Lale Devri Maket Çalışmaları ve Lale Devri Hakkında Bilgiler

0
Advertisement

Lale Devri, Lale devrinde yaşam, Lale Devri ıslahatları, yenilikleri ile ilgili maket çalışmaları, proje ödevleri için fikirler.

Lale Devri Maket Çalışmaları

Lale Devri ile ilgili afiş çalışması yada maket hazırlaması için aşağıda daha önce hazırlanmış projeleri, fikir vermesi için sunuyoruz. Lale devri ile ilgili o dönemin konaklarını anlatan bir maket çalışması yapabileceğiniz gibi ıslahatları da çalışmanıza dahil edebilirsiniz.

Bu ıslahatlardan çiçek aşısı için bir enjektör kullanabilirsiniz, itfaiye ekibi tulumbacılar için oyuncak bir itfaiye arabası yada kendi yaptığınız tulumbacıları anlatan figürler kullanabilirsiniz. Bunların yanı sıra lale devrinin önemli ıslahatlarından matbaayı da projeye ekleyebilrisiniz. Açılan kağıt fabrikasını resimde anlatıldığı gibi tasvir edebilirsiniz. Tabi en önemli figürlerden biri de lale. Laleler ve süslemeler, konaklar, mimari Lale Devrini anımsatan figürler. Lale resmini de çalışmanızdan eksik etmeyin deriz. Kolay gelsin.

Lale Devri Konağı

Advertisement

Lale Devri İle İlgili Bilgiler

Lale devri ile ilgili bilgiler. Lale devrinin önemi nedir? Lale devrinde neler olmuştur ve o dönemde hangi ıslahatlar yapılmış hangi isyan ile Lale Devri sona ermiştir?

Lale Devrinin Osmanlı Tarihindeki Özelliği:

Osmanlılar, ilk kez Karlofça antlaşması ile Avrupalıların kendilerinden ileri ve üstün bir hale geldiklerini anlamışlardı. Onun için Gerileme devrine girdiğimiz zaman, bir yandan savaşlarla uğraşırlarken, bir yandan da Avrupalıların askerlik, bilim ve teknikteki ilerlemelerinden yararlanmak istenmiş ve memleketimizde bazı yenilikler ve ıslahat yapılmıştır.

İşte bu devrin ilk esaslı ıslahat hareketi Lâle devri ile başlar.

Pasarofça antlaşmasından biraz önce sadrazam olan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa barış taraftarı, keyfe ve zevke düşkün bir vezirdi. Padişah III. Ahmet’de kendisi gibiydi. Uzun zamandan beri devam eden savaşlardan usanan millet bu sırada biraz rahat ve huzur istiyordu. Bu yüzden 1718 yılından sonra memleketimizde ve özellikle Damat İbrahim Paşanın sadrazamlık ettiği (1718-1730) yılları arasında bir eğlence devri görüldü. Bununla beraber bu keyif ve eğlenceler arasında da oldukça önemli yenilikler ve ıslahat yapıldı. İşte bu devre Osmanlı Tarihinde Lâle devri demek bir gelenek haline gelmiştir. Çünkü bu devrin en çok aranan ve sevilen çiçeği Lâle olmuştur.

Lâle devrinde İstanbul’da Kâğıthane deresinin dolaylarında güzel bahçeler ve zarif köşkler yapılarak eğlence ve zevk yeri haline getirildi ve adına «Sâdâbâd» dendi. Başta padişah olduğu halde bütün vezirler, büyük devlet memurları ve istanbul’un zengin halkı bu bahçe ve köşklerde yazın mehtap, saz ve söz eğlenceleri, kışın da «Helva sohbetleri» ile vakit geçirmeye başladılar. Bu devrin sembolü olan lâleye karşı, herkeste bir merak ve heves uyandı. Nefis lâle bahçeleri yapıldı. Lüks, eğlence ve israf aldı yürüdü. Devrin büyük şairi Nedim, gazelleri ve şarkıları ile bu zevk ve eğlence devrine başka bir güzellik verdi. Herkeste süse ve eğlenceye karşı büyük bir düşkünlük başladı.

Üçüncü Ahmet Çeşmesi

Üçüncü Ahmet Çeşmesi

Lâle Devrende Yapılan Yenilikler, Matbaanın Açılması (1727):

Kısaca özelliğini anlattığımız bu devir bütün zevk ve eğlencelerine karşın, memleketimiz için gerçekten bir yenilik ve ıslahat devri sayılır. Çünkü Osmanlılar ilk kez bu devirde Avrupalılarla yakın ilişkide bulunmuşlardır. Bu arada Paris’e elçilikle gönderilen 28 Çelebi Mehmet Efendi ve oğlu Sait Efendi orada kaldıkları sürece birtakım incelemeler yaptılar. Hele Sait efendi matbaa üzerinde durdu. Bu arada İbrahim paşa, memleketimizde bir matbaa açılması için çalışıyordu. Sait Efendi, Paris’ten döndükten sonra bu işe hız verdi. Devrin şeyhülislâmı da açık düşünceli bir adamdı. Onun, matbaa açılmasına dair verdiği fetva üzerine memleketimizde ilk matbaa açıldı. Sait Efendi, İstanbul’da bu işten anlayan İbrahim Müteferrika isminde bir zatı da yanına alarak ilk Türk matbaasını kurdu (1727). Fetva gereğince basılması yasak olan din kitaplarından başka tarih, coğrafya ve edebiyata ait birçok kitap basıldı. Bu suretle memleketimiz Avrupalılardan tam 277 yıl sonra matbaaya kavuşmuş oldu.

Lâle devrinde yapılan yenilik hareketlerinden birisi de ilk kez olarak memleketimizde itfaiyenin kurulmuş olmasıdır. Gene bu devirde Yalova’da bir kâğıt fabrikası açıldı. Doğu klasiklerinden kimi güzel eserler Türkçeye çevrildi. Bütün bunlardan başka İstanbul’da birçok saraylar, köşkler, han ve hamamlar ve çeşmeler yapıldı.

Advertisement
Lale Devrinin Sonu – Patrona Halil İsyanı (1730):

Damat İbrahim Paşanın memlekette açtığı zevk ve eğlence hayatı birçok kimselerin hoşuna gitmiyordu. Hele onun, oğlunu, damatlarını, bütün hısım ve akrabalarını kayırması, onlara yüksek memurluklar vermesi, kendisini çekemeyenlerin sayısını gün geçtikçe artırıyordu.

İbrahim Paşayı çekemeyenler, onun aleyhinde gizli gizli çalışıyorlardı. O sırada İranlılarla 1722’de başlayan savaşlar devam ediyordu. Oradan gelen kötü haberler üzerine İbrahim Paşanın sefere gitmesi istendi. Fakat ibrahim Paşa savaştan hoşlanmayan bir adamdı, işi oyalamaya, vakit kazanmaya çalıştı. Lâkin Tebriz’in İranlılar tarafından alınması üzerine halk arasında: «Tebriz, İbrahim Paşanın buyruğu ile İranlılara verildi» yollu kötü bir dedikodu çıkarıldı. Nihayet Bayezit hamamı tellâklarından Patrona Halil ile manav Muslu Beşe ayaklandılar, İbrahim Paşayı çekemeyenler bunları büsbütün kışkırttılar. Bayezit meydanına toplanan ihtilâlcilere, İran savaşına gitmek istemeyen yeniçeriler de katılınca iş büyüdü, ihtilâlciler saraya saldırdılar. Damat İbrahim Paşa ile damatları önce sarayda boğduruldular, sonra cesetleri asilere teslim edildi. Bu isyan sırasında şair Nedim de damdan düşerek öldü. Asiler, III. Ahmet’i tahttan indirerek yerine I. Mahmut’u padişah yaptılar. Yeni padişahtan zorla izin alarak bin bir emek ve masraflarla yapılan o güzelim Sâdâbâd’ı baştan başa yıktılar. Nefis bahçeleri harap ettiler (1730). Fakat matbaaya dokunmadılar.

Bu ihtilâlde baş rolü oynayan Patrona Halil ve Muslu Beşe az zamanda büyük bir servet ve ün kazandılar. I. Mahmut‘un ilk zamanlarında devletin her işine karıştılar. Fakat bir süre sonra Sultan Mahmut bu haydutları saraya çağırarak kafalarını kestirdi. Bu suretle Patrona Halil ve taraftarları ortadan kaldırılmış ve 1730 ihtilâlinin son izleri de silinmiş oldu.


Leave A Reply