Meclis Nedir? Meclislerin Tarihi

0
Advertisement

Meclis nedir? Tanımı ve niteliği nelerdir? Meclislerin tarihi ile ilgili de bilgilerin yer aldığı yazımız.

meclisMECLİS, ulus adına egemenlik yetkisini kullanmak üzere çoğunlukla seçilmiş üyelerden oluşan yasama ve yürütme alanında yetkili genel karar organı. Gerçek kişilerden kurulur ve meclis adına açıklanan irade kollektiftir. Meclis, anayasa hukukunda genel bir hukuk terimi olarak yasama organını anlatır. Günlük hukuk dilinde meclis terimiyle anlatılmak istenen, parlamentodur. Yönetim hukuku alanında da meclis sözü, seçilmiş üyelerden oluşan genel yetkili bir karar organını belirler. Köy İhtiyar Meclisleri, üye sayısı sınırlı, aynı zamanda bir yürütme kurulu olarak çalıştıkları için bu gruba girer. Yönetim hukukunda meclis kavramı genel karar organları için kullanılır. İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi bu tip organlarıdır.

Sürekli toplantı halinde olmadıkları gibi, üye sayıları yerel seçim kurallarına göre belirlenmiştir. Toplanma, görüşme ve karar alma yöntemleri ve koşulları önceden saptanmıştır. Bu yüzden bu meclisler parlamentoya benzer. Aslen nitelik bakımından yasama çalışmalarında bulunan bu meclisler yasa değil, yönetmelik çıkarabilirler. Belediye meclislerinin toplanma zamanı ve yeri bakımından önceden belirtilen kurallara uyması durumunda ise meclisler yönetsel yargı organlarınca fesh olunur.

Tarih : Devleti düzenleyen kurallardan, bireylerin uyması gereken kurallara kadar, yasama yetkisinin bir meclisin eliyle kullanılmasının tarihi çok eskilere dayanmaz. Roma İmparatorluğunda meclis vardı. Kararlar halk adına alınırdı. Ne var ki ulus, senatörlere kendi adına egemenliği kullanma yetkisini devretmemiş, bu yetkinin devredildiği varsayılmıştır. Egemenlik yetkisinin devredilebilmesi için, mecliste görev yapan milletvekili ya da senatörlerin halkın genel, eşit ve özgür oyuyla seçilmesi gerekir.

İmparator ve krallar bu yetkiyi ellerinde tutmuşlardır. Bu mutlak egemenliğin kısıtlanması her ülkede değişik oldu. İngiltere bu uzun ve ağır süreci yaşayan ülkelerin iyi bir örneğidir. 1215 Magna Carta ile kralın yetkileri kısıtlanmaya başlandı. 19. yüzyılda oy hakkı yıllık geliri belli tutarlara varan büyük toprak sahiplerinden kentlerdeki küçük burjuvazi ve işçi sınıfına kadar yayıldı. 20. yüzyılda aşamalı olarak (1919-1928) kadınlara oy hakkı tanınması ve böylece ulusu temsil yetkisinin meclise tam olarak yansımasına kadar sürdü.

ABD parlamenter sisteme savaş yoluyla geçen ülkelerdendir. ABD’de 1776’da yayınlanan Bağımsızlık Bildirisi’nden sonra İngiltere ile girişilen savaşı sürdürebilmek için bir konfederasyon kuruldu. Bağımsızlık kazanıldıktan sonra bu kongre iki meclisli bir yasama organına dönüştü, kurulan frendenge sistemiyle başkan ve meclislerin yetki ve görevleri düzenlenerek bir arada ama birbirine karşın devleti yönetmeleri ilkesi benimsendi.

Advertisement

Fransa, burjuva devriminin ilk örneği devriminin ilk örneğidir. 17. ve 18. yüzyıllarda merkeziyetçi ve mutlak yetkili bir krallık sistemiyle yönetildi. Fransa da İngiltere gibi yavaş ve sürekli bir gelişim olmadı. Etats-Generaux adlı meclis yalnız krallara vergi alınması sırasında danışmanlık yapıyordu. Bu sınırlı katılım da meclisin, 1614’den sonra hiç toplanmaması nedeniyle son buldu. 1789’da meclis yeniden toplantıya çağrıldı. Bu mecliste üç ayrı grubun temsilcileri yani, papazlar-soylular ve Tiries-Etat yer alıyordu. Burjuvaziden en yoksul köylüye kadar milyonlarca Fransızdan oluşan Tiries-Etat’nın karşısında mecliste daha güçlü olan iki sınıf vardı. Bugünkü demokrasinin temeli olan ulusal egemenlik kavramı da kraldan alınan egemenliğin doğrudan doğruya halkın malı olmasını savunan burjuvazinin çabasıyla ortaya çıktı. Yeni anayasanın hazırlanması için kurulan La Convention (1792-1795) adlı meclis iktidarı kullanan tek organ durumuna geçti. Böylece, yalnız bir döneme adını vermemekle kalmadı (Konvansion Dönemi), aynı zamanda olağanüstü durumlarda başvurulan meclis hükümeti yönetiminin de ilk örneği oldu.

Çeşitli aralıklarla kurulan beş cumhuriyet döneminde, meclislerin etkinliği uygulanan anayasa düzenine göre değişiklikler gösterdi. 1958’de kurulan 5. Cumhuriyet’te yarı başkanlık sistemi benimsenerek meclisin yürütme üzerindeki denetimi büyük ölçüde sınırlandı.

Meclis kavramı, Osmanlı İmparatorluğuda uzun süre söz konusu olmadı. 1839 Tanzimat Fermanı yeni düşüncelerin Osmanlı Devleti’ne girmesine yol açtı. Böyece 23 Aralık 1876’da ilk Osmanlı Anayasası’nın (Kanuni Esasi) ilanından sonra, ilk Osmanlı parlamentosu göreve başladı. Bu parlamento iki meclisliydi. Üyeleri padişah tarafından atanan Heyeti Ayan ve iki dereceli seçimle, erkek vatandaşlarca seçilen Heyeti Mebusan (Meclis-i Mebusan). Osmanlı Devleti’nin bu iki meclisli yapısından sonra, Kurtuluş Savaşı başlamadan Ankara’da ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, ilk örneği Fransa’da görünen, meclis hükümeti sistemine geçişi simgeler. Meclislerin, çalışma düzeni kendi koydukları iç tüzüklere göre belirlenmiştir. Bu kuralların dayandığı kaynak anayasadır. Bir başka deyişle, meclis iç çalışmalarına ilişkin her konuyu kendilerinin karara bağlamaları varlık nedenlerinin bir sonucudur. Türk hukuk düzeninde de meclis kendi iç çalışmalarını düzenleme yetkisinin kaynağı anayasadır. Meclis anayasaya uygun olmak koşuluyla kendi çalışma kurallarını istediği gibi saptar. Ancak meclisin kararları üzerinde Anayasa Mahkemesi’nin denetim hakkı saklıdır.


Leave A Reply