Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu Kitap Özeti, Konusu ve Hakkında Bilgi, Stefan Zweig

0
Advertisement

Stefan Zweig’in Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu isimli kitabının konusu nedir? Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu kitap özeti ve karakterler hakkında bilgi.

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu Kitap Özeti

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu ( Almanca : Brief einer Unbekannten ) Stefan Zweig’in bir romanıdır. 1922’de yayınlanan kitap, hatırlamadığı bir kadının yazdığı bir mektubu okurken onun hayat hikayesine göz atan bir yazarın hikayesini anlatıyor. Defalarca filme çevrilen kitap ayrıca opera olarak da sahnelenmiştir.

Konusu (Özeti)

Ünlü bir yazar dağlarda geçirdiği bir tatilin ardından 41. doğum gününde Viyana’ya döner. Zengin ve tanınmış bir yazar (R.), tanımadığı bir kadından (Fräulein) uzun bir mektup bulmuştur. Bekleyen yazışmalar arasında yer alan bu mektubun iade adresi yoktur ve başlığında şu ilginç ibare yer almaktadır:

“Benimle hiç tanışmamış olan sen.”

Mektup, 13 yaşındayken komşusu olan bir kadın tarafından yazılmıştır. Kısa bir süre onu gözlemler ve bu “mesafe”li ilişkisinin keyfini çıkarır. Bir gün kadının dul annesi ona Innsbruck’ta yaşayacaklarını çünkü orada onun uzak bir akrabası olan bir tüccarla evlenmeyi kabul ettiğini söyler. Innsbruck’a gitmeden önceki son gece yazarın gelmesini bekler ve onun yanında bir kadınla merdivenlerden çıktığını duyunca ıstıraba kapılır.

Advertisement

Genç kadın, yazarın yayımladığı tüm kitapları okuyarak ve Viyana’ya dönme hedefiyle büyür. 18 yaşında bir moda evinin çalışanı olarak geri dönmeyi başarır. Her gece işten sonra yazarın yaşadığı binaya gider ve pencerelere bakar. Yazar onu fark eder ama tanımaz. Bir gün onu yemeğe, sonra da dairesine davet eder. Üç randevunun ardından yazar bir süreliğine Viyana’dan ayrılmak zorunda kalır ve bilinmeyen kadın, döndüğünde onunla iletişime geçebilmesi için ona sadece bir posta kutusu verir. Yazar geri döner ama asla ilişkiyi sürdürmek için bir not yazmaz.

Bu ilişkilerin sonucunda genç kadın sefil koşullarda doğum yapar. Farklı zengin erkeklerin metresi olarak yaşamak zorunda kalır. Bu şekilde hayatını devam ettirir ve oğlu için mükemmel bir eğitim sağlayabilir. Sosyal hayatı boyunca, kendisini henüz tanımayan yazarla yeniden tanışır. Kalbinin her zaman yazara ait olduğunu fark eder. Kadın mevcut sevgilisiyle bir gece dışarıda iken yazarı bir gece kulübünde görür. Kendi sevgilisi yerine o geceyi yazar ile geçirir. Yazar göre ise kadın sadece o gece için hoş bir arkadaştı. Çünkü yazar kadını yine tanımamıştı. 1918 grip salgınında, kadının çocuğu öldü ve kendisi de ardından hastalandı. Hasta iken ölümünden sonra postalanacak o mektubu yazdı.


Leave A Reply