Advertisement

Mağara nedir? Speleoloji nedir? Mağaralar nasıl oluşur, çeşitleri, özellikleri nelerdir? Dünyadaki ünlü mağaralar hakkında bilgiler.

mağara

Kaynak : pixabay.com

Mağara; yeraltı sularının etkisiyle yer içinde oluşan büyük oyuklardır. Yeraltında oda benzeri bölmelerin çoğu, sağlam kayaların oyulması, aşınması ya da çökmesiyle oluşur. Volkanik bölgelerde, yanardağ lavlarının yeryüzüne taşan parçaların katılaşması, yeraltında kalan sıvı maddelerin de akıp gitmesi sonucu yeraltı tünelleri (volkanik tüneller) oluşur. Deniz ve rüzgâr aşındırmasıyla oluşan mağaralar da vardır. Dik bir kıyıya vuran dalgaların hareketiyle aşınan kayalıkların altında, deniz ya da layı mağaraları olarak adlandırılan oyuklar ortaya çıkar. Dalgaların gücü, en sert kayalarda bile böyle oyukların oluşmasına neden olabilir. Rüzgâr etkisiyle oluşan mağaralar, Sahra Çölü ve Avustralya’nın orta kesimi gibi çöl ikliminin egemen olduğu bölgelerdeki dağlarda ortaya çıkar.

Mağaraların çoğu, suyun kayaları, özellikle de kaya tuzları, alçıtaşı, kireçtaşı ve dolomitleri eritmesiyle oluşur. Bulgaristan ve Rusya’da kayatuzuyla alçıtaşında oluşan mağaralar da vardır. Yeryüzünde kireçtaşının bolluğu nedeniyle, her kıtada bunların erimesiyle ortaya çıkan mağaralara rastlanabilir. Avrupa (Belçika, Fransa ve İspanya’dan doğuya doğru Alpler üzerinden Balkanlar’a kadar) Güneydoğu Asya ve Çin’de de çok sayıda mağara vardır. Yeraltı sularının yataklarını çevreleyen kayaların aşınmasıyla bir mağara ya da dehliz oluşabilir. Başlangıçta yeraltındaki bölmeler suyla doludur. Daha sonra dışarı taşması sonucunda, bölmelerdeki su boşalınca, mağaralar ortaya çıkar. Bazen dağların yükselmesi nedeniyle dehlizlerdeki sular ancak belli oranda boşalırlar. Bunun sonucunda, dehlizde kalan suların akışı sürer (yeraltı ırmakları). Bunları çevreleyen kayalar yeterince sağlam ve durağansa, Reseau de la Pierre Saint-Martin’de (Pireneler) bulunan La Verna’da görüldüğü gibi büyük yeraltı dehlizleri oluşur.

mağara

Kaynak : pixabay.com

Karbondioksit oranı bol olan bu sular, geçtikleri yollarda kalsiyumlu maddeleri eritirler. Böylece yeraltındaki açık bölmelere ulaşan suların buharlaşması sonucu arta kalan (biriken) kalsiyum, damlataşları oluşturur. Yeraltında suyun sürekli akması durumunda, damlataşlar büyüyerek buz saçağı biçimindeki sarkıtların oluşmasında neden olurlar. Yere düşen damlalar ise, dikitleri oluştururlar. Bu damlalar genellikle düştükleri yerin çevresine de sıçradıklarından dik sütunlar biçimindeki dikitlerin dibinde, köke benzer bir oluşum ortaya çıkar. Damlalar çok yükseklere sıçrayarak olurlarsa, bu kez yelpaze biçiminde sarkıtlar oluşur.

Fransa’ da Aven Armand’da yüksekliği 30 m’yi aşkın böyle yelpaze biçiminde “ağaçlar” vardır. Mağaraların özel bir türü de İsviçre’de “Reiesenhöhle“deki gibi buz mağaralarıdır. Kireçtaşının donması sonucu buz görünümünde olan bu mağara, damlataşlara şaşılacak derecede benzer. Dünyanın en büyük buz mağarası, Avusturya’da bulunan ve uzunluğu 40 km’yi aşan bir dizi dehlizleri olan “Eisriesenwelt“tir.

Eski çağlardan beri mağaralar, insanlar ve hayvanlar için en iyi sığınak yerleri olmuşlardır. Arkeolojik bulgular, ilk insanların yer altındaki bölmelere ölülerin gömülmesi amacıyla kullandıklarım gösterir. Güney Afrika’daki mağaralarda (Makapansgat, Sterkfontein ve Taung’ta) 2 ya da 3 milyon yıllık insan kalıntıları bulundu.

Advertisement
mağara

Kaynak : pixabay.com

Mağara bilimi (speleoloji)

İnsanoğlunun Asya’dan (erken paleolitik dönemde; Çin’de (Choukoutien), Avustralya’ya (Kennif Mağarası), daha sonra günümüzden yaklaşık 20.000 yıl önce Kuzey ve Güney Amerika’ya yayılışının izlenmesine olanak vermiştir. Avrupa’da ortak paleolitik dönemde, mağaralar ve çevresinde insanlar yaşamaktaydı. Sem zamanlardaki kazılar, 200.000 yıl önce bile mağaralarda insanların yaşadığını gösterdi. İngiltere’ nin güneyinde ve Fransa’daki (Le Mouster Mağarası’nda) mağaralarda arkeologlar, kül ve kemiklerin yanı sıra çeşitli araçları ve düzgün yollar buldular. Dünyanın her yanındaki mağaralarda rastlanan duvar resimlerinin dinsel açıdan öneminin ne olduğu sorusu arkeologlar arasında en çok tartışılan konular arasındadır.

mağara

Kaynak : pixabay.com

Çoğu resimlerde yaban hayvanları, av sahneleri ve avuç izleri çizilmiştir. En eski mağara resimleri, ispanya’da Altamira, Fransa’da Lascaux ve Namibya’da (26.000 yıllık) bulunmuştur. Sahra Çölü’ndeki mağaraların duvarlarında da yabani hayvan resimlerine rastlanması, bu yörede birkaç bin yıl önce bol bitki örtüsünün ve çeşitli doğal hayvanların bulunduğunu gösterir. Bazen tümüyle mağaralardaki bölmelerden oluşan evlere rastlanabilir. Örneğin Fransa, İngiltere ve Yunanistan’da böyle evler vardır. Bunun yanında Postojna’da (Slovenya) olduğu gibi mağara içlerinde kaleler de bulunabilir. Mağaraların bir başka türü kıyı mağaralarıdır.


Leave A Reply