Ludwig van Beethoven Kimdir? Hayatı ve Başlıca Eserleri Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Ludwig van Beethoven kimdir? Dahi besteci Ludwig van Beethoven hayatı, biyografisi, eserleri (özetleri), besteleri hakkında bilgiler.

Ludwig van Beethoven

Ludwig van Beethoven

 

Ludwig van Beethoven; Alman bestecisidir (Bonn 1770-Viyana 1827). Flaman kökenli müzikçi bir aileden gelir. îlk müzik bilgilerini bir tenor olan Babası Johann van Beethoven’ den aldı. Daha sonra doğduğu kentin tanınmış öğretmenlerinden Johann Gottlieb Neefe’den org, klavsen, piyano ve viyola dersleriyle saray müzisyenliği için gerekli eğitimi aldı.

1783’te, daha 13 yaşındayken Bonn’da Seçici Prenslik Orkestrası üyeliğine atandı. 1787′ de Mozart’tan ders almak için Viyana’ya gönderildiyse de annesinin hastalığı üzerine kısa bir süre sonra Bonn’a dönmek zorunda kaldı. 1789’da üniversiteye yazıldı. 1792’de Seçici Prenslik bursuyla yeniden Viyana’ya gitti. Burada Haydn, Salieri, Schenk ve Albrechtsberger’den kompozisyon dersleri aldı. 1795’te ilk kez kendi eserlerini yayımladı. Bir piyano virtüözü ve oda müziği bestecisi olarak kısa zamanda ün kazandı.

Viyana’ nın soylular çevresinden koruyucular edindi. 1800 başlarında kulaklarında beliren rahatsızlık nedeniyle konser piyanistliği ve orkestra yöneticiliğinden giderek vazgeçti. 1818’de iyice sağırlaşmasına yol açan bu hastalık, doğuştan içine kapanık ve inatçı olmasına karşın yaşam sevinciyle dolu ve tutkulu besteciyi, zamanla insanlardan uzaklaşan, yalnız yaşayan, biri haline getirdi. 56 yaşında yakalandığı bir karaciğer hastalığından öldü.

Beethoven, saraylarda, müzik kuruluşlarında ve kiliselerde memur gibi çalışmayan ilk önemli Alman bestecisi-dir. Goethe ile yaptığı bir gezintide yüksek makam sahibi kişilere saygı gösterisinde bulunmaktan kaçınması, Viyana Kongresi’nde yüksek soyluların karşısına kendine güvenerek çıkması, devrim kahramanı Napolyon’un kendini imparator ilan etmesi üzerine ona adadığı 3. Senfoni’sinin ithaf sayfasını yırtıp atması, sarayın bağladığı yıllık ödenek nedeniyle hiçbir biçimde etki ve nüfuz altına girmemesi, yayımcısından çeşitli isteklerde bulunması, bütün bunlar hep kendi sanatçılığının onurlu bilinciyle olmuştur.

Advertisement

Beethoven, besteci olarak Haydn ve Mozart’tan yola çıktı, Philipp Emanuel Bach’ın, Mannheim Okulu’nun etkilerini de eserlerinde taşıdı. Eserleri sanatçının ruhsal çatışmalarının açığa vurulması, derin duygu hareketlerinin yankıları ise de aynı zamanda yetkin biçimlendirilişleriyle evrensel bir anlatıma sahiptirler. İlk ürünleri rokoko sanatının topluca sınırlandırılmış kapalı biçim anlayışının etkilerini taşır. Daha sonrakilerde ise kalıplardan kurtulmuş, biçimsel yapıyı genişletmiş müziksel araçları zenginleştirmiş ve tutkulu, derin etki bırakan bir anlatıma ulaşmıştır. Piyano sonatı, senfoni ve yaylı çalgılar kuarteti (dörtlüsü) yaratısının odağını oluşturur. Sonat biçiminde menuettonun yerine çoğunlukla scherzoyu kullandı. Scherzoları, sanatçının bazen haşarı, bazen de öfkeli ya da şeytansı mizah anlayışını yansıtır.

Ludwig van Beethoven
Başlıca eserleri:

Orkestra için: 9. Senfoni. Senfoni No. 1 “Do majör” (1799); Senfoni No. 2 “Re Majör”, Eroica (Kahramanlık 1804); Senfoni No. 4 “Si bemol majör” (1806); Senfoni No. 5 “Do minör” (1808); Senfoni No. 6 “Famajör”, “Pastorale” (1808); Senfoni No. 8 “Fa majör” (1812); Senfoni No. 9 “Re minör” (1812); Senfoni No. 9 “Re minör” (1823, Schiller’in “Neşeye Övgü” şiiriyle final korosu).

Fantazi: Wellington un Zaferi (1823); bale müziği; Prometheus’un Yaratıkları (1801); bestecinin hayranlık duyduğu Goethe’nin Egmont Tragedisi İçin Müzik (1810). Uvertürler: En ünlüsü Coriolan Uvertüsü (1808 marşlar, danslar). Konçertolar: Keman Konçertosu, “Remajör” (1806); 5 piyano Konçertosu (1800-1811); Piyano İçin 32 Sonat (aralarında “Ay Işığı”, “Pathétique” “Waldstein Sonatı” ve Appassionata). Oda Müziği: 10 Keman Sonatı (aralarında Kreutzer Sonatı); 5 Viyolonsel Sonatı; Piyano, Keman ve Viyolonsel İçin Üçlüler; 16 Yaylı Çalgılar Dörtlüsü, Üçlüsü, Yedilisi, Sekizlisi. Ses müziği: Opera: Fidelio (1805); iki missa: Do Majör (1807), Missa Solemnis (1824). Oratorya: İsa Zeytin Dağında (1803).

Başlıca eserlerinin özetleri:
Dokuzuncu Senfoni,

Bestecinin sonuncu ve en uzun senfonisidir (1 saat 9 dakika). Sanatında büyük bir aşamanın ürünü ve yaratısının doruğuna ulaştığı sayılan 9. Senfoni’yi Beethoven, 1817-1823 arasında besteledi. İlk kez 7 Mayıs 1824’te Viyana’da seslendirildi ve çok başarılı oldu. Orkestrayı Umlauf ile birlikte yöneten Beethoven, ilerlemiş sağırlığı yüzünden konserden sonraki alkışları duyamadı. Senfoni dört bölümden oluşur. İlk üç bölüm yalnız orkestra, sonuncusu orkestra, koro ve solist şarkıcılar içindir.

Schiller’in An die Freunde (Neşeye Övgü) adlı şiirini seslendiren koroyla senfonik müziğe insan sesini ekleyen besteci, şaşırtıcı bir üslup yeniliğini birlikte gerçekleştirdi. Beethoven’in sanatıyla döneminin toplumsal ve tarihsel koşulları arasındaki ilişki, eserinde kendini doğrudan doğruya duyurur. Senfoninin bestelendiği yıllar, Avrupa’da restorasyon döneminin başladığı ve bununla birlikte Fransız Devrimi’nin yarattığı coşkulu ruhun gerileme gösterdiği, karşı tepkilerin oluştuğu ve tutuculuğun güçlendiği yıllardır. Bu ortamda Beethoven insanlığa yeniden bir coşku ve inanç gücü getirmeyi, insanın kendine ve geleceğe güvenini tazelemeyi amaçlamıştır.

Fidelio,

Bestecinin tek operası. Leonore adıyla ilk kez 1805 te ve bir yıl sonra yine Viyana’da sahnelendiyse de başarılı olamadı. J. N. Bouilly’nin (1763-1842) Fransızca metninden esinlenerek J. Sonnleithner (1766-1835) G. F. Treitschke’nin (1776-1842) yazdığı librettonun değiştirilmesiyle esere son biçimi verildi. 1814’te Fidelio adıyla Viyana’da oynandı ve başarılı oldu. İ

Advertisement

ki perdelik operası için Beethoven’in bestelediği dört uvertürden 3. Leonore Uvertürü çok ünlendi. Konu 18. yüzyılda İspanya’da Sevilla yakınlarında bir hapishanede geçer. Florestan, yeraltındaki hücresinde uzun süredir haksız yere yatmaktadır. Eşi Leonore onu kurtarmak amacıyla erkek kılığına girerek Fidelio adıyla başgardiyan Rocco’nun hizmetinde çalışır ve eşini tam öldürüleceği anda kurtarır. 1789 Fransız Devrimi’nden sonra Avrupa’da çok sevilen “kurtuluş operası” tipinin en başarılı örneklerinden biri olan eser, Türkiye’de ilk kez 1942’de C. Ebert’in yönetimi altında Ankara’da sahnelendi.


Yorum yapılmamış

Reply To lale Cancel Reply