Kötülük İle İlgili Atasözleri Deyimler ve Anlamları Açıklamaları, Kötüler Hakkında

0
Advertisement

İçinde kötü, kötülük kelimesi geçen deyimler ve atasözleri nelerdir? Bu deyimler ve atasözlerinin anlamları ve açıklamaları. Kötülük hakkında

Kötülük İle İlgili Atasözleri Deyimler

Kötülük İle İlgili Atasözleri Deyimler

ATASÖZLERİ

  • *** acı (kötü) söz insanı (adamı) dinden çıkarır, tatlı söz yılanı inden çıkarır
    gönül alıcı, okşayıcı sözlerle karşımızdakinin inadı yenilebilir.
  • *** açtırma kutuyu, söyletme kötüyü
    kendin hakkındaki kötü düşüncelerimi veya bildiklerimi bana söyletme.
  • *** adamın kötüsü olmaz, meğer züğürt ola
    toplum içinde herkesin bir değeri vardır ancak züğürtlere değer verilmez.
  • *** bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır (dokunur)
    bir kötünün, yalnızca yakın çevresine değil daha geniş çevrelere de zararı dokunur.
  • *** insanın kötüsü (fenası) olmaz; meğer ki parası olmaya
    toplum içinde herkesin bir değeri vardır ancak züğürtlere değer verilmez.
  • *** iyi evlat babayı vezir, kötü evlat rezil eder
    babaya ün kazandıran da el içine çıkamayacak bir duruma düşüren de çocuklarının tutumlarıdır.
  • *** iyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı
    iyiliğe karşı iyiliği herkes yapabilir, önemli olan kötülüğe karşı iyilik yapabilmektir.
  • *** iyiliğe “nereye gidiyorsun” demişler, “kötülüğe” demiş
    birçok iyiliğin karşısında kötülük vardır.
  • *** kötü haber tez duyulur
    ölüm gibi kötü haber çabuk yayılır.
  • *** kötü komşu insanı hacet sahibi eder
    kötü komşu kendisinden emanet olarak istenen şeyi vermez, emanet isteyen de gidip o şeyden satın alır.
  • *** kötü söyleme eşine, ağı katar aşına
    ilişkide bulunduğun kimseleri sözlerinle incitme, kötüleme ki onlar da sana daha büyük kötülük yapmasınlar.
  • *** kötü söz insanı dininden çıkarır
    gönül alıcı, okşayıcı sözlerle karşımızdakinin inadı yenilebilir.
  • *** kötülük her kişinin kârı, iyilik er kişinin kârı
    iyiliğe karşı iyiliği herkes yapabilir, önemli olan kötülüğe karşı iyilik yapabilmektir.
  • *** kötürümden aksak, hiç yoktan torlak yeğdir
    kusurlu da olsa bir şeyin elde bulunması, hiç bulunmamasından daha iyidir.
  • *** terzinin işi kötü, ayıbını örten ütü
    kişi, olumsuz yanlarını gizlemeyi bilir.

DEYİMLER

  • *** adı kötüye çıkmak
    ünü kötü olarak yayılmak.
  • *** (biri için) kötü söylemek
    birtakım olumsuz, beğenilmeyen, istenmeyen tutum ve davranışları olduğunu söylemek, kötülemek.
  • *** işin kötüsü
    işin kötü yanı: “Cahil adam neye uğradığını şaşırmış ve işin kötüsü yatışır gibi olan merakı yine kabarmıştı.” -İ. O. Anar.
  • *** iyiye iyi, kötüye kötü demek
    hatır için söz söylememek, dürüst olmak.
  • *** kötü gözle bakmak
    1) bir kimse için iyi olmayan düşünceler beslemek, bunu belli edercesine bakmak: “Tiyatroda kimse kimseye kötü gözle bakamaz.” -S. F. Abasıyanık. 2) cinsel duygu ile bakmak: “Ben bu kambur kızdan hoşlanmışsam, onu sevmişsem neden ona kötü gözle bakmış olayım?” -O. V. Kanık.
  • *** kötü kişi olmak
    bazı kimseler birtakım insanların düşmanlığını kazanmak.
  • *** kötü kötü düşünmek
    üzüntülü düşüncelere dalmak: “Ben başladım kötü kötü düşünmeye.” -N. Hikmet.
  • *** kötü olmak
    1) olumsuz bir durum almak; 2) beğenilmemek, takdir edilmemek; 3) kadın kötü yola düşmek: “En insaflıları biraz acır, ah zavallı kötü oldu, alnının yazısı imiş derler.” -Ö. Seyfettin.
  • *** kötü yola düşmek
    kötü kadın olmak.
  • *** kötü yola sapmak
    doğruluktan ayrılıp istenilmeyen ve yanlış işler yapmak.
  • *** kötü yola saptırmak
    kötü yola sürüklemek: “Parmak kadar çocuğu kötü yollara saptıranların kökünü kazırım.” -S. Ali.
  • *** kötü yola sürüklemek
    yasa dışı, uygunsuz veya hoşa gitmeyen bir yaşayış içine sokmak: “Kız kardeşini kötü yola sürükledi diye babası reddetmişti.” -S. F. Abasıyanık.
  • *** kötülük etmek (yapmak)
    kötü davranmak, zarar vermek: “kötülük edeni öldürür veya ayetlerin emrettiği cezalardan birini verir.” -F. R. Atay.
  • *** kötürüm olmak (kalmak)
    1) yaşlılık veya sakatlık sebebiyle yürüyememek: “Mağdurun belinden aşağısını felce uğrattı, bütün hayatı boyunca kötürüm kaldı.” -B. Felek. 2) mec. güçsüz kalmak: “Acılıyım karım öleli / Kalmışım yarı kötürüm” -B. Necatigil.
  • *** kötüye çekmek
    yanlış, beğenilmeyen bir anlam vermek: “Ne oldu ki Ömer ağa, dedi. Lafımı yanlış anladın, kötüye çektin?” -S. F. Abasıyanık.
  • *** kötüye kullanmak
    1) yetkisini yasalara aykırı yolda kullanmak: Görevlerini kötüye kullandılar. 2) birinin iyi davranışından istenilmeyen yolda yararlanmak: “O benim dinlemekteki sabrımı, saflığımı kötüye kullandı.” -H. R. Gürpınar.


Yorum yapılmamış

Leave A Reply