Konfüçyüs Kimdir? Ünlü Çinli Filozof Konfüçyüs Hayatı, Felsefesi, Çalışmaları

0
Advertisement

Konfüçyüs kimdir ve ne yapmıştır? Çin’in ünlü filozofu Konfüçyüs’ün hayatı hakkında bilgi, Konfüçyüs felsefesi, çalışmaları, sözleri ile ilgili bilgi.

Konfüçyüs

Konfüçyüs; (M. Ö. 551-479) Çin’in yetiştirdiği en ünlü filozoftur. Çinliler Kung Fu-tse (Kung Hoca) derler. Bu ad Lâtince yolu ile Batı dillerine Confuzius (Konfüçyüs) olarak geçmiştir.

Konfüçyus

Konfüçyüs bütün ömrü boyunca insanları iyiye, doğruya, şerefli yaşamaya yöneltmek için çalışmıştır. Felsefesini en iyi özeti iyen söz, onun, «kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkalarına yapma» demesidir. Konfüçyüs, çağında, çevresindeki insanlar üzerinde en çok etki yaratabilen filozoflardan biridir, koyduğu ilkeleri bugün bile milyonlarca insan benimsemiş bulunmaktadır.

Konfüçyüs’ün babası, asil bir aileden gelen cesur bir askerdi, Lu eyaletinde bir bölgenin komutanıydı. Konfüçyüs üç yaşına geldiği sırada babasını kaybetti. Annesi onu iyi yetiştirebilmek için elinden geldiği kadar uğraştı. Konfüçyüs daha 6 yaşındayken, fedakârlığı, yardımseverliği, zekâsıyla dikkati çekti. 15 yaşında okumaya, öğrenmeye büyük bir merak sardı, eski çağlarda yaşamış bilginlerin eserlerini incelemeye başladı.

Konfüçyüs, 19 yaşındayken evlendi. Bu sırada memur olarak çalışıyordu. 22 yaşında kendisine her bakımdan daha uygun olan öğretmenliği meslek olarak seçti, bir okul açtı.

Advertisement

Konfüçyüs’un devlet memurluğundan ayrılmasına, onun düzgün işler görmesini, kendisine verilen görevleri lâyıkiyle yerine getirmesini kıskanan bir dük sebep olmuştu. Konfüçyüs, kendisine yapılan bu haksızlığı anlatmak için bütün devlet büyüklerine başvurmak üzere şehir şehir dolaştıysa da onu kimse anlamıyor, sözlerine aldırış eden olmuyordu. Bunun üzerine, Konfüçyüs anladı ki, bir devlet için en önemli konu, idareyi elinde tutanların şerefli, bilgili kimseler arasından seçilmesini sağlamaktır. İşte Konfüçyüs açtığı okulda öğrencilerine her şeyin başında, ahlâklı olmayı aşılıyor, onlara namuslu insanlar olarak nasıl yaşayabileceklerini, iyi bir devlet idaresinin sırlarını öğretiyordu,

Konfüçyüs, kendisi için, «Ben yaratıcı değilim, aktarıcıyım» derdi, çünkü ömrünün çoğunu kendinden önce yaşamış bilginlerin, yazarların eserlerini incelemekle, şiir, müzik, tarih hakkında daha önce yazılmış yazıları derlemekle geçiriyordu. Bu eserlerin ortaya konulduğu eski çağlara «Altın Çağ» adını vermişti.

Konfüçyüs, okulunu, varlıklı Öğrencilerinin yardımlarıyla idare edebiliyordu; yalnız, parası olmayan öğrencilerin de okumasını sağlıyor, onlardan buna karşılık çok az ücret alıyordu. Onun asıl önem verdiği mesele, öğrencilerinin kabiliyetli, zeki olmaları, derslerine istekle çalışmalarıydı. Çalışkan olmayan çocukları okulundan çıkarırdı.

Konfüçyüs, annesi ölünce büyük bir acıya kapıldı, 27 ay tek başına bir köşeye çekilerek yas tuttu. 52 yaşına geldiği sırada uzun bir yolculuğa çıktı. 13 yıl şehir şehir dolaştı. 69 yaşındayken, doğduğu yerleri özlediğinden, Şantung’a döndü, burada yerleşti, üç yıl sonra da Öldü. Arkasında biri oğlan, ikisi kız, üç çocuk bırakmıştı. Bugün Çin-liler’in çoğu, onun torunları olduklarını, ya da onunla bir akrabalıklarının bulunduğunu ileri sürerek övünürler.

Konfüçyüs’un öğretmenliği elli yıla yakın sürdüyse de, öldüğü zaman, onu öğrencilerinden, müritlerinden başka tanıyan, değerlendiren yoktu. Ölümünden sonra felsefesi «Beş Klâsikler» adlı bir kitapta toplandı. Bu eser Konfüçyüs’a inananların kutsal kitabı olarak Çin okullarında okutuldu. Daha sonra yaşayan imparatorlar bile Konfüçyüs’un hâtırası önünde saygıyla eğilerek ona «öğretmenlerin öğretmeni» ünvanını verdiler.

Kaynak 2

Konfüçyüs; Çin filozofudur (Chi’u fu İÖ 551-ay.y. 479).

Advertisement

Asıl adı Chung mi’dir. Konfüçyüs ise Üstat Kung demek olan Kung-fu Tzu’dan gelir. Köken olarak soylu bir aileye bağlıydı. Sang Hanedanından olan babası Lu, derebeyliğine bağlı topraklarla gelip yerleştiğinde, varlığını yitirmiş yoksul bir askerdi. Daha çocuk yaşına geldiği sırada babası ölünce eğitimi ve yetişmesiyle annesi ilgilendi. Geçim sıkıntısı çektiklerinden küçük yaşlarında çalışmaya başladı. Bir yandan varlıklı ailelerin çocuklarına ve prenslere ders verirken, bir yandan da kendisi için çalışıp, sürekli okuyor, okuduklarıyla yaşama deneyimlerini birleştiriyor, düşünsel yönden olduğu kadar yaşama bakımından da olgunlaşıyordu. Bir süre sonra ders vermeyi bırakarak Lu derebeyliğinde Hububat Ambarı Koruyuculuğu, daha sonra ulusal Arazi Memuru oldu. Lu derebeyliğinde politik karışıklıklar başgösterince, Ch’i derebeyinin çağrısını kabullendi ve Lu’da durum düzelince oradan ayrıldı. Ch’iye yerleşti. Lu’ya döndükten sonra, İÖ 501’de Lu derebeyliğine adalet bakanı oldu. Onun Lu’da devlet yönetiminde olması, komşu derebeyliklerde kaygı uyandırdı. Ch’i derebeyi bu kaygıyla Lu derebeyine armağanlar, müzisyenler ve dansözler sundu. Lu sarayında başlayan eğlence, derebeyini de iyiden iyiye kendine çekti. Durumun tehlikelerini gören Konfüçyüs ne yaptıysa başarılı olamayınca görevden ayrıldı ve öğrencileriyle 13 yıl süren uzun bir geziye çıktı. Amacı bir daha Lu’ya dönmemekti. Fakat politik alanda çalışmak üzere görev istediği hiçbir derebeylikte iş bulamadı. Aç kaldı, ölümcül tehlikeler atlattı, nice sıkıntılara göğüs gerdi. Sonunda yine yurduna, Lu’ya dönmek zorunda kaldı. Kendini çalışmalarına ve öğrencilerine verdi.

Konfüçyüs bir devlet ve ahlak filozofudur. Onun felsefesi Konfüçyüsçülük olarak adlandırılan büyük akımın temelini oluşturur. Giderek gelişen ve yaygınlaşan görüşü nedeniyle “Onbin kuşağın ustası” ya da “Krallığı olmayan kral” diye nitelendirilen Konfüçyüs’e giderek dinsel bir renk de katıldı, adına tapınak yapıldı. 1912’de yapılan devrimle Konfüçyüs’ün dinsel yanı silindi ve bir ahlak filozofu olarak tanıtıldı.


Leave A Reply