Hüseyin Rahmi Gürpınar Kitaplarının Kısa Özetleri, Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın başlıca, en önemli kitapları hakkında bilgi, kısa özetleri. Hüseyin Rahmi Gürpınar eserleri hakkında bilgi.

Hüseyin Rahmi Gürpınar

Hüseyin Rahmi Gürpınar Kitaplarının Kısa Özetleri

Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç

Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç,

Haley Kuyrukluyıldızının dünya yakınından geçeceği (1910) günlerin merak ve korkusuyla alevlenen tartışmalara yer veren eser, İrfan Galip’in konferansının yarattığı ilgiyle kendisinden mektup aldığı bir kadın konusundaki sanı ve umutlarıyla beslenir; karşılıklı yazışmalar sonunda kuyrukluyıldızın geçtiği gece mutlu ve umutlu bir evlilik gerçekleşir.

Her keresinde olduğu gibi burada da yazar, çeşitli kültür katkılarındaki kişilerin kendilerine özgü niteliklerini, konuşmalarıyla yansıtarak komik öğenin sürmesini sağlar.


Cadı,

Gulyabani (1911) ile birlikte çıkan ve “Garaib Faturası” diye anılan Cadı, kör inançların varlığını eleştiren halka dönük eserlerinden biridir. Eşini yitirmiş Naşit Nef i Efendi yeniden evliliğe kalkışınca ölmüş eşinin vasiyetine uyan yalı komşusu hanımca korkutulur. Nice gülünç durumlardan sonra konu gerçekçi ve mutlu bir sona bağlanır. Bu gibi eserlerinin edebiyat açısından değer yitirdiğini belirten eleştirilere karşı Gürpınar, kendisini halk yararına sanat yapma görevliliğiyle savundu: Cadı Çarpıyor (1913), Şakavet-i Edebiye (Edebiyat Eşkiyalığı) 1913.

Advertisement

Mürebbiye

Mürebbiye,

Dostuyla birlikte İstanbul’a gelen Bir Paris yosmasının (Anjel), eğitimci olarak girdiği Dehri Efendi konağında (bazı yorumcular burayı Ahmet Vefik Paşa’nınkine benzer sayarlar) yarattığı cinsel iştah havası; bir kadının eteklerine düşmekte birbiriyle yarışan oğlu, damat, akraba, amcabey, genç, yaşlı gibi bir konak dolusu erkek isteğinin birbiriyle çatışması. Yeni bir dünyanın değişik olanaklarına çılgınca koşuşan doğulu insanların değer yargılarının yıkılışı. KİTABIN DAHA DETAYLI ÖZETİ İÇİN TIKLAYIN


Nimetşinas,

Anası Hayriye Hanım’ın yanında İstanbul’a gelen küçük Neriman, hizmetçilik yaptıkları konakta büyür, serpilir, birlikte okula gittikleri evin kızı Nevber’in ölümü üzerine orada duramaz olur, başka bir evin hizmetine kapıllanır. Gönül yükümlülüğüyle kendisini bir evlat gibi sevecenlikle tutan evin işlerine sarılır. Hizmetinde olduğu Talât Hanım’ın kocası Nihat Bey, Neriman’ın gençlik güzelliğine tutulunca gönül borcu yüzünden bu yakınlığa karşı koyar, kendisine evlilik öneren (o dönemde birden çok eşle birleşme olanağı vardır), Nihat Bey’den uzak olmak için evden ayrılır. Kocasının düştüğü bunalım üzerine ona acıyan, alaturka kadın hukukuna boyun eğdiği için bunda bir sakınca görmeyen Talât Hanım, konuşmalarını duyduğu eşinin önerisiyle Neriman’ı bu evliliğe razı etmek isterse de bir nimetşinas olmanın gurur, onur ve boyun borcuyla Neriman, bu öneriyi de geri çevirerek kendi yazgısının yoluna yönelir.


Şık,

Yatırzade Şöhret adıyla tanınmak isteyen aptalsı saflıkta, alafranga özentisinde bir gencin gülünç serüveni: Madam Potiş adlı aşağılık bir kadınla yaşamak için anasının küpelerini çalıp satan, Beyoğlu gezilerinde olmadık gülünçlükler yaratan karakteri bozulmuş bu tip, o dönemdeki alafranga züppelerinin keskin bir eleştirisidir.


Şıpsevdi

Şıpsevdi,

Yazarın Şık romanında eleştirdiği alafrangalık züppesi Şöhret’in daha geliştirilmiş bir örneği olan, Meftun Bey; ona hem karakter bozukluğu, ahlak dışı eylemleri, hem de yüzeysel batılılaşma yanlışıyla benzemekte, çalıntı ve yalana dayalı söylentilerle kişiliğine değer katmayı ummaktadır. Kendisine piyango çıktığı haberini yayarak zengin komşusu Kasım Efendi’ nin kızını alır, onun mirasına hak kanacağı umuduyla yalancı gösterişlere koyulur. Pinti kayınpederinin kendisine yıktığı ev külfetini karşılayamaz, borca batar, kız kardeşiyle evlenmiş olan Kasım Efendi’nin oğlu Mahir’i kandırarak onu hırsızlığa ve evrak yolsuzluğuna iter.

Sonunda her şey açığa çıkınca boşanmak zorunda kalır; yurt dışına kaçar, boşadığı eski alaturka eşi Edibe ise yalancı bir alafrangalaşmanın kurbanı olarak düşer. Tanzimat döneminde başlayan köksüz batılılaşmanın açık bir eleştirisi olan eser, güçlü gözlemlere, harem yaşamının özelliklerine yaslanır, etkili bir alayla eleştiri gücü taşır. KİTABIN DAHA DETAYLI ÖZETİ İÇİN TIKLAYIN

Hüseyin Rahmi Gürpınar Hayatı

Hüseyin Rahmi Gürpınar; yazardır (İstanbul 1864 – ay. y. 1944).

Advertisement

Mülkiye öğrenimi (1880) yarım kaldı. Ahmet Mithat Efendi‘nin desteğiyle 1883’te yazarlığa geçti, milletvekilliği yaptığı yıllar (1936-1943) dışında yaşamını kalemiyle kazandı. Akranı olduğu Servetifünunculara katılmadan bir gazete tefrikacısı olmayı, halk yazarı kalmayı yeğledi; sonuna kadar aynı tutumu sürdürdü. İlk eseri Şık (1889), Tanzimatla başlayan alafrangalık züppeliğinin, yanlış batılılaşmanın keskin bir eleştirisi oldu. Buradaki Şatırzade Şöhret tipini, Şıpsevdi romanındaki (1911) Meftun, Ben Delimiyim’de (1925) Şadan, Utanmaz Adam’daki (1934) Avnüssâlah örnekleriyle sürdürdü. Mutallaka’ da (Boşanmış Kadın, 1898) aile geçimsizliklerini, Mürebbiye’de (1899) alafranga yakıntılıklar içindeki ev sarsıntılarını işledi.

Güldürerek düşündürmek, eleştirirken öğretmek yöntemiyle Gürpınar, hep İstanbul konak, köşk çevrelerinden Muadele-i Sevda Metres (1899), Tesadüfi 1900), Nimetşinas (1901). Bir gazete tefrikası izinsiz ve karşılıksız olarak başka gazetede de yayımlanınca eser çıkarmaya İkinci Meşrutiyete kadar ara verdi. Her zaman gerçekçi, ara sıra doğalcı yöntemle gözlem gücünü kullanarak bütün çevreleriyle İstanbul yaşamını romanlarında işledi, çevirileri dışında öykü ve oyuna da biraz ilgi göstererek, 54 eser yazdı.


Yorum yapılmamış

  1. Halil KAHRAMAN on

    H.Rahminin TUTUŞMUŞ GÖNÜLLER romanına özet yazarak sitenize katkıda bulunmak istedim. Tutuşmuş Gönüller : Yazarı : Hüseyin Rahmi [Gürpınar], (1864-1944) Osmanlı son döneminde İstanbul’un varlıklı kibar ailelerinden olan, serbest yetişmiş üç kız arkadaşın gönül eğlendirmek için birden fazla gençle yaşadıkları aşklar ve sonrasında başlarına gelen ibret verici dramatik olaylar anlatılmaktadır ; Romanın başkahramanı Lebip Paşanın kızı Lemiyedir , Lemiye ve iki genç kız arkadaşı, varlık içinde ve Batı kültürünün Osmanlı toplumunu sarsmaya başladığı bir devirde büyümüşler, her sene programları değişen mekteplerden kültür ve ideal namına bir şey alamadan çıkmışlardır. İyi bir tahsil ve terbiye görmemiş, hayatları için ciddi gayeler edinmemiş olan bu kızlar bütün eski âdetleri, genel ahlakı ve toplumsal değerleri kendilerine alay konusu olarak alır, her şeyi inkâr ederler. Şeytanî zekâlariyle saf analarını ve babalarını parmaklarında oynatırlar. Lemiye zengin ve evli bir genç olan Behçet Hilmi ile ilişki yaşar ve ondan bir çocuğu doğar, başlarına gelen onca olaydan sonra Lemiye ve diğer iki kız arkadaşı durumlarını fark eden aileleri tarafından evlerinden atılırlar, hayatlarını sürdürebilmek için bir ev tutup o dönemki Beyoğlu sosyete mağazasında tezgahtarlık ederler, hayattaki her şeye, her toplumsal değere ve erkeklere isyan halindedirler, zaman geçtikçe Lemiye bazı şeylerin farkına varır.Önceden kendini seven ve gayri meşru çocuğuyla birlikte kendisini kabul eden fakir genç Kasım Necati ile evlenir ve baba evine özür dilemeye giderler. O dönemki toplumda yaşanan daha çok Batı hayranlığından kaynaklı bozulmanın özellikle çocuklarna gerekli ilgi ve terbiyeyi göstererememiş varlıklı ailelerin yaşadığı sorunlar ele alınmakta,dönemin İstanbul yaşantısının toplumun değişik kesimlerinden tiplemelerle canlı tasviri yapılmaktadır.

Leave A Reply