Karadenizin Kıyıcığında Kitap Özeti Yorumlar Karakterler, Rıfat Ilgaz

0
Advertisement

Rıfat Ilgaz’ın Karadenizin Kıyıcığında adlı kitabı konusu, yorumlar, kısa özeti, tanıtımı. Karadenizin Kıyıcığında kitabı ile ilgili bilgi.

Karadenizin Kıyıcığında Kitap Özeti

Karadenizin Kıyıcığında Kitap Özeti

Kitabın Adı: Karadenizin Kıyıcığında
Kitabın Yazarı: Rıfat Ilgaz

Kitabın Özeti:

Ahmet kardeşi Nuri ile köyün dışındaki bir değirmen işletmektedir. O gün, arkadaşı Hamit, mısırlarını eşeğine yüklemiş, değirmenin yolunu tutmuştur. Karayel bütün hızıyla esmektedir. Ardından sağnak boşanır. Hamit hızlı hızlı yürürken gözü denize kayar. Dalgalarla birlikte sahilde bir adam vücudu gidip gelmektedir. Hemen aşağıya koşar. Güçlükle adamı kurtarır. Ahmet de yetişir, adamı değirmene getirirler. Sayıklamasından yük motorlarında çalıştığını anlarlar. Adam o gece gözlerini açar. Adı Recep’tir.

Hamit açma yaparak toprak sahibi olmayı kurar. Ahmet’i de kandırır. Her şey planlanır. Günü gelince, kadınlarla açma yerine gidilir. Kestikleri dikmeleri açılan meydanlığa yığarak yakarlar. Yazık ki rüzgar yön değiştirerek ormana doğru esmeye başlar, yangın büyür. Bu arada Hacı Dursun’un fidanlarından da bir bölümü yanar.

Hacı, geniş toprakları olan, ama gözü doymayan bir adamdır. Açma işini fırsat bilip köylüleri jandarmaya şikayet eder, fındıklığının yandığını söyler. Amacı, köylülerin gözünü korkutarak açılan fındıklıklara, konmaktır. Harama bayılır. Nitekim, kasabadaki fındık fabrikasında kadın işçileri ucuza çalıştırır, paralarını ödemez. Buna karşılık, işçilerin kendi kumaş ve bakkal dükkanından alış verişte bulunmalarını ister.

Advertisement
Epeydir değirmende yatıp kalkan Recep kendini toparlamıştır.

Ahmet’e daha fazla yük olmak istemez. İş arar. Ama denize düştüğü gün nüfus kağıdını yitirdiğinden bir yere giremez. Sonunda, Hacı’nın fabrikasında iş bulur. Fındıkları kıran makinanın kolunu çevirecektir. İş ağır ve yorucudur, ilk günleri zor gelir, ama sonra alışır. Emeğine karşılık fabrikada yatacak, Hacı’nın hesabına ahçı Rüstem’den yemek yiyecektir.

Hacı’nın bir de şımarık, çapkın, ahlaksız bir oğlu vardır: Şemsi. Fabrikada çalışan kızlar onu hiç sevmezler. İş bahanesiyle, onları ambara çağırarak sıkıştırır. Hatta bazılarını kirletmiştir. Şimdi de kızların en güzeli Güllü’ye kancayı takmıştır.

Bir gün sabahın alaca karanlığında Güllü fabrikaya gelir. Recep şaşırır. Biraz ısındıktan sonra, genç kız, kendisini sevdiğini açıklar. Recep de onu sevmektedir.

Bu arada Şemsi durumu sezer. Bir yandan Recep’e gözdağı verirken, öbür yandan Güllü’nün yolunu keser. Kız çok sinirlenir, Şemsi’yi önüne katarak kovalar. Hacı ise, oğlunun bu yolsuz davranışlarını destekler, hatta onu kışkırtır. Bir gün mahkeme katibi Raif Efendiyi çağırır, Güllü’nün yaşını büyütmek istediğini söyler. Güya kaymakamlık, 18 yaşından küçük işçi çalıştırmayı yasaklamıştır. Onun için Güllü’nün yaşı büyütülmüştür. Aslında, Hacı oğlunu düşünerek bu işi yapmaktadır. Güllü’nün başına yarın bir kaza gelirse, Şemsi’nin suçlu düşmemesini sağlamaya çalışmaktadır.

Şemsi gitgide işi azıtır.

Bir gece yarısı Güllü’nün evini basar. Karanlıkta boğuşurlar. Güllü, güzel olduğu kadar zeki ve kuvvetlidir de… Şemsi’nin iki yardımcısını da karanlıkta tekmeleyerek yere serer. Koşarak odaya kapanır. Şemsi kapıdan yalvararak gönlünü yapmayı dener. Güllü, önce razı olmuş gibi konuşur. Sonra arka pencereyi açar, dut ağacına atlar. Oradan kayarak komşuya kaçar. Şemsi aptal yerine konulduğuna içerler, onu kirletmeye ant içer.

Ahmet’e gelince, o da, Hacı’dan yana dertlidir. Çünkü, açmaların tapusunu hep kendi üstüne çıkarttırmış, hatta onları topraklarından da atmaya girişmiştir. Bu yüzden köylülerle çatışma başlar. Hacı, jandarmalar ve tuttuğu adamlarla gelir. Jandarmalar elebaşı olarak Ahmet’i götürmeye kalkışırlar. Köylüler bırakmazlar. Ahmet’in annesi bu kargaşada sıkışıp ölür. Bunun üzerine, Ahmet Hacı’ya ateş eder, ama vuramaz. Yakalanıp tutuklanır.

Advertisement

O gece Şemsi yine Güllü’nün evini basar. Bu kez çok planlı hareket eder, kızı yakalar ve zorla kirletir. Olanları duyan Recep, üzüntüsünden kahrolur. Fakat elinden bir şey gelmez. Sevmediği bu yerde artık kalamayacağını anlar. İstanbul’a yük götüren bir motora atlayarak oradan uzaklaşır.

Kitap Hakkında Yorumlar ve Yargı

«Başlangıcına aldanmayın; Akçakoca kasabasının dilim dilim tanıtımıyla gireceğiniz kitapta belki çok sürükleyici bir tempo göremeyip sabırsızlanacaksınız. Ne var ki abartılmamış ölçülerde, bir kasaba hayatının ekseninde ona benzer nice toplum karakteristiğinin bütün ana çizgilerini yansıtarak; hem batmayan bir gerçekçilik yöntemi, hem umutsuzluğa düşürmeyen insan güveniyle. Rıfat Ilgaz yaptığı işin bilincinde ve bütün hikayelerin düşebileceği romantik iyimserliklerden tam ölçüsünde uzakta.» (Rauf Mutluay).


Leave A Reply