Advertisement
İçinde külah kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları. Külah hakkında deyimler ve anlamları.
1) uzun bir çekişmeden sonra, çekişe çekişe: Al takke ver külah, kırsal kesimi çocuğunu okutmanın yararına inandırdık. -A. İlhan. 2) aralarındaki senli benli ilişkiyi sürdürerek.
birinden aldığını öbürüne, bir başkasından aldığını da ona vererek işini yürütmek.
hile ile, oyunla aldatmak.
çok kurnaz olmak.
gerçekte iyi olmadığı hâlde iyi gibi görünen kimseler için kullanılan bir söz anlamında kullanılan bir söz.
aldatmak, kandırmak.
esk. ordudan veya resmî görevden çıkarılmak: Askerde, vüzera, rical dairelerinde ‘keçe külah olmak’ kıyafeti soyulup tardedilmek demek idi. -A. Rasim.
düzen, dalavere ile bir işin başına geçmek: Hatta bunlar arasında öyleleri vardır ki zamana ayak uydurmak, göze girmek ve külah kapmak için gâvur mukallitliğinde birbiriyle âdeta yarışa girişmişlerdir. -Y. K. Karaosmanoğlu.
yalan ve dolanla bir işin başına geçmeye çalışmak.
hile ile, oyunla kandırıp parasını almak: Önüme gelene külah takacaktım. Külah takacağım kimseler de mutlaka benim gibi olanlardı. -Halikarnas Balıkçısı.
söylediklerine inanamıyorum, beni kandıramazsın anlamında kullanılan bir söz: Anlat sen benim külahıma! Ah, ben hükûmette olsam size gık dedirtmem! -Ö. Seyfettin.
pek çok sevinmek.
tehdit ederek bozuşmak: Dükkânda çalışırken ters bir iş tutarsa yeniden külahları değişebilirlerdi. -O. Kemal.
çok kurnaz olmak: Fakat aynı zamanda, şeytana külahı ters giydirecek kadar açıkgöz ve kurnazdı. -R. N. Güntekin.
bir şeyi işine geldiği gibi gösterenler veya yorumlayanlar için söylenen bir söz.