Laf İle İlgili Deyimler Anlamları ve Anlamları, İçinde Laf Geçen Deyimler

0
Advertisement

İçinde veya anlamında laf geçen deyimler nelerdir? Laf ile ilgili deyimler ve anlamları, açıklamaları. Laf hakkında deyimler ve anlamları, açıklamaları.

Arka resim kaynak: pixabay.com

Laf İle İlgili Deyimler

  • ***ağzı laf (lakırtı) yapmak
    1) kolay konuşma yeteneği olmak; 2) inandırıcı söz söyleme yeteneği olmak: “Çok şükür, ağzı laf yapandan çok, eli işe yatkın aydınlara muhtaç olduğumuzu, anlar gibiyiz.” -A. İlhan.
  • ***ağzından lakırtı (laf) almak (çekmek)
    karşısındakini konuşturarak birtakım şeyleri öğrenmek: “Ağzımdan lakırtı almak istiyorsun ama demeyeceğim.” -B. Felek.
  • ***ağzından söz (laf, lakırtı) eksik etmemek
    o sözü sürekli söylemek.
  • ***büyük laf etmek
    büyük söz söylemek.
  • ***her lafın altından kalkmak
    genellikle yerme veya hakaret sözlerinin altında kalmayıp cevap verebilmek: Böyle horoz gibi her lafın altından kalkarsan kocan tuttuğu gibi geri yollar seni. -A. Kulin.
  • ***iki çift laf (lakırtı veya söz) etmek
    1) birkaç söz söylemek: O, keyfini etsin; karşılaştığı bir ahbapla iki çift lakırtı etsin de siz ne olursanız olun. -N. Ataç. 2) bir araya gelerek sohbet etmek.
  • ***iki lafı (sözü) bir araya getirememek
    düşündüğünü doğru dürüst ifade edememek.
  • ***iki satır laf etmek (konuşmak)
    dostça biraz söyleşmek.
  • ***ileri geri konuşmak (söz etmek, laflar etmek)
    yersiz ve gönül kıracak biçimde konuşmak: Şoför yolda ileri geri konuştu. -L. Tekin.
  • ***laf açmak
    söz etmek, söz açmak, konuya girmek: Yavere burulduğumu sezdirmeden başka bir laf açtım. -R. H. Karay.
  • ***laf altında kalmamak
    söz altında kalmamak.
***laf anlamaz
1) söz dinlemeyip kendi bildiğinde inat eden; 2) kaba, aptal (kimse).
  • ***laf anlatmak
    sözünü dinletmek, karşıdakini ikna edinceye kadar konuşmak: Aralarından bir tanesi ille de laf anlatacağım diye çene patlatıp duruyormuş. -Ç. Altan.
  • ***laf aramızda
    başkaları bilmesin, duymasın anlamında kullanılan bir söz.
  • ***laf atmak
    1) söyleşmek, konuşmak: Tabii Hayri Efendi’yle biraz laf atacak belki de biraz işten güçten bahsedecekti. -Y. K. Karaosmanoğlu. 2) uzaktan, dolayısıyla dokunacak söz söyleyip işittirmek: Yakınındaki erkeği kime benzetirse onun lisanından bir şarkı ile laf atıyor. -F. R. Atay. 3) sözle sarkıntılık etmek: Seyircilerin alışılmış sululuklarından, laf atmalardan kaçındıklarını söyledi. -T. Buğra.
  • ***laf çakmak (çarptırmak, dokundurmak)
    üstü kapalı bir biçimde karşısındakine bir şeyler ima etmek: Gözüne gelini ilişince açıktan açığa olmasa bile öfkesini ondan almak için laf çaktı. -O. Kemal.
  • ***laf çıkarmak
    1) yeni bir şey söylemek, ortaya atmak: Şimdi unutup laf mı çıkarıyorsun? -Ö. Seyfettin. 2) dedikodu yapmak.
  • ***laf çıkmak
    dedikodu başlamak.
  • ***laf dinlemek
    söz dinlemek.
  • ***laf düşmemek
    söz düşmemek.
  • ***laf etmek
    söz etmek: Öyle laf ettim ki adamcağız gezdirmeye mecbur kaldı. -S. F. Abasıyanık.
  • ***laf işitmek
    azarlanmak, birisi kendisine darılmak: Kaç kere laf işittim bu yüzden, sineye çektim. -A. Kulin.
  • ***laf kaynayıp gitmek
    söz boşa söylenmek, anlaşılmaz olmak, hiçbir etki yapmamak: Her kafadan bir ses çıkıyor, söylenen laflar gülüşmeler arasında kaynayıp gidiyordu. -H. Taner.
  • ***laf ola beri gele!
    konuşulan konu ile ilgili olmayan bir söz söylendiğinde veya bir sorun tartışılırken ilgisiz bir şey ifade edildiğinde söylenen bir söz.
***laf olmak
dedikodu çıkmak.
  • ***laf olsun âdet yerini bulsun
    konuşacak herhangi bir konu bulunmayıp rastgele söz sarf edildiğinde söylenen bir söz: A hiç olur mu cümlesini de laf kıtlığında laf olsun âdet yerini bulsun diye söylemişti. -H. Taner.
  • ***laf oturtmak
    karşı tarafa gerektiği yerde, beklenilmeyen bir durumda, esaslı ve gereken bir laf söylemek.
  • ***laf söyledi bal kabağı!
    alay gereksiz yere ve aptalca söz söyleyen kimse için kullanılan bir söz.
  • ***laf taşımak
    dedikodu ederek laf götürüp getirmek.
  • ***laf yakıştırmak
    konuşma sırasında yerinde söz söylemek, gerekeni ifade etmek.
  • ***laf yapmak
    dedikodu yapmak.
  • ***laf yetiştirmek
    birinin söylediklerine olur olmaz karşılık vermek, çene yarıştırmaya kalkmak: Evin hanımı sokaktan geçene laf yetiştirmek için vakit yitirmemeli. -S. İleri.
  • ***laf yok!
    mükemmel, çok güzel, kusursuz, eleştirilecek bir tarafı yok anlamında kullanılan bir söz.
  • ***lafa boğmak
    bir konu üzerinde konuşulurken ilgisiz, gereksiz ve anlamsız bir biçimde söz edip asıl konuyu değiştirmek, unutturmak, karıştırmak.
  • ***lafa dalmak
    uzun süren bir sohbette bulunmak, çok konuşmak: Kız Binnaz, kapının önünde kiminle lafa daldın yine? -N. Cumalı.
  • ***lafa karışmak
    biri veya birileri konuşurken bir başkası konuşmak, konuşmaya katılmak: Müsteşar bile sözüne itiraz edemiyor diye lafa karışıyor. -H. Taner.
  • ***lafa tutmak
    yersiz, zamansız ve sürekli konuşarak meşgul etmek, oyalamak.
  • ***lafı ağzına tıkamak
    birinin rahatça konuşmasını engelleyip susturmak, söylemesine imkân tanımamak.
  • ***lafı ağzında bırakmak
    birinin konuşmasını kesmek, sözlerini bitirmesine fırsat vermemek.
  • ***lafı ağzında gevelemek
    söylemek isteğini söyleyememek.
  • ***lafı ağzında kalmak
    sözü ağzında kalmak.
  • ***lafı bağlamak
    bir konu üzerinde son sözü söylemek.
  • ***lafı değiştirmek
    başka konuyu dile getirmek, başka bir şeyden söz etmek: Bu meslekte neler gördük biz diye yuvarlayarak lafı değiştiriyorum. -A. Ümit.
  • ***lafı dolandırmak
    sözü uzatmak: Üç beş sorum var kalıplaşmış, onları soruyorum, lafı dolandırarak. -N. Meriç.
  • ***lafı döndürüp dolaştırmak
    sözü uzatmak: Her söyleşisinde lafı döndürüp dolaştırmasından bıkmışlardı. -M. Mungan.
  • ***lafı geçmek
    1) sözü etkili olmak, sözü dinlenmek; 2) bahsedilmek: Kocasının erkek kardeşinin süt kardeşi imişsiniz, ben sizi hiç görmedimdi fakat bu evde lafınız geçerdi. -P. Safa.
***lafı kıçından anlamak
konuşulan konuyu yanlış, ters anlamak.
  • ***lafı kıçından dinlemek
    konuşulan konuyu ilgisiz, üstünkörü veya önem vermeden dinlemek.
  • ***lafı kısa kesmek
    söyleyeceğini kısa veya özet olarak belirtmek, az ve öz konuşmak.
  • ***lafı mı olur?
    1) şimdi onun sırası değil, daha önemli konular var anlamında kullanılan bir söz; 2) bir iş yapmak için seve seve zahmete girerim anlamında kullanılan bir söz.
  • ***lafı sulandırmak
    bir konu üzerinde ciddiyetle durup konuşurken araya ilgisiz, anlamsız veya tutarsız boş laf katmak.
  • ***lafı uzatmak
    konuşmayı gereksiz bir biçimde başka sözlerle sürdürmek: lafı uzatmadım, kelimesi kelimesine cevap vermeye takatim yoktu. -E. İ. Benice.
  • ***lafını bilmek
    akıllı uslu konuşup başkasını rahatsız etmemek, yerinde, güzel ve tutarlı konuşmak.
  • ***lafını etmek
    birinden veya bir konudan söz etmek, onunla ilgili olarak konuşmak.
  • ***lafını kesmek
    birinin sözünü bitirmesine fırsat vermeden araya girmek: Vedia yine feylesofun lafını kesti. -Ö. Seyfettin.
  • ***lafını (lafınızı) balla kestim
    bir kimsenin sözünü kesmek gerektiğinde izin verin anlamında kullanılan bir söz.
  • ***lafını şaşırmak
    ne diyeceğini bilememek, şaşırarak başka şeyler söylemek.
  • ***lafını yabana atmamak
    söylenen söze değer vermek: Yooo, lafımı yabana atma, bu işi rahmetli anneciğim de bilirdi. -Y. K. Karaosmanoğlu.
  • ***lafını yedirmek
    iddialı olarak söylediği sözü geri alma zorunda bırakmak.
  • ***lafını yemek
    verdiği sözden, söylediği sözden vazgeçmek: lafımı yemem avrat, dedi, kafam kızdı mı tövbe lafımı yemem! -O. Kemal.
  • ***lafta kalmak
    bir iş düşünce aşamasında kalıp gerçekleşmemek.
  • ***laftan anlamak
    söyleneni dinleyip uymak veya uygulamak: Adam değil ki laftan anlasın! -N. Cumalı.
  • ***uzun lafın (sözün) kısası
    kısacası, özet olarak: Uzun lafın kısası, eleştirmeci okuyucuya faydalı, edebiyata faydalı bir yazıcıdır. -S. F. Abasıyanık.

Ağzından Kaçırmak Anlamı – İle İlgili Cümleler

Ağzından Kaçırmak

İstemediği hâlde boş bulunup söyleyivermek

Ağzından Kaçırmak İle İlgili Cümleler
  • *** Çocukların yanında sakın dedikodu yapmayın, ağızlarından kaçırıyorlar.
  • *** Bu mevzunun ne kadar önemli olduğunun farkına var ve asla ağzından bir şey kaçırma.
  • *** Doğum günü partisi sürpriz olacaktı ama sağolsun Hale ağzından kaçırmış.
  • *** Biraz ısrarcı davranırsan dayanamaz, konuşurken ağzından kaçırıverir, sen de gerçekleri öğrenirsin.
  • *** Bu konuda bildiklerini ağzından kaçırmış gibi yaparak anlat onlara.
  • *** Aldığım hediyeyi Ayhan’a söylemedim çünkü ağzından kaçırmasından korktum.
  • *** Ne zaman gizli bir şey yapmaya kalksam, boş bulunup anneme ağzımdan kaçırıyorum.
  • *** Bana hiçbir şey anlatmayın çünkü bazen sır saklamakta zorlanıp ağzımdan kaçırabiliyorum.
  • *** Orçun’la buluştuğunu ağzından kaçırınca en yakın arkadaşı ile arası açıldı.
  • *** Eyüp sınavda kopya çektiğini ağzından kaçırınca, bizim ispiyoncu öğretmene söylemiş.
  • *** Kızı evde sakladıklarını ağızlarından kaçırınca kızın ailesi evlerini bastı.
  • *** Trump seçimde Rusya’dan yardım aldığını bir konuşması esnasında ağzından kaçırdı.
  • *** Devlet sırlarını sarhoş iken ağzından kaçıran ajan tutuklanarak hapse atıldı.


Leave A Reply