Kazım Karabekir Kimdir? Hayatı Savaştığı Cepheler ve Kahramanlıkları

0
Advertisement

Kurtuluş Savaşının en büyük komutanlarından ve şahsiyetlerinden birisi olan Kazım Karabekir hayatı hakkında bilgiler. Kazım Karabekir kimdir?

Kazım Karabekir

Kazım Karabekir

Kâzım Karabekir Paşa, İstiklâl mücadelesinin şark cephesi kumandanlığını yapmış, Ermeni akınlarını durdurmuş, hayal peşinde koşan düşmanları susturmuş, ilk Türk zaferini kazanmış, Türk Milletine kurtuluşun yollarını göstermiş, yetimler babası, değerli devlet adamı, eğitimci, şarkın fatihi ve milli mücadele kahramanlarımızdan biridir.

1882 yılında İstanbul’da Kocamustafa Paşa semtinde doğmuştur. Aslı Karaman’ın Kasya (şimdi Kâzım Karabekir nahiyesi) köyündendir. Selçuk Türklerinden olan ailesi İstanbul’a gelerek yerleşmiştir. Babası Mehmed Emin Paşa’dır.

TAHSİLİ:

İlk tahsiline İstanbul’da Zeyrek’te başlamış ve Fatih Askerî Rüştiyesinde okumuş, Kuleli Askerî İdadisini bitirmiş ve Harbiye mektebine girmiştir. Harbiye mektebini 1902 tarihinde ikmal ettikten sonra subay olmuş ve Harp Akademisi’ne ayrılmıştır.

1905 tarihinde henüz 23 yaşında olmasına rağmen Harp Akademisi’ni birincilikle kurmay yüzbaşı olarak bitirmiş ve iki yıl kıta stajını Manastır’da bölük komutanlığı hizmetinde yapmıştır.

Advertisement

Kazım Karabekir

HİZMETLERİ:

1907 tarihinde önyüzbaşı rütbesiyle Mektebi Harbiye-i Şahane Tabiye Muallim Muavinliğine tayin edilmiştir. 1908 tarihinde ikinci meşrutiyetin ilânı üzerine Edirne onuncu tümen erkân-ı harbiyesine tayin olunmuştur. 1909 tarihinde vukubulan 31 Mart vak’asında vazife almış ve Arnavutluk’taki ayaklanmayı da bastırmıştır.

1912 tarihinde Balkan Harbi‘nin başladığı sırada Edirne muharebelerinde bulunmuştur. Alman Heyet-i Islâhiyesi arasında Genel Kurmay İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde vazife yapmış ve bu sırada Avrupa seyahatine çıkmıştır. Bu tarihte rütbesi de binbaşılığa yükselmiştir.

1914 yılında Birinci Cihan Savaşı başlamıştı. Bu harbin ilk yıllarında yarbaylık rütbesiyle İran Kuvve-i Seferiyesine tayin edilmiş, Irak ve Kafkas cephelerinde çarpışmış ve gösterdiği liyakatten dolayı Albaylık (Miralay) rütbesini kazanmıştır.

1918 yılında Kafkas Cephesi ikinci Kolordu Komutanlığı’na, biraz sonra da Birinci Kafkas Kolordusu Komutanlığı’na getirilmiştir. Ordu Komutanı Vehib Paşa’ya tesir yapmak suretiyle Şark harekâtını başarıyla idare etmiş; Erzincan, Erzurum ve Kars illerimizi düşmandan kurtarmış ve Azerbaycan’a kadar gitmiştir. Göstermiş olduğu liyakatından dolayı livalık (Paşa) rütbesini ihraz etmiştir.

1918 tarihinde müttefiklerin mağlûbiyeti üzerine Osmanlı Devleti de mağlûp sayılmıştı. 1071 tarihinden bu yana idaremizde bulunan topraklar tehlikeli bir duruma girmişti.

Mondros mütarekesinden sonra Harbiye Nâzırı Müşir İzzet Paşa, Kâzım Karabekir Paşa’yı Erkânı Harbiye-i Umumiye (Genel Kurmay Başkanlığı) Reisliğine tayin etmek üzere İstanbul’a çağırmıştı. Fakat Kâzım Karabekir Paşa, memleketin kurtuluşunun ancak Anadolu’da vazife yapmakla mümkün olacağını bildiği için bu vazifeyi kabul etmemiştir.

1919 yılı Nisan ayının ortalarında kendisinin Doğu’da bulunan Onbeşinci Kolordu Komutanlığı’na tayinini sağlamış ve Kolordunun merkezi bulunan Erzurum’a gelmişti. 19 Mayıs 1919 tarihinde de Mustafa Kemal Paşa Anadolu’ya geçmiş, vatanın istilâcılardan kurtarılması hususunda esaslı çalışmalarına başlamıştı. İşte bu sırada Kâzım Karabekir Paşa, Mustafa Kemal Paşa ile görüşmek üzere Amasya’ya gitmiş, orada sivil bulunan Mustafa Kemal Paşa’nın karşısında selâm vaziyetinde durmuş ve:

Advertisement

«Paşam, bütün kolordumla yine emrinizde olduğumu bildirmeye geldim!» demiş ve tazimlerini arz etmişti. Böylece Mustafa Kemal Paşa kendine itimat edebileceği kuvvetli bir silâh arkadaşını bulmuştu.

İstanbul Hükümeti tarafından Kâzım Karabekir Paşa’ya merkezi İstanbul’da bulunan Birinci Kolordu Komutanlığı ile Onbeşinci Kolordu Komutanlığı teklif edilmişti. Bu vaziyet karşısında Onbeşinci Kolordu Komutanlığını tercih etmiştir.

Kâzım Karabekir Paşa 23 Temmuz 1919 tarihinde açılan Erzurum Kongresi üyelerine bir kır yemeği yedirmişti. Bu yemekte manevî evlat edindiği yetim çocukları, kendilerine has kıyafetleriyle, hizmette bulunmuşlardı. Kendisine teşekkür eden üyelere cevap olarak, «Bu yemek ilk ziyafettir, ikinci ziyafeti ancak hep beraber Yuşâ tepesinde yiyeceğiz ve şükran namazımızı istanbul’da Eyyub Sultan Camii Şerifinde kılacağız» demişlerdi.

Mustafa Kemal Paşa’nın çalışmalarından şüphelenen İstanbul Hükümeti onun İstanbul’a dönmesini istemişti. Bu daveti reddeden Mustafa Kemal Paşa, silk-i askeriden istifa etmişti. Bunun üzerine İstanbul Hükümeti Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey’in (Orbay) mahfiyyen İstanbul’a şevkini Onbeşinci Kolordu Komutanlığı’ndan talep etmişti.

Halbuki Mustafa Kemal Paşa, Kâzım Karabekir Paşa ile el ele vermiş memleketin kurtarılması hususunda gerekli tedbirlere baş vurulmuştu. Onbeşinci Kolordu Komutanlığı’ndan sonra Şark Cephesi Komutanı olmuş ve Ermenilerle mücadeleye girişmişti.

Kazım Karabekir

ŞARK FATİHİ KÂZIM KARABEKİR PAŞA:

Kâzım Karabekir Paşa, bu dirayetli serdar, tek başına, Şark cephesinde düşmana karşı bir kale olmuştur. Bu vazifeyi kendisine veren Büyük Millet Meclisi Hükümeti o cepheden hiç endişe etmiyordu. Ona, o millî kahramana güveni tamdı. Ermeni hükümetinin taarruzunu durdurmağa muvaffak olmuş, hattâ İkinci İnönü savaşı olurken bir kısım kuvvetlerini Garp Cephesi’ne sevketmiştir.

Sevr Muahedesine göre bağımsız bir Ermenistan hükümeti teşekkül edecek ve ancak bu hükümetin hudutlarım o zamanki Amerika Reisicumhuru Vilson tesbit edecekti. Fakat, bu gülünç bir şeydi. Çünkü Vilson henüz Şark’ı anlamaktan uzaktı. Avrupalılar da bu hududu tanımamışlardı. Bunun üzerine Ermenistan Hükümeti, kendi başına maceraya kapılmış ve Türkiye «Hasta Adam»dır diye üzerimize saldırmıştı. Halbuki millî hudutlarımız içinde istiklâl gâyesiyle teşekkül eden Türkiye Büyük Millet Meclisj, Hükümeti, Doğu’daki kuvvetleri takviye etmeyi düşünmüştü. Bu suretle Kâzım Karabekir Paşa bu vazifeyi üzerine almıştı.

Yunan tecavüzünden cesaret alan Ermeniler taarruza geçmişlerse de Kâzım Karabekir Paşa ve kuvvetleri tarafından püskürtülmüş, taarruz sırası artık Türklere gelmişti. O zaman Ermeniler selâmeti kaçmakta bulmuşlardı. 23 Şubat 1921 de Ardahan ve Artvin kasabaları alınmış, Mart’m 10’unda da Batum’a girilmişti. Bunun üzerine Ermeni Hükümeti sulh teklif etmiş ve Kâzım Karabekir Paşa ile bir muahede imzalamış ve bu muahede sonra bir mukaddime ile yirmibir maddeyi ihtiva eden Kars ahidnamesiyle tamamlanmıştır. 13 Ekim 1921.

Kâzım Karabekir Paşa’nın Doğu’da kazanmış olduğu muzafferiyetten sonra rütbesi Türkiye Büyük Millet Mec-lisi’nce Ferikliğe (Tümgeneral) yükseltilmiştir. Şark’m fâtihi Kâzım Karabekir Paşa, hem şâir ve hem de muharrirdi. Hattâ himayesine aldığı yetim çocuklar için yazmış olduğu «Türk Yılmaz» şiirini bizzat bestelemiştir.

O zaman bütün okullarda bu millî şarkı okunurdu.

Çelik gibi kollu, tunçtan ayaklı
Türk hiç yılar mı? Türk hiç yılar mı?
Türk yılmaz, Türk yılmaz!
Cihan yıkılsa Türk yılmaz!
Göksü imanlı, temiz vicdanlı
Türk hiç yılar mı? Türk hiç yılar mı?
Düşmana salsa, tek bile kalsa
Türk hiç yılar mı? Türk hiç yılar mı?

Advertisement

Bilâhare, Kâzım Karabekir Paşa, askerî hayattan çekilmiş ve İstanbul mebusu olarak Büyük Millet Meclisi’ne girmiştir.

Paşa demokrasiyi benimseyen ileri görüşlü bir zattı. Bu maksatla Cumhuriyet devrinde ilk defa Rauf Orbay, Ali Fuad Cebesoy, Refet Bele, Cafer Tayyar ve bazı arkadaşları ile birlikte «Terakki Perver Cumhuriyet Partisini» kurmuştur. Fakat bir müddet sonra İzmir suikastı ile ilgili olduğu iddia edilmiş ve bu suretle kendisi ve diğer arkadaşları tevkif edilerek İstiklâl Mahkemesi’ne verilmişti. Atatürk’e karşı girişilen bu menfur tertip ile hiç alâkası olmadığı mahkeme sonunda anlaşılmış ve beraat etmiştir.

1927 yılı Ocak ayında, henüz 45 yaşında iken, emekliye sevk edilmiş ve bundan sonra sakin bir hayat yaşamıştır. Hayatının bu safhasında maddî yönden çok sıkıntı çekmiştir. Bilhassa «İki damla yaş» adını taşıyan acıklı şiirinde bu günlerin ızdırabını anlatmıştır…

1938 tarihinde yeniden Milletvekili seçilmiş, 1946 tarihinde de Büyük Millet Meclisi Reisi olmuştu. Şark Fâtihi Kâzım Karabekir Paşa 26 Ocak 1948 talihinde âni bir kalp krizi sonucu, 66 yaşında, genç denecek bir çağda, Allah’ın rahmetine kavuşmuştur.

28 Ocak 1948 yılında Çarşamba günü Hacı Bayram Camii Şerifinde öğle namazından sonra Diyanet İşleri Başkanı Ahmed Hamdi Akseki tarafından cenaze namazı kılınmış ve tabut bir top arabasına konularak büyük bir cemaatle Ankara şehidlik kabristanına defnedilmiştir.

Mezar taşına da : Şark Fâtihi General Kâzım Karabekir (1882 — 1948) –  «Meşrutiyet hareketleri, Balkan ve Cihan Harbi’nın unutulmaz kahramanı millî mücadelenin öncüsü ve muzaffer kumandanı, yetimler babası, Büyük Millet Meclisi Başkanı ruhuna Fatiha…» yazılıdır. Hak Rahmet eylesin!..

ŞAHSİYETİ, ESERLERİ VE TESİRLERİ:

Kâzım Karabekir Paşa, çok cepheli, bilgin ve karakter sahibi bir şahsiyetti. Askerlik hayatında olduğu kadar Millî Eğitim alanında da varlığını göstermiş, kuvvetli bir eğitimci idi, yetim kalmış Türk çocuklarını himayesine almış, onların talim ve terbiyesiyle bizzat meşgul olmuştur; böylece memleket gençlerinin aydınlanmasına öncülük etmiştir. Millî Mücadele tarihine ışık tutan birçok hatıraları çıkmıştır.


Yorum yapılmamış

Reply To ayşe Cancel Reply