Kara İle İlgili Deyimler ve Anlamları Açıklamaları, İçinde Kara Geçen

0
Advertisement

İçinde kara kelimesi geçen deyimler nelerdir? Bu deyimlerin anlamları ve açıklamaları. Kara hakkında deyimler ve anlamları.

Kara İle İlgili Deyimler

Arka resim kaynak: pixabay.com

Kara İle İlgili Deyimler ve Anlamları

  • “yüzünü karartmak”
    birine sinirlenerek somurtmak.
  • ” yüzünü kara çıkarmak”
    birini utandırmak.
  • ” yüz karası olmak”
    utanılacak bir durum ortaya çıkmak.
  • “yüreği kararmak”
    içine karamsarlık ve sıkıntı çökmek.
  • “on parmağında on kara”
    herkesi lekelemek huyu olanlar için kullanılan bir söz: “On parmağınızda on kara, iftira üstüne iftira çalıyorsunuz.” -T. Buğra.
  • “ruhu karartmak”
    sıkıntıya sokmak, bunaltmak: “Korkunç geceler, çakalların ulumaları, köpeklerin haykırışları bu ruhu da karartan gecelerde sinirleri büsbütün gevşetiyor.” -E. İ. Benice.
  • “sular kararmak”
    akşam olmaya başlamak: “Son vapur iskeleye sular kararırken yanaşırdı.” -A. Ş. Hisar.
  • “karalar bağlamak (giymek)”
    yas tutmak: “Bütün yaşamı karardı, sokağa çıkamaz oldu, karalar bağladı.” -H. Topuz.
  • ” içini karartmak”
    bunalıma veya sıkıntıya sokmak, endişeye düşürmek: “Annesini yanına aldığı günlerdeki mutsuzluğum hâlâ içimi karartıyor.” -E. Bener.
  • “kalbi kararmak”
    1) inancını kaybetmek; 2) yüreği kararmak.
  • “kara kara düşünmek”
    çok üzüntülü olmak, düşünceye dalmak: “Kara kara düşünmeye başladım, böyle bir toplantıyı, kim, hangi kurum destekleyecekti?” -M. C. Anday.
  • “kara listeye almak”
    birini, bir grubu, bir ülkeyi sakıncalı veya zararlı görmek.
  • ” kara para aklamak”
    yasa dışı yollarla elde edilen parayı yasallaştırmak için yatırım yapmak.
  • “kara sürmek”
    kara çalmak: “Gericiliği, insanlara kara sürme suçlamalarını kabul etmedi.” -K. Tahir.
“kara yasa bürünmek”
1) aşırı üzülmek; 2) derin derin düşünmek
  • “baştan kara gitmek”
    sonunu düşünmeyerek hesapsız, batarcasına yaşamak.
  • ” (birine) kara çalmak”
    birine iftira etmek, kara sürmek: “Allah için güzel kapışıyoruz, birbirimize kara çalmakta üstümüze yok!” -H. Taner.
  • “(birinin) ak dediğine kara demek”
    inatçılık ederek karşısındaki ile anlaşmaya yanaşmamak.
  • “dizlerine kara su inmek”
    beklemekten veya yorgunluktan güçsüz kalmak.
  • ” gözü (gözleri) kararmak”
    1) başı dönmek, hafif baygınlık geçirmek: “Duvar tarafına doğru bir adım atarak evet cevabını veren Orhan’ın gözleri gene kararıyordu.” -P. Safa. 2) mec. umutsuzluğun veya aşırı bir isteğin etkisi altında ne yaptığını bilmez duruma gelmek: “İnsan sevgisi ne kadar yoğunsa gözü karardığında cesareti de o denli delice idi.” -A. Kulin.
  • ” gözü kara çıkmak”
    korkusuz olduğu anlaşılmak: “Gözü kara çıkmış, yaşamın bozuk para gibi harcanabileceğini kanıtlayan o üstün insanlar arasına katılmıştı.” -S. İleri.
  • ” gözüne karasu inmek”
    1) karasu hastalığı yüzünden gözü görmez olmak; 2) gelmesini çok istediği kimsenin uzun süre yolunu gözlemek.
  • ” gözünü karartmak”
    bir işe atılırken hiçbir şeyden çekinmemek: “Cesaret timsali değildi Cemal ama üç büyük birayı devirdikten sonra, kendi gözünü karartabileceği gibi başkalarınınkini de morartabileceğinden hiç şüphesi yoktu.” -E. Şafak.
  • “hava kararmak”
    1) güneşin batmasıyla ortalık kararmak: “Hava iyice kararmış, caddenin bütün elektrikleri yanmıştı.” -P. Safa. 2) gökyüzü iyice bulutlanmak.
  • “içi kararmak”
    1) sıkılmak, bunalmak: “Hani bazı kadınlar vardır, hödük koca ile düşe kalka eblehleşir, içleri kararır, ispinoz gibi susar otururlar.” -H. Taner. 2) hiçbir şeyden tat alamaz olmak; 3) umutsuzluğa düşmek.
  • “açlıktan gözü (gözleri) dönmek (kararmak)”
    çok acıkmak: “Bu akşam açlıktan gözü dönmüş bir hâlde bir evin mutfağına girmişti.” -S. F. Abasıyanık.
  • “akı ak karası kara”
    beyaz tenli, kara gözlü, kara saçlı.
  • “akla karayı seçmek”
    bir işi başarıncaya değin çok sıkıntı çekmek, güçlüklerle karşılaşmak: “Ben kendi hesabıma bir parça Fransızca öğrenebilmek için akla karayı seçtim.” -B. R. Eyuboğlu.
  • ” alnına kara sürmek”
    bir kimsenin haksız yere kötü tanınmasına yol açmak.
  • “alnının kara yazısı”
    kötü kaderi, kötü talihi: “Alnımın ne kara yazısı varmış.” -H. R. Gürpınar.
  • “aralarından kara kedi geçmek”
    birbirinden soğumak, aralarına soğukluk girmek.
  • “ayaklarına (ayağına) kara su (sular) inmek”
    çok yorulmak, güçsüz, dermansız kalmak: “Bu şehirde akşama doğru / İçime korku / Ayaklarıma kara su iner” -B. Necatigil.
  • “bahtı kara olmak”
    sürekli olarak talihi yaver gitmemek, mutsuz olmak.
  • “başına karalar bağlamak”
    çok kederlenmek.
  • ” baştan kara etmek”
    batma tehlikesi karşısında, gemi başını karaya vurup oturmak.


Leave A Reply