Görmenin İktidarı (Homo Videns) Kitap Özeti Konusu, Analizi, Giovanni Sartori

0
Advertisement

Giovanni Sartori tarafından yazılmış Görmenin İktidarı (Homo Videns) adlı kitabının konusu, analizi, karakterler ve özeti. Görmenin İktidarı kitabı incelemesi, kitap hakkında bilgi.

Görmenin İktidarı

Görmenin İktidarı

“Homo Videns” İtalyan yazar ve medya teorisyeni Giovanni Sartori tarafından yazılan ve ilk olarak 1997 yılında yayınlanan bir kitaptır. Kitabın ana teması, televizyonun dünyayı algılama ve anlama biçimimiz üzerindeki etkisidir.

Sartori, televizyonun Latince’de “video adam” anlamına gelen “homo videns” olarak adlandırdığı yeni bir insan türü yarattığını savunmaktadır. Bu yeni insan tipi, görsel bir düşünme biçimi ve eleştirel bir yansıtma olmaksızın görüntüleri gerçeklik olarak kabul etme eğilimi ile karakterize edilmektedir. Sartori’ye göre bu olgunun demokrasi, eğitim ve kamuoyu oluşumu üzerinde önemli etkileri vardır.

Kitap üç bölüme ayrılmıştır. İlk bölüm dil ve düşünce arasındaki ilişkiyi inceliyor ve dilimizin düşünme ve dünyayı algılama biçimimizi etkilediğini savunuyor. İkinci bölümde televizyonun kültürümüz üzerindeki etkisi tartışılmakta ve görsel medyanın baskın iletişim biçimi olarak yazılı kelimenin yerini aldığı savunulmaktadır. Üçüncü bölümde ise “homo videns “in yükselişinin demokrasinin gerilemesi, sivil katılımın erozyona uğraması ve kamuoyunun manipüle edilmesi gibi siyasi ve sosyal sonuçları inceleniyor.

Genel olarak, “Homo Videns” televizyonun toplum üzerindeki etkilerine dair düşündürücü bir analizdir ve günümüzde sosyal medya ve dijital iletişim çağında da geçerliliğini korumaktadır.

Advertisement

Kitap Özeti

“Homo Videns: Televisione e Post-pensiero” İtalyan filozof ve sosyolog Giovanni Sartori’nin ilk kez 1997 yılında yayımlanan kitabıdır. Bu kitapta Sartori, televizyonun toplum üzerindeki etkisini tartışmakta ve televizyonun, görüntülerin ve seslerin kelimelere ve eleştirel düşünceye baskın geldiği “post-okuryazar” bir kültürün yükselişine katkıda bulunduğunu savunmaktadır.

Birinci Bölüm: İmgeler Çağı

Sartori, basılı kültüre dayalı bir kültürden görüntüye dayalı bir kültüre geçişi tanımlayarak başlıyor ve bunun televizyonun yükselişiyle hızlandığını savunuyor. Görüntülerin kelimelerden daha güçlü olduğunu, çünkü duygu ve fikirleri yoruma ihtiyaç duymadan hızlı ve doğrudan aktarabildiklerini belirtiyor. Bununla birlikte, görüntülerin manipüle edilebileceğini ve çarpıtılabileceğini ve karmaşık konuların yüzeysel bir şekilde anlaşılmasına yol açabileceğini de savunmaktadır.

İkinci Bölüm: Televizyonun Etkileri

Bu bölümde Sartori, televizyonun toplum üzerindeki etkisini incelemektedir. Televizyonun, insanların çevrelerindeki dünyayı anlamak için kelimelerden ziyade görüntülere ve seslere güvendiği “post-okuryazar” bir kültürün yükselişine katkıda bulunduğunu savunmaktadır. Ayrıca televizyonun eleştirel düşünme becerilerinin erozyona uğramasına yol açtığını, insanların öğrenme ve anlama sürecinin aktif katılımcıları olmak yerine pasif bilgi tüketicileri haline geldiğini öne sürmektedir.

Üçüncü Bölüm: Televizyonun Siyasi Sonuçları

Kitabın son bölümünde Sartori, post-okuryazar bir kültürün yükselişinin siyasi sonuçlarını tartışıyor. İnsanlar siyasi liderler ve reklamcılar tarafından manipüle edilmeye daha açık hale geldikçe, televizyonun demokrasinin erozyonuna katkıda bulunduğunu savunuyor. Ayrıca televizyonun, propaganda ve halkla ilişkiler tekniklerinin kullanılmasıyla demokrasi görünümünün korunduğu bir “sözde demokrasi “nin yükselişine yol açtığını öne sürüyor.

Sartori, kitap boyunca, reklamcılıkta imajların kullanımından televizyon haberlerinin gerçekliği çarpıtmasına kadar, argümanlarını açıklamak için çok sayıda örnek sunmaktadır. Ayrıca, eleştirel düşünme becerilerinin teşvik edilmesi ve alternatif medya kaynaklarının kullanılması gibi televizyonun olumsuz etkilerine karşı koyabilecek bazı yollar önermektedir.

Sonuç olarak, “Homo Videns” televizyonun toplum üzerindeki etkisine dair düşündürücü bir analiz. Sartori’nin argümanları ikna edici ve iyi desteklenmiş olup, kitap medyanın dünya anlayışımızı şekillendirmedeki rolü hakkında önemli soruları gündeme getirmektedir. Bazı iddiaları tartışmalı olsa da, post-okuryazar bir kültürün tehlikelerine ilişkin görüşleri, sosyal medya ve diğer dijital medya biçimlerinin görüntüye dayalı iletişim eğilimini daha da hızlandırdığı bir çağda, bugün hala geçerliliğini korumaktadır.

Advertisement


Leave A Reply