Kucak İle İlgili Atasözleri Deyimler ve Anlamları Açıklamaları, Kucak Geçen

0
Advertisement

İçinde kucak kelimesi geçen atasözleri ve deyimler nelerdir? Kucak ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları ve açıklamaları.

kucak atasözleri

Arka resim kaynak: pixabay.com

Kucak İle Atasözleri

  • kız kucakta, çeyiz bucakta
    kız daha beşikte veya kundakta iken çeyiz düzmeye başlamak gerekir.
  • kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış
    kardeşler ne kadar geçimsiz olsalar da kötü bir durumda birbirlerine yardım ederler.

Kucak İle Deyimler

  • (birine) kucak (kucağını) açmak
    1) korumak: ‘Paris’teki hemşehriler bana büyük bir sevgi ve emniyetle kucaklarını açmışlardı.’ -R. N. Güntekin. 2) sığınacak yer vermek: ‘Her çalışmak isteyene kucak açmışlardı.’ -Y. K. Karaosmanoğlu.
  • kucaktan kucağa dolaşmak (gezmek)
    kadın, pek çok kişiyle yasal olmayan ilişkide bulunmak.

Kucak Açmak Deyimin Anlamı ve İle İlgili Örnek Cümleler

Kucak Açmak : korumak ve sığınacak yer vermek anlamlarına gelmektedir.

Kucak Açmak Deyimi İle İlgili Örnek Cümleler
  1. Bütün bu sıkıntılarımız yaşanırken bize kucak açacak bir tane bile akrabamız çıkmadı.
  2. Sokaktaki hayvanlara kucak açmış, onlar için güzel bir tesis kurmuştu.
  3. Her sıkıntımda annemi bana kucak açmış olarak yanımda bulurum
  4. Yağmurun altında ıslanan kediye çocuklar kucak açmıştı.
  5. Düşmanına dahi kucak açacak kadar iyi niyetli bir insandır.
  6. Kimsesizlere kucak açar, herkesin sorunu ile ilgilenirdi.
  7. Yetiştirme yurdundaki çocukların manevi annesi olmuş, hepsine kucak açmıştı.
  8. Dünyada yapayalnız kalmış, kendisine kucak açacak bir insana muhtaçtı.
  9. Türkiye sınırlarındaki olaylara göz yummayarak bütün mültecilere kucak açtı.
  10. Suriyeli mülteciler kendilerine kucak açacak bir ülke arıyorlardı.

Kucak Nedir? Sözlük Anlamı

  • “kucak”
    1. Açık kollarla göğüs arasındaki bölüm, aguş
    “Kucağımdaki yavrumla yapayalnız kalmıştık.” – S. M. Alus
    2. Açık kollarla göğüs arasına sığabilen miktarda olan
    3. Herhangi bir durumun veya şeyin sınırlarının arası, iç
    “Oralar her saldırganlıktan korunmuş Türk kucağı idi.” – R. E. Ünaydın
    4. Ortam, ocak
    “On yıl var ayrıyım Kına Dağı’ndan / Baba ocağından, yâr kucağından” – F. N. Çamlıbel
  • “(birine) kucak (veya kucağını) açmak ”
    1. korumak
    “Paris’teki hemşehriler bana büyük bir sevgi ve emniyetle kucaklarını açmışlardı.” – R. N. Güntekin
    2. sığınacak yer vermek
    “Her çalışmak isteyene kucak açmışlardı.” – Y. K. Karaosmanoğlu
  • “kucağına düşmek ”
    düşman, felaket, sefalet vb. kötü şeylerin veya durumların içine düşmek, onlarla karşılaşmak
  • “kucağına kurulmak ”
    kucağına oturmak
    “Ertesi gün aynı saatlerde, beş buçuk yaşındaki gene aynı edayla kuruluvermişti dedesinin kucağına.” – E. Şafak
  • “(birinin) kucağına oturmak ”
    1. dizlerinin üstüne oturmak
    2. yaltaklanmak
    3. birinin amaçlarına alet olmak
  • “kucağında bulmak ”
    beklemediği bir durumla karşı karşıya kalmak
  • “kucak çocuğu ”
    1. Yürüyemeyen, kucakta gezdirilen çocuk
    2. Sürekli olarak kucağa almaya alıştırılan çocuk
  • “kucak dolusu ”
    Pek çok, pek bol
  • “kucak kucağa ”
    1. zarf Birbirine sarılmış veya birbirine yüz yüze sokulmuş bir durumda
    “Topla sürülen karışık topraklar, kucak kucağa kanları içinde yatan savaşçılar.” – H. E. Adıvar
    2. İç içe, yan yana, beraberce
  • “kucak kucak ”
    1. Bol bol
    “Büyük kapıdan kucak kucak koltuk değnekleri çıkardılar.” – A. H. Müftüoğlu
    2. Kucaklanabilecek miktarda olan
  • “karakucak”
    Kökeni Orta Asya’ya uzanan, serbest stilde, yağ sürülmeden yapılan en eski, geleneksel Türk güreşi
  • “ana kucağı ”
    1. Bebeği yatırmak veya uyutmak için kullanılan, kendiliğinden sallanan bir tür araç
    2. Annenin şefkati, sevecenliği


Leave A Reply