Türkiye’de Nesli Tükenme Tehlikesi Altında Olan Hayvanlar Nelerdir?

0
Advertisement

Türkiye’de yaşayan nesli, soyu tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan hayvan türlerinin listesi ve bu hayvanların korunma durumu, statüleri, özellikleri hakkında bilgi.

Anadolu Parsı

kaynak: wikipedia.org

Anadolu Parsı

Anadolu Parsı (Panthera pardus tulliana), Türkiye’nin doğu bölgelerinde yaşayan nadir ve nesli tehlike altında olan bir büyük kedi türüdür. İsmini Anadolu’nun antik çağlardaki adı olan “Pars”tan almıştır. Bu pars türü, dünya genelinde en nadir ve en tehlike altında olan pars türlerinden biridir.

Anadolu Parsı, diğer pars türlerinden morfolojik olarak farklılık gösterir. Büyük ve kaslı bir vücuda sahiptir ve erkekler dişilere göre daha büyüktür. Yetişkin bir Anadolu parsının boyu 100 ila 150 cm arasında olabilir ve ağırlığı 30 ila 70 kg arasında değişir. Postu sarımsı kahverengi renkte olup, siyah renkte büyük beneklerle süslüdür. Bu benekler, parsa mükemmel bir kamuflaj sağlar ve doğal yaşam alanlarında gizlenmelerini kolaylaştırır.

Anadolu Parsı, ormanlık ve dağlık bölgelerde yaşar. Doğal yaşam alanları genellikle Toros Dağları, Munzur Dağları, Ağrı Dağı ve Kaçkar Dağları gibi yüksek rakımlı bölgelerdir. Genellikle yalnız yaşayan hayvanlardır ve gece aktiftirler. Besin olarak genellikle dağ keçileri, yaban domuzları, tavşanlar ve diğer küçük memelileri avlarlar.

Bu parsların nesli, habitat kaybı, avlanma ve insan etkisi gibi çeşitli tehditlerle karşı karşıyadır. Tarım faaliyetleri, yerleşim alanlarının genişlemesi, kaçak avlanma ve aşırı avlanma, Anadolu Parsı’nın yaşam alanlarını daraltmış ve popülasyonunu azaltmıştır. Ayrıca, parsların postu ve diğer vücut kısımları için uluslararası pazarda talep bulunması da kaçak avlanma baskısını artırmaktadır.

Anadolu Parsı’nın korunması için çeşitli önlemler alınmaktadır. Bu önlemler arasında yaşam alanlarının korunması, avlanmanın kontrol altına alınması, kaçak avcılığın önlenmesi, koruma alanlarının oluşturulması ve toplum farkındalığının artırılması yer alır. Bilimsel araştırmalar ve koruma programları, bu nadir parsların popülasyonunu korumak ve artırmak için büyük önem taşır.

Advertisement
Akdeniz Foku

kaynak: wikipedia.org

Akdeniz Foku

Akdeniz Foku (Monachus monachus), dünyanın en nadir ve tehlike altında olan fok türlerinden biridir. Orta büyüklükte bir fok olan Akdeniz Foku, adını Akdeniz bölgesinde yaşadığından almıştır. Aynı zamanda Monachus monachus olarak da bilinir.

Akdeniz Foku, uzun ve silindirik bir gövdeye, büyük bir başa, kısa ve yuvarlak kulaklara, kısa bir kuyruk ve yüzgeçlere sahiptir. Yetişkin bir Akdeniz Foku’nun boyu genellikle 2.4 ila 3.3 metreye ulaşabilir ve ağırlığı 200 ila 300 kilogram arasında değişebilir. Postu koyu kahverengi ila siyah renktedir ve bazı bireylerde göğüs ve karın bölgelerinde hafifçe açık renkli lekeler bulunabilir.

Akdeniz Fokları, Akdeniz ve Ege Denizi’nin sıcak ve subtropikal sularda yaşar. Kıyı bölgelerindeki kayalık sahil şeritleri, mağaralar ve adalar gibi yerleri tercih ederler. Besin olarak balıklar, ahtapotlar, mürekkep balıkları ve kabuklular gibi deniz canlılarını avlarlar. Genellikle yalnız yaşarlar veya küçük gruplar halinde dolaşırlar.

Akdeniz Fokları, popülasyon kaybı, habitat tahribi, aşırı avlanma ve insan etkisi gibi tehditlerle karşı karşıyadır. Özellikle avlanma ve kaybolan yaşam alanları, popülasyonlarını ciddi şekilde etkilemiştir. Ayrıca, deniz kirliliği, gemi trafiği ve av ağlarına takılma da bu fok türü için önemli tehditler arasındadır.

Bu nedenle, Akdeniz Foklarının korunması için çeşitli önlemler alınmaktadır. Bunlar arasında koruma alanlarının oluşturulması, avlanmanın kontrol altına alınması, deniz kirliliği ve habitat tahribini önlemeye yönelik çalışmalar, toplum farkındalığının artırılması ve bilimsel araştırmalar yer alır. Aynı zamanda, uluslararası düzeyde işbirliği ve yasal koruma önlemleri de bu nadir fok türünün korunmasına yardımcı olmaktadır.

Küçük Kelaynak

kaynak: wikipedia.org

Küçük Kelaynak

Küçük Kelaynak (Geronticus eremita), nesli tehlike altında olan büyük bir kuş türüdür. Türkçe’deki diğer adıyla “Ermiş Kelaynak” olarak da bilinir. Küçük Kelaynak, leylekgiller (Ciconiidae) familyasından bir kuş türüdür.

Advertisement

Küçük Kelaynak, yaklaşık 95 ila 110 cm uzunluğunda, siyah ve beyaz renklere sahip bir kuştur. Boyun ve bacaklar siyahtır, kanatlar ve kuyruk beyazdır. Baş bölgesinde ise kırmızımsı bir deri ve uzun, eğri bir gagası vardır. Ergin bireylerde deri ve gagada belirgin bir beyaz leke bulunur. Cinsiyetler arasında renk farklılıkları yoktur.

Bu kuş türü, doğal olarak Avrupa, Orta Asya ve Orta Doğu bölgelerinde dağılım gösterir. Türkiye’de özellikle Ergene Nehri Deltası ve Trakya bölgesindeki sulak alanlar, küçük kelaynakların önemli yaşam alanlarındandır. Küçük Kelaynaklar, bataklıklar, göller ve sulak çayırlar gibi sulak alanlarda yaşarlar.

Küçük Kelaynaklar, genellikle küçük gruplar halinde veya çiftler olarak dolaşırlar. Besin olarak, böcekler, solucanlar, amfibyumlar ve küçük memeliler gibi çeşitli omurgasızlar ve küçük hayvanlarla beslenirler. Aynı zamanda çayırlarda ve tarlalarda bulunan tohumlarla da beslenirler.

Bu türün nesli, yaşam alanlarının tahribi, avlanma ve habitat kaybı gibi tehditlerle karşı karşıyadır. Tarım uygulamaları ve tarım alanlarının genişlemesi, küçük kelaynakların yaşam alanlarını daraltmakta ve yiyecek kaynaklarını azaltmaktadır. Ayrıca avlanma baskısı da popülasyonlarını etkilemektedir.

Küçük Kelaynakların korunması için çeşitli önlemler alınmaktadır. Bunlar arasında yaşam alanlarının korunması, koruma bölgelerinin oluşturulması, avlanmanın kontrol altına alınması, bilinçlendirme çalışmaları ve nesli tehlike altında olan türlerin çoğaltılması yer almaktadır. Bu türün popülasyonunu desteklemek için yerel halkın ve çevre koruma kuruluşlarının işbirliği büyük önem taşır.

AYI

Kaynak: pixabay.com

Bozayı

Bozayı (Ursus arctos), Avrupa, Asya, Kuzey Amerika ve Kuzey Afrika’da bulunan büyük bir memeli türüdür. Bozayı, “ayı” olarak da bilinir ve Ayıgiller (Ursidae) familyasına aittir.

Bozayı, genellikle büyük ve güçlü bir vücuda sahiptir. Yetişkin bir bozayının boyu genellikle 1.5 ila 2.8 metre arasında değişir ve omuz yüksekliği 1 ila 1.5 metreye kadar çıkabilir. Ağırlığı ise 150 ila 800 kilogram arasında değişebilir. Bozayının postu genellikle kahverengi renklidir, ancak bazı alt türlerde siyah veya beyaz renkte olabilen farklı renk varyasyonları da görülebilir.

Bozayılar, genellikle ormanlık, dağlık ve kırsal bölgelerde yaşarlar. Farklı alt türler, farklı bölgelerdeki habitatlarda bulunabilir. Beslenme olarak omnivor (her şey yiyen) bir yapıya sahiptirler. Diyetleri genellikle meyveler, bitkiler, balıklar, böcekler, küçük memeliler ve hatta et gibi çeşitli kaynaklardan oluşur. Ayrıca avlanarak da beslenebilirler ve büyük avları bile avlayabilirler.

Bozayılar sosyal hayvanlardır ve çoğunlukla yalnız yaşamazlar. Dişi bozayılar genellikle birkaç yıl boyunca yavrularıyla birlikte kalır ve bu süre zarfında onları büyütür. Erkek bozayılar ise genellikle tek başına dolaşır ve daha geniş bir alanı kapsarlar.

Bozayıların nesli, avlanma, yaşam alanı kaybı ve çatışmalar gibi çeşitli tehditlerle karşı karşıyadır. Bozayılar, avlanma amaçlarıyla hedef alındıkları gibi, insanların yaşadığı bölgelerdeki çatışmalardan da etkilenebilirler. Ayrıca, habitat kaybı ve parçalanma da popülasyonlarını etkileyen faktörler arasındadır.

Bozayıların korunması için çeşitli önlemler alınmaktadır. Bu önlemler arasında yaşam alanlarının korunması, avlanmanın kontrol altına alınması, koruma bölgelerinin oluşturulması, çatışmaların önlenmesi ve bilinçlendirme çalışmaları yer alır. Bozayıların korunması, ekosistemlerin dengesini sağlamak ve biyolojik çeşitliliği korumak açısından büyük önem taşır.

Advertisement
deniz kaplumbağası

Kaynak: pixabay.com

Akdeniz Kaplumbağası (Caretta caretta)

Akdeniz Kaplumbağası (Caretta caretta), büyük bir deniz kaplumbağası türüdür. Diğer adıyla “loggerhead turtle” olarak da bilinir. Akdeniz Kaplumbağası, Caretta cinsine aittir ve Deniz Kaplumbağaları (Cheloniidae) familyasının bir üyesidir.

Akdeniz Kaplumbağası, büyüklük açısından orta büyüklükte bir kaplumbağa türüdür. Ergin bireylerin kabuğu genellikle ortalama 80-110 cm uzunluğunda olabilir ve ağırlığı ortalama 80-130 kg arasında değişebilir. Kabuğun üst tarafı kahverengi veya sarımsı bir renge sahiptir ve sert bir yapıya sahiptir. Yüzgeçleri ise genellikle koyu renklidir.

Akdeniz Kaplumbağası, genellikle tropikal ve sıcak iklimlere sahip sularda yaşar. Akdeniz, Atlantik, Hint ve Pasifik Okyanusları’nda bulunabilir. Ancak, ismini Akdeniz’den almış olmasına rağmen dünya genelinde yaygın olarak görülebilir.

Bu kaplumbağa türü, denizlerde genellikle yalnız başına dolaşır. Ancak, üreme dönemlerinde dişiler kumsallara gelerek yuva yaparlar. Dişiler, doğdukları plajlara geri dönerek kumda kazdıkları yuvalara yumurtalarını bırakırlar. Yumurtalar, kuluçka süresi boyunca güneşin sıcaklığına bağlı olarak gelişir ve çoğunlukla gece saatlerinde çıkan yavrular denize doğru ilerlerler. Yavruların büyük bir kısmı doğdukları plajlardan kilometrelerce uzaklara göç ederler.

Akdeniz Kaplumbağası’nın beslenmesi, deniz tabanında yaşayan kabuklular, denizanası, balık, ahtapot ve diğer deniz canlılarından oluşur. Beslenme alanları genellikle sığ denizlerin yakınındaki kayalık veya kumluk bölgelerdir.

Akdeniz Kaplumbağası nesli, özellikle deniz kirliliği, ticari avlanma, kaybolan üreme habitatları ve ağlara takılma gibi çeşitli tehditlerle karşı karşıyadır. Bu nedenle, koruma çabaları bu türün popülasyonunu korumak için büyük önem taşır. Yavru kaplumbağaların korunması, koruma alanlarının oluşturulması, avlanmanın kontrol altına alınması ve deniz kirliliği gibi tehditlerin azaltılması gibi önlemler alınmaktadır. Ayrıca, toplum farkındalığının artırılması ve sürdürülebilir balıkçılık uygulamalarının teşvik edilmesi de bu türün korunmasına yardımcı olur.

balaban

Kaynak: pixabay.com

Küçük Balaban

Küçük Balaban (Chlamydotis macqueenii): Küçük balaban, Türkiye’nin iç bölgelerinde yaşayan endemik bir kuş türüdür. Orta büyüklükte bir kuş olup, boyu yaklaşık 45-50 cm arasında değişir. Erkekler, dişilere göre daha büyük ve daha belirgin renklere sahiptir. Tüyleri genellikle kum rengindedir ve karnında daha koyu bir lekeli desene sahiptir.
Küçük balabanlar, kuru ve yarı kurak bölgelerde yaşarlar. Genellikle açık arazilerde, bozkırlarda, çalılıklarda ve tarım alanlarında bulunurlar. Tohumlar, bitki kökleri ve böceklerle beslenirler. Göçmen kuşlardır ve kış mevsiminde Güneydoğu Afrika’ya göç ederler.

Nesli tükenme tehlikesi altında olan küçük balabanların ana tehditleri arasında tarım uygulamaları, habitat tahribi, aşırı otlatma ve avlanma bulunur. Tarım alanlarının genişlemesi ve tarım ilaçlarının kullanımı, bu türün yaşam alanlarını daraltırken besin kaynaklarını da azaltmaktadır. Ayrıca avlanma baskısı da popülasyonlarını etkilemektedir.

Küçük balabanların korunması için habitatlarının korunması, avlanmanın kontrol altına alınması, tarım uygulamalarının sürdürülebilir hale getirilmesi ve bilinçlendirme çalışmaları önemlidir. Doğa koruma alanlarının oluşturulması, bu türün popülasyonlarının desteklenmesinde etkili bir stratejidir.

köstebek

Kaynak: pixabay.com

Akdeniz Fırat Köstebek

Akdeniz Fırat Köstebek (Nannospalax xanthodon): Akdeniz Fırat köstebek, Türkiye’nin güneydoğusunda yaşayan endemik bir kemirgen türüdür. Ortalama olarak 15 cm uzunluğunda ve ortalama 100 gram ağırlığındadır. Gri-kahverengi tüylere ve küçük gözlere sahiptir. Köstebeklerin arka ayakları kısa ve güçlüdür, kazma faaliyetlerine uygundur.
Akdeniz Fırat köstebekleri, tarımsal alanlarda ve çalılık bölgelerde yaşarlar. Yer altında karmaşık tüneller ağı inşa ederler ve kök bitkilerle beslenirler. Toprak altında yaşadıkları için nadiren yüzeye çıkarlar ve genellikle geceleri aktiftirler.

Bu köstebek türü, tarım uygulamaları, habitat tahribi, sulama projeleri ve kentsel genişleme gibi insan faaliyetleri nedeniyle popülasyon kaybına uğramaktadır. Tarım alanlarının genişlemesi ve habitatların yok edilmesi, bu türün yaşam alanlarını daraltmaktadır.

Advertisement

Akdeniz Fırat köstebeklerinin korunması için yaşam alanlarının ve ekosistemlerinin korunması büyük önem taşır. Tarım uygulamalarının sürdürülebilir hale getirilmesi, habitat tahribini azaltmak için önemli bir adımdır. Ayrıca bu türün ekolojik rolü ve önemi hakkında farkındalık yaratılması da koruma çabalarına katkı sağlar.


Leave A Reply