı yolsuzluklar yaptığına ilişkin kanıtların ortaya çıkarılması üzerine, BCCI Temmuz 1991’de, İngiltere Merkez Bankası’nın eşgüdümünde yürütülen bir operasyonla kapatıldı.
  12. * Sağlık problemiyle muaf kalmanın dışında celp döneminizde yani askere gitmeniz gereken (örneğin kasım 2002) zamanda geçici bir rahatsızlık yaşarsanız ve bunu doktor raporuyla kanıtlarsanız, celp döneminiz otomatik olarak bir sonrakine atlıyor (mart 2003 gibi).

Kanıt Nedir? Sözlük Anlamı

  • kanıt
    1. isim Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz, argüman:
    “Kanıtı gazetenin ikinci sayfasındaki damızlık haberiydi.” – Çetin Altan
    2. isim, hukuk Anlaşmazlık konusu olan şeyde, yargıcın kanılarını oluşturan şey, delil.
    3. isim, mantık Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek, delil.
  • delil
    1. isim İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare:
    “Milletlerin hürriyet için yaptıkları fedakârlıklardan canlı deliller gösteriyordu.” – Peyami Safa
    2. isim, hukuk, mantık Kanıt:
    “Elde hiçbir delil olmadığı için serbest bırakıldı.” – Sait Faik Abasıyanık
    3. isim, eskimiş (deli:li) Kılavuz, rehber.
  • kanıtlama
    Kanıtlamak işi, ispatlama:
    “Dil saygısızlığını düzgün bir dille kanıtlamaya çalışanlara da rastlayabiliriz, ona ne kuşku.” – Nermi Uygur
  • kanıtlandırmak
    Bir düşünceyi, bir savı yeterli delillerle doğrulamak, belgelemek ve açıklamak.
  • delilendirmek
    Delilenme işini yaptırmak.
  • delilendirme
    Delilendirmek işi.


Leave A Reply