Kurtuluş Savaşı İle İlgili Şiirler, Kurtuluş Savaşı Milli Mücadele Şiirleri

0
Advertisement

Kurtuluş Savaşını anlatan, milli mücadeleyi ve Atatürk’ü anlatan şiirler. Kurtuluş Savaşı ve Türk ordusu hakkında şiirler.

Kurtuluş Savaşı Şiirleri

Kurtuluş Savaşı İle İlgili Şiirler

CAN YOLDAŞIMA MEKTUPLAR

Atlılar gördüm
Yağız atlar….doru atlar…kır atlar….
Ta ötelerden gelir gibiydi.
Atlıların ayaklarında zaman
Ezilir gibiydi.
Nal sesleri vardı zamanda
Uzak yakın…
Geceden sabaha doğru sesler
Akın akın;
Artar, eksilir gibiydi.

Bir avuç asker gördüm
Delik deşik bağırları…
Al kan değil yaralarından akan
Kara, sarı
Zehir gibiydi.
Tel örgülerde diken dikendi kader…
Sakarya, Sakarya değildi artık.
Serpilivermiş ovaya üçer beşer
Mehmetler… Savaş,
Süngülerinde esir gibiydi.

Gazi’yi Gördüm
Bir tümseğe dayamış sağ ayağını,
Başında bir kara kalpak.
Kocatepe’de kalkan parmağı
Akdeniz’i gösterir gibiydi.
Bir vatan şahlanmıştı balam
Devir, tarihe hükmeder devir gibiydi.
Bu millet ölür mü, ölür müydü hiç,
Baksan ki Gazi’nin gözlerinde
Ölmekle yaşamak bir gibiydi…
Jülide GÜLİZAR


26 AĞUSTOS 1922

Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi.
Senin uğrunda ölen ordu budur yâ Rabbi.
Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,
Galib et, çünkü bu son ordusudur İslâm’ın.
Yahya Kemal Beyatlı

Advertisement

KUVA-YI MİLLİYE DESTANI’NDAN

Düşündü birden bire kayalardaki adam
Kaynakları ve yolları düşman elinde kalan bütün
nehirleri
kim bilir onlar ne kadar büyük
Ne kadar uzundular?
Birçoğunun adını bilmiyordu yalnız,
Yunan’dan önce ve Seferberlikken evvel
geçerdi Gediz’in sularını başı dönerek.

Dağlarda tek tek
ateşler yanıyordu
Ve
yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
şayak kalpaklı adam
Nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
Güzel, rahat günlere inanıyordu
Ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin
yanında,
Birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu.
Paşalar: “Üç” dediler
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı.
Nazım HİKMET


NUTUK

Neler çektim bilemezsiniz
Denizlerim, kırlarım, dağlarımla.
Haritada birkaç kulaç memleket
İnim inim yollardan, sulardan
Körpecik başaklarımla
Pul pul düş içinde ağlarımla…
Sonra bir paşa geldi “kalk” dedi.
Kalktım karşısında selam durdum.
Dağlar taşlar selama durdu.
Aldı beni götürdü.

Bozkırım bozkır gibi, düzüm düz gibi,
Kongre oldu, cemiyet oldu
Dağlarım duman duman;
Ovalarım kan revan içinde
Ama bir bir, oldu düşündüğü,
Nihayet oldu…
O Paşam rütbesiz, nişansız
Paşaların paşası.
Uyumadı, yemedi, içmedi
Ateşini dere tepe dağıttı millete.
Erkekçe söz vermişti
Canından geçti, sözünden geçmedi.

Sana hepimiz yürekten inandık
Büyük adam, ölümsüz Paşa!
O hazin marşlar, o şarkılar,
O toz dumana karışmış yalınayak günler
O dağlara taşlara sinmiş eşsiz macera…
-Yaşa Mustafa kemal paşa, yaşa…-
Turgut UYAR


MUSTAFA KEMAL’İN KAĞNISI

Yediyordu Elif kağnısını
Kara geceden geceden.
Sanki elif elif uzuyordu, inceliyordu,
Uzak cephelerin açışıydı gıcırtılar,
İnliyordu dağın ardı, yasla,
Her bir heceden heceden.
Mustafa Kemal’in kağnısı derdi, kağnısına.
Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı.
Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifçik,
Nam salmıştı asker içinde.
Bu kez yine herkesten evvel almıştı yükünü,
Doğrulmuştu yola, önceden önceden.

Advertisement

Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif.
Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar,
Kocabaş, çok ihtiyardı, çok zayıftı.
Mahzundu bütün bütün Sarıkız, yanı sıra,
Gecenin ulu ağırlığına karşı,
Hafiftiler, inceden inceden.
İriydi Elif, kuvvetliydi kağnı başında,
Elma elmaydı yanakları, üzüm üzümdü gözleri,
Kınalı ellerinden rüzgâr geçerdi daim;
Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına.
Alını yeşilini kapmıştı, geçirmişti.
Niceden niceden

Durdu birdenbire Kocabaş, ova bayır durdu,
Nazar mı değdi göklerden ne?
Dah etti, yok, dahha dedi, gitmez,
Ta gerilerden başka kağnılar yetişti, geçti gacır gucur
Nasıl durur Mustafa Kemal’in kağnısı?
Kahroldu Elifçik, düşünceden düşünceden.
Aman Kocabaş, ayağını öpeyim kocabaş,
Süs beni, öldür beni, koma yollarda,
Geçer, götürür ana, çocuk mermisini askerciğin,
Koma yollarda beni, kulun kölen olayım.
Bak hele üzerimden ses seda uzaklaşır,
Düşerim gerilere, iyceden iyceden.

Kocabaş yığıldı çamura,
Büyüdü gözleri büyüdü, yürek kadar,
Örtüldü gözleri örtüldü hep.
Kalır mı Mustafa Kemal’in kağnısı, bacım,
Kocabaş’ın yerine, koştu kendini Elifçik.
Yürüdü düşman üstüne, yüceden yeceden…
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA


Leave A Reply