Klasik Koşullanma Yolu İle Öğrenme Nedir? Nasıl Gerçekleşir?

0
Advertisement

Klasik koşullanma yoluyla öğrenme nedir, nasıl gerçekleşir? Klasik koşullanma deneyi temel kavramlar, koşullu ve koşulsuz tepkinin oluşması hakkında bilgi.

Ivan Pavlov

Ivan Pavlov

KLASİK (TEPKİSEL) KOŞULLANMA YOLUYLA ÖĞRENME – (İVAN PAVLOV -1849-1936)

Pavlov, Rusya’da on bir çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Babası bir köy papazı olan Pavlov’un çocukluk ve gençlik yılları bir taşra kasabasında geçmiştir.

Hayvan psikolojisi eğitimi aldığı St. Petersburg Üniversitesi’nden 1875 yılında mezun olmuştur. Sonrasında fizyoloji alanında kariyer yapmak amacıyla tıp eğitimi almaya başlamıştır, iki yıl Almanya’da çalıştıktan sonra St. Petersburg Üniversitesi’ne laboratuar asistanı olarak dönmüştür.

Pavlov’un yaşamının en belirgin özelliği kendini bilimsel araştırmalarına adamasıdır. Günlük uğraşılardan tamamen uzak, son derece disiplinli bir yaşam biçimini ölümüne dek sürdürmüştür. Diğer taraftan akademik yaşantısında sergilediği bu üstün çabaya karşın 41 yaşında profesörlüğe yükselinceye kadar ekonomik olarak oldukça güçlük yaşamıştır. 1904 yılında sindirim sistemleri ile ilgili çalışmaları nedeniyle Nobel tıp ödülü almıştır. 1936 yılında ölümüne kadar bir bilim adamı olarak yaşamıştır.

Pavlov Deneyi

Klasik Koşullanma üzerindeki ilk çalışmaları ivan Pavlov (Rus fizyolog—1849-1936-Leningrad) yapmıştır. Pavlov, 1904’te, sindirim sistemiyle ilgili çalışmalarından nedeniyle Nobel almıştır. Kendisini koşullanmayla ilgili deneylere yönelten de bu çalışmaları olmuştur.

Advertisement

Sindirimde salyanın rolünü inceleyen Pavlov, deney hayvanı olarak kullandığı köpeklerde, salya salgılanmasının yiyecek ağza konulmadan önce başladığını gördü. (Pavlov, daha önce bir bağlantılı öğrenme vakası üzerinde çalışmıştı. Bu kez dikkatini bir köpeğin, ışık ya da ses gibi başka şeylerle yiyecek arasında bağlantı kurup kurumayacağını araştırmaya karar verdi.) Normal olarak salgılamanın yiyecek ağza konulduktan sonra olması gerekirdi. Ayrıca salyanın, köpeğin bakıcısını gördüğünde de aktığı gözlemlenir. Bunun üzerine Pavlov, incelemelerini köpek davranışları üzerinde yoğunlaştırır. (O dönemde iç salgıların fonksiyonu bilinmiyordu).

Pavlov'un Köpekleri

Pavlov’un Köpekleri

Klasik koşullanma yoluyla öğrenme;

Herhangi bir uyarıcıya gösterilen tepkinin, onun yerini alan başka bir uyarıcıya da gösterilmesi şeklinde tanımlanır. Klasik koşullanma organizmanın koşulsuz uyarıcılara (doğal uyarıcı) gösterdiği tepkiyi (doğal tepki), koşulsuz uyarıcıların yerine geçen yapay uyarıcılara da (koşullu uyarıcı) göstermesidir.

Klasik koşullanmaya göre, organizma bazı uyarıcılara (koşulsuz uyarıcı) doğuştan bir takım tepkiler (koşulsuz-doğal tepkiler) verme eğilimindedir. Organizma, doğuştan getirdiği bu tepkileri uygun eşleşmeler sunucunda başlangıçta nötr olan yani, organizmada bir tepkiye yol açmayan uyarıcılara karşı göstermekte ve bu şekilde bir takım koşullu tepkiler ortaya koymaktadır. Pavlov’un laboratuarda köpeklerle yapmış olduğu deneylerde tesadüfen fark ettiği bu şartlanma şu şekilde oluşmaktadır:

Pavlov'un Köpekleri

Pavlov’un Köpekleri

Klasik koşullanmanın başlıca özelliği, normal koşullarda nötr özelliği olan bir uyarıcının (zil sesi) belirli bir tepkiye neden olan diğer bir uyarıcı (et) ile tekrar tekrar eşleştirmesi sonucunda aynı tepkiye (salya) neden olmasıdır. Köpeğin başlangıçta yiyeceğe (et) gösterdiği tepki (salya) bir refleks tepkisi iken, öğrenme sonucu yeni bir uyarıcıda (zil sesi) aynı tepkiyi ortaya çıkarabilmektedir. Pavlov elde ettiği bu veri doğrultusunda öğrenilmiş davranışların çoğunun kalıtsal reflekslere bağlanabileceğini tahmin etmiş ve klasik koşullama çalışmalarını farklı tepkileri içerecek şekilde genişletmiştir.

Klasik koşullama ilk bakışta hayvan davranışlarını açıklayan basit bir öğrenme şekli olarak görülüyor olsa da, günlük hayatta sıkça rastladığımız bir durum olabilir. Örneğin, bir diş hekiminin muayenehanesine girdiğimizde kalp atışlarımız hızlanıyor ve kendimizi kaygılı hissetmeye başlıyorsak bu durum, diş hekiminin muayehanesiyle fiziksel acımız arasında bir ilişki kurmuş olduğumuzda mümkün olabilir.

Deneyde Geçen Önemli Kavramlar:

  1. Nötr Uyarıcı: Organizmada herhangi bir tepkiye yol açmayan uyarıcıdır. Yukarıdaki deneyde nötr uyarıcı zildir. Şunu biliyoruz ki hiçbir köpek zile karşı doğal bir tepkiye sahip olarak dünyaya gelmez. Aynı durum insanlar için de geçerlidir, insanlar doğuştan yılan, akrep, köpek, fare, karanlık, asansör, su ya da yükseklik korkusuna sahip değildirler.
  2. Koşulsuz (şartsız-doğal) uyarıcı; Organizmanın herhangi bir şarta bağlı olmadan (veya yaşantı geçirmeden) tepki gösterdiği uyarıcıya denir. Deneyde şartsız uyarıcı ettir. İnsanların aniden irkilmesine neden olan yüksek bir ses, gözbebeğinin büyüyüp küçülmesine yol açan ışık, kişinin terlemesine sebep olan sıcaklık bu türden uyarıcılardır.
  3. Koşullu (şartlı) uyarıcı; Organizmada başta tepkiye yol açmayan (nötr) ancak koşulsuz (doğal) uyarıcıyla birlikte verildiğinde (yaşantı sonucu) tepki uyandırmaya başlayan ve doğal uyarıcının yerini alan uyarıcıdır. Pavlov’un deneyinde zil, koşulsuz uyarıcıyla eşleşmiş ve bu uyarıcının etkisini paylaşarak organizmada bir tepkiye yol açmıştır. Biz insanlarda kaygıya yol açan sınavlar, dişimizi çeken beyaz önlüklü doktor ve hemşire, okul yıllarında kendisinden dayak yediğimiz öğretmenler birer koşullu uyarıcılardır.
  4. Koşulsuz (şartsız-doğal) tepki; Organizmanın koşulsuz (doğal) uyarıcıya göstermiş olduğu ve temelinde öğrenmenin olmadığı doğuştan getirdiği tepkidir. Deneyde köpeğin salya akıtması bu türden bir tepkidir. Yüksek ses karşısında irkilmemiz, başarısızlık durumunda duyduğumuz kaygı ve endişe, yutkunmamız ölümle karşı karşıya kaldığımızda hissettiğimiz korku ve kalbimizin hızlı atması bu türden tepkilerdir.

DİĞER ÖRNEKLER

*** Tepkilerin koşullanmasının diğer bir örneği, Albert isimli on bir aylık bir erkek çocuğun korku koşullanmasıdır. Deneyin başlangıcında, Albert’in hayvanlara karşı korkusu yoktur. Kendisine beyaz bir tavşan gösterildiğinde, onu sevinçle karşılamış ve ondan kaçmamıştır. Ancak daha sonra kendisine beyaz tavşan gösterilirken çok şiddetli bir gürültü duyması sağlanmıştır. Ses Albert’in geriye çekilmesine neden olmuştur. Önceleri korku uyandırmamış olan beyaz tavşan, Albert’e yeniden gösterillnce, bu kez sadece tavşanının görünümünden korkan Albert, ondan uzaklaşmaya çalışmıştır. Hatta bu korkuyu diğer tüylü beyaz nesnelere de göstermeye başlamıştır.

Advertisement

*** Mama önlüğünü görür görmez bebeğin sevinç davranışlarında bulunması, hemşire görünce korkma; Polis elbiseli birini görünce telaşlanma; Limon görünce veya limon sözcüğünü duyunca ağzın sulanması.

*** Otobüsle seyahat eden bir kişi aniden acı bir fren sesi duymuş, ardından otobüs karşıdan gelen araca büyük bir gürültüyle çarpmıştır. Kazada ciddi şekilde yaralanan bu kişi, aradan uzun yıllar geçmesine rağmen, her fren sesi duyduğunda korkuyla yerinden fırlamaktadır. Bu örnekte fren sesi, kişinin korku tepkisini ortaya çıkaran koşullu bir uyarıcıdır.

*** insanların gösterdikleri sayısız tepkide klasik koşullanmaya maruz bırakılabilir. Bunların çoğu, istemsiz tepkilerdir. Bunu anlayabilmek için tümörlerinin büyümesini durdurmak için kemoterapi tedavisi gören kanser hastalarının durumunu düşünün. Kemoterapi, toksik maddelerin hastalara enjekte edilmesini gerektirir. Bu hastalar çoğu kez mide bulantısından yakınırlar. Pek çok kemoterapi seansından sonra hastalar tedavi odasına giderken mide bulantısını hissederler. Kemoterapinin (KsU) ve tedavi odasının görünüşünün (KU) tekrar tekrar biraraya gelmesi hastaların kemoterapiyle oda arasında bağlantı kurmaya yöneltir. Sonuç olarak hastalar tedavi başlamadan önce bağırsak rahatsızlığı çekerler. Benzer bir olgu kemoterapi seansından önce kendilerine dondurma verilen kanser hastası çocuklarda da görülür. Dondurma, çocuğun tedavi öncesi sıkıntılarını hafifletmek amacıyla verilmiş olabilir ama ne yazık ki dondurma kemoterapi deneyimi için ko-şullama haline gelir. (Bu durumda dondurma KU ve kemoterapi KsU dur.) Sonuç olarak çocuklar kemoterapi dışında dondurma yemekten fazla hoşlanmazlar.

Klasik koşullanmanın özellikleri;

  1. Organizma pasiftir.
  2. Uyarıcı ve organizmanın göstereceği tepki (otomatik ve bilinçsiz) bellidir.
  3. Süreçte pekiştireç vardır.
  4. Pekiştireç davranıştan önce verilir, (önce uyarıcı-sonra tepki) (baba kızı Ayşe’ye kazak alır- koşullanır- Ayşe sonra sınavı kazanır.) (Pekiştireç, şartsız uyarıcının -et-verilmesidir.)
  5. Bu öğrenme türüne bağ kurma veya işaret yoluyla öğrenmede denir.
  6. Organizmanın koşulsuz uyarıcı ile koşullu uyarıcı arasında bağ kurabilmesi için ard arda verilen her iki uyarıcı arasında geçen sürenin çok kısa olması (20-25 saniyeyi geçmemesi) (Kısa zaman aralığı olmalı)
  7. Verilen uyarıcının (pekiştireç) organizmanın biyolojik yapısına uygun olması gerekir. (Ata et, ite ot verilmez.)
  8. Klasik koşullanma ile genelde duyuşsal davranışlar kazanılır. (Korku-okul korkusu, kaygı-sınav kaygısı, öfke-teröre öfke, sevme-Ayşe’yi seme vb.)


Leave A Reply