Karate Nedir? Karate Hakkında Bilgi

4
Advertisement

Karate Nedir? karatenin tarihi ve karate sporunu bulan kişi kimdir? Türkiye’de karate hakkında bilgi.

Uzakdoğu kökenli bir savunma sporudur. Japonlar tarafından dünyaya tanıtılmış bir spor dalıdır. Karatenin temelinde eski Çin sporları arasında bulunan Kempo’nun bulunduğu Budist rahiplerce 17. yüzyılda Okinawa Adası’na götürülerek, Japonya’ya taşındığı öne sürülür. Burada Japonların ulusal sporlarından “Elden Ele” ile de birleşip Okinawa-Te’ye dönüştü. Daha sonra silahsız halkın kendilerini savunmak yolunda gösterdikleri çabayla Okinawa-Te, daha değişik bir yapı kazandı. Funakoşi Giçin adlı kişinin bu yoldaki çalışmalarıyla bu silahsız savunma sporunda birtakım değişiklikler ve yenilikler ortaya çıktı.

1922’de bu gelişmeler sonucunda Funakoşi “Kare -Te” adı verilen yeni bir spor dalının doğmasına öncülük etti. Funakoşi bütün Japonya’yı dolaşarak “Kare-Te”yi ülkeye tanıttı, büyük bir ilgi görerek hızla yayıldı. Büyük Japon üniversitelerinin kurdukları Karate takımlarıyla bu spor dalında büyük bir aşama gerçekleştirildi. 1948’de Japon Kara-Te birliği kuruldu. Funakoşi Giçin 80 yaşında birliğin başkanı seçildi.

Bundan sonra Kare-Te sporunda bazı düzenlemelere gidildi. Kendini koruma-fizik ve sanat, spor olmak üzere üç ana dalda toplanan Kara-Te’de, ilk federasyon 1955’te kuruldu, aynı yıl Japonya’da ilk resmi Kara-Te Şampiyonası düzenlendi. JKA (Japon Karate Birliği), İAKE (Uluslararası Karate Federasyonu), WUKO (Dünya Karate Birliği Organizasyonu) gibi büyük uluslararası kuruluşların yönetiminde, Kara-Te sporu tüm dünyada hızla geniş kitlelere yayıldı. Kara-Te sporunda Shotokan, Go-Ju-Ryu, Wa-Do-Ruyu, Shito-Ryu, Kyo-Kushin-Kai, Kempo, Shiko-Kai, Wa-Do-Kai gibi ekoller vardır. Tıpkı judodaki gibi ustalık derecesini belirtir. Beyazdan siyaha kadar olan sarı-turuncu-yeşil-mavi-kahverengi kuşaklar çıraklık (kyu), siyahın dereceleri de 10’a kadar yükselmek yoluyla ustalık (dan) anlamını taşır. Her üst kuşaklı, kendinden bir küçük kuşaklının hocası sayılır. Karşılaşma öncesindeki selam (rei), karşılıklı sevgi, saygınm anlatımı sayılır. Ayakta, ayaklar bitişik, eller yanda ve hafifçe eğilerek yerdeyse yöntemince diz çökülmek, eller önde yere koymak, böylece eğilmek suretiyle yerine getirilen selam (rei), Do-Jo’ya girerken, derse başlarken, arkadaşıyla çalışırken, karşılaşma öncesinde, çalışma ya da karşılaşma sonrası yinelenir. Ayak ve el vuruşlarıyla kesişleri, ayak süpürmeleri biçimindeki tekniklerin çalışılmasında kesinlikle rakibe vurulmaz, rakibin canı acıtılmaz, ona fiziksel bir zarar verilmez. Denetim ve egemenlik içindeki teknik vuruşlar rakibin en yakında ve boşlukta son bulur. Bu da büyük bir refleks yeteneği gerektiren özellik olup çalışmalar sırasında, bu refleks egemenliğine özellikle dikkat ve özen gösterir çalışma ya da karşılaşma sırasındaki sinirlilik, güç gösterileri, Karatede zayıflık işaretleri sayıldığından bu sporla uğraşanlar, aynı zamanda sinir sistemlerine de tam egemen olmak zorundadırlar.

Karatede çatışma çekişmelerine “kamita” adıyla anılır. Bunlarda üstünlük sağlamak amacıyla yapılan hareketlere ise “atemi” adı verilir. Karate tümüyle bir savunma sistemi olup savunmayı hemen bir karşı hücum izler. Bunun da etkili olabilmesi için yapılması gereken “atemi”lerdir. Atemi, insan vücudunun bölümlerinden birine yapılan vuruştur. Öteki vuruşlardan değişik, belirli bir teknotaya beklenmedik bir anda tam isabetle yapılmış olmasıdır. Yumruk, parmakların ucu, elin keskin yanı, dirsek, diz, ayak tabanı topuk yapılan bu vuruşlar gerçek anlamıyla rakibin vücuduna uygulanmasında bir anda vurulan organın felç duruma gelmesi rakibin bayılmasını sağlayacak nitelik taşır. Hatta bunun daha ileri durumlarında ise rakibin ölümüne bile yol açabilir. Bu nedenle karete bir savaş öğesi olarak kabul ve uygulandığında düşmanı yok etme özelliğini de gösterir.

Karate çalışmaları arasında “Tamaşivari” adıyla anılan ayak, kol, dirsek ya da başla mermer levha, kalın tahta, üstüste konulmuş kiremitleri kırma gibi beceriler de vardır. Bunlar özel gösterilerdir.

Advertisement

Türkiye’de Karate: Türkiye’de karate sporunun ortaya çıkışı 1960’ların başına rastlar. Judo sporunun da Türkiye’ deki öncüleri sayılan İbrahim Öztek, Namık Ekin, Ahmet Ökten, Natık Canca v.b. adlar karate sporunun da tanıtılması yolunda ilk adımı attılar. Ju-do’nun tanıtılması, yayılması yolundaki çalışmaları sırasında yapılan çeşitli gösterilerde koruma teknikleri (kimewaza) biçiminde teknik gösteri ve kırışlar yapma yoluyla bu spor dalını da tanıttılar. Bu arada 1969’da Türkiye Judo Federasyonu tarafından teknik direktör olarak Türkiye’ye getirtilen Micheal Novowitch burada açtığı antrenör kurslarında Karate-do, Aiki-do ve Ken-do dersleri de vererek bu spor dalında yeni bir çığırın açılmasına öncülük etti. Hakkı Koşar 1970’de Türk Milli Judo Takımı ile gittiği İtalya’da sınava girerek karate sporunda karakuşak sahibi oldu. Türkiye’ye döndükten sonra judonun yanı sıra karate çalışmalarına da hız verdi pek çok öğrenci yetiştirdi.

Türkiye amatör Karate Organizasyonunu’nu da kuran Hakkı Koşar katıldığı sürekli uluslararası hakem belgesi aldı aynı yıl Japonya’da yapılan Dünya Karate Şampiyonası’nda görev yaptı. 1978’de de Avrupa Karate Federasyonu Teknik Komite üyeliğine seçildi. Shoto-kan sisteminde çalışan ve modern Türk karatesinin öncüsü olan Hakkı Koşar’ın yanı sıra, ilk çalışmalarına onunla birlikte sürdüren ve daha sonra dış ülkelerde çeşitli kurslara katılan Ahmet Doğaner, Ferhat Özsert ile Kempo sistemini Türkiye’ye getiren Enver Hancı pek çok kareteci yetiştirdiler.

1980’de Türkiye Judo Federasyonu bünyesi içine alınan Karate resmen örgütlenmiş oldu. Mexico City’de düzenlenen 1990 Dünya Karate Şampiyonasında, 60 kg’da Haldun Alagaş, dünya şampiyonluğunu kazanan ilk Türk Karatecisi oldu.


4 yorum

Leave A Reply