Milli Mücadele’nin Hazırlık Dönemi

0
Advertisement

Milli Mücadele’nin başında genel durum ve Milli Mücadele Aşamaları hakkında bilgilerin yer aldığı sayfamız.

MİLLİ MÜCADELENİN BAŞINDA GENEL DURUM

Savaşın yenilgiyle sonuçlanması, Osmanlı düzenine yeni unsurlar getirmiş ve değişik bir ortam hazırlamıştı. Artık başka ülkelerde imparatorluk için savaşmak, büyüklüğünü ve değerini kaybetmişti. Uzun yıllardan beri anlamı kalmamış olan uzak seferler, i. Dünya Savaşı ile tam bir iflasa uğramıştı. Her seferde biraz daha daralan imparatorluk sınırları, şimdi bütün açıklığıyla Anadolu kapılarına yaklaşmaktaydı. Böylece savaş, daha başka bir anlam kazanmış oluyordu.

Türk halkı, I. Dünya Savaşı’nda, hiçbir savaşta olmadığı kadar çok ezilmişti. Halk arasında seferberlik olarak anılan bu savaş, Osmanlı’nın genel bir seferberlikle giriştiği, modern anlamdaki ilk savaştı. Bu nedenle savaşın her türlü acısını millet çekmişti. Yine bu nedenle ilk defa savaş bezginliği, savaşa karşı nefret çok yaygın ve ortak bir duygu haline gelmişti. Enver Paşa ve kadrosu, savaşın baş suçlusu görüldüğü için tüm subaylar ittihatçı sayılıyor ve halk arasında tehlikeli bir subay düşmanlığı duygusu yerleşiyordu.

Cephelerden yayılan bozgun havası, doğal yollar dışında ayrıca kaçaklarla da Anadolu içlerine kadar yayılmıştı. 300 bini aşan asker kaçağının önemli bir kısmı, bütün Anadolu’da eşkıyalık yaparak zaten sarsılmış olan devlet otoritesini hiçe sayıyordu. Anavatanın savunulması başlayınca, bunlarla da mücadele etmek gerekecekti.

Advertisement

MİLLİ MÜCADELENİN AŞAMALARI

Vatanın bağımsızlığını, korumak için meşru bir mücadele olarak doğan, halkın iradesiyle gelişen ve halkın desteğiyle yürütülen harekete Milli Mücadele denir.

Milli Mücadele;

♦ Hazırlık Aşaması

♦ Kuruluş Aşaması

♦ Kurtuluş Aşaması olmak üzere üçe ayrılabilir.

Advertisement

MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN İSTANBUL’A GELMESİ VE DURUM DEĞERLENDİRMESİ

Mondros Mütarekesi imzalandığı sırada Mustafa Kemal Paşa, 7. Ordu Komutanı olarak Suriye Cephesi’ndeydi. Mü-tareke’nin imzalanmasından sonra anlaşma maddeleri gereği Osmanlı Devleti topraklarındaki İttifak Devleti askerleri en kısa sürede Osmanlı topraklarını terk etmek zorundaydı. Merkezi Adana’da bulunan ve Alman General Liman Von Sanders’in komutanlığını yaptığı Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı’na ateşkesin imzalanmasından sonra Mustafa Kemal Paşa atanmıştı, ancak Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı’nın lağvedilmesiyle buradaki görevi son bulmuş, kendisine bir an önce istanbul’a gelmesi bildirilmişti. Fakat Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’a geçmeden önce birtakım çalışmaları söz konusu olmuştur.

Mustafa Kemal Paşa, Mondros Mütarekesi maddelerinin İtilaf Devletleri tarafından çok net bir şekilde belirtilmeden hazırlandığını görünce, yakın günlerin Türk milleti için çok da aydınlık olmadığını görmüştü. Bunun üzerine fazla silah ve cephaneleri güvenilir erler vasıtasıyla Anadolu’nun iç kesimlerine taşımıştı. Bir diğer gelişme ise istanbul’a dönmeden bir gün önce Adana halkının ileri gelenleriyle yapmış olduğu toplantıda Adanalıların eğer silah ve komutan verildiği takdirde işgalcilere karşı direnileceğini bildirmeleri olmuştu. Bu olay, Mustafa Kemal Paşa’da Anadolu insanıyla işgalcilere karşı milli mücadeleye girişilebileceği fikrini uyandırmıştır.

Yüz kadar savaş gemisinden oluşan İtilaf Devletleri donanmasının İstanbul’a geldiği 13 Kasım 1918 günü Mustafa Kemal Paşa da İstanbul’a geldi. Toplarını Osmanlı sarayına çevirmiş bir vaziyetteki İtilaf Devletleri donanmalarını görünce yanındaki yaverine “Geldikleri gibi giderler” diyerek geleceğe yönelik düşüncelerini bir cümleyle ifade etti.

Bu günlerde Osmanlı sarayında Ahmet izzet Paşa Hükümeti çekilmiş ve Tevfik Paşa’ya hükümet kurma yetkisi verilmişti. Mustafa Kemal Paşa, Tevfik Paşa’nın hükümeti kurma girişimlerini engellemeye çalışmıştı. O, kendisinin de içinde yer alacağı milli amaçlara daha iyi hizmet edecek bir hükümetin kurulmasını istiyordu, fakat mecliste yapılan oylama sonunda, güvenoyu alan Tevfik Paşa Kabinesi göreve başladı.

Bu durum Mustafa Kemal Paşa’da büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Daha sonra 22 Kasım 1918 tarihinde Mustafa Kemal Paşa, Sultan Vahdettin’le ülke meseleleriyle ilgili bir görüşme yaptı. Mustafa Kemal Paşa, gerek milletvekilleriyle yaptığı görüşmeden, gerekse padişahla yaptığı görüşmeden sonra istanbul’da bir şeyler yapmanın pek kolay olmayacağını anladı. Daha sonraki faaliyetlerini ikili münasebetlere ağırlık vererek sürdürdü. Özellikle İstanbul’da bulunan genç subaylarla görüşerek kendisi gibi düşünenleri tespit etmeye çalıştı. Mustafa Kemal Paşa’nın bu görüşmelerine Kurtuluş Sava-şı’nın kadrosunun belirlendiği görüşmeler de diyebiliriz.

Mustafa Kemal Paşa bu görüşmelerden;

♦ Yurtsever kişiler tarafından kurulan cemiyetlerin hiçbirinin temelli bir kuvvete dayanmadığı,

♦ Temel kuvvetin millete dayandırılması gerektiği,

♦ İstanbul’daki gelişmelerden ve durumun ağırlığından milletin haberinin olmadığı,

♦ İstanbul’da oturarak milleti kötü gidişattan haberdar etme imkânının olmadığı,

Advertisement

♦ İstanbul’dan çıkarak milletin içine girmek ve orada çalışmak gerektiği sonucuna varmıştır.

İstanbul’da kalarak amacını gerçekleştiremeyeceğini anlayan Mustafa Kemal Paşa kararını verdi: Anadolu’ya geçmeliydi.


Leave A Reply