Mondros Ateşkes Antlaşmasından Sonra İşgal Edilen Yerler

2
Advertisement

Mondros Ateşkes Antlaşması sonrası meşhur 7. maddeye dayanılarak Anadolu’da nereleri işgal edilmiştir? Mondros ateşkes antlaşmasından sonra işgal edilen yerler.

Mondros Ateşkes Antlaşmasından Sonra İşgal Edilen Yerler

Mondros Ateşkes Antlaşmasından Sonra İşgal Edilen Yerler

Antlaşmanın 7. maddesine dayanılarak yurdun çeşitli yerleri işgal edilmeye başlandı:
  • a. İngilizler, Musul, Urfa, Antep, Maraş, Batum ve Kars’ı işgal ettiler. Ayrıca Samsun’a bir müfreze çıkardılar. Merzifon’a ise bir kıta gönderdiler.
  • b. Fransızlar; Dörtyol’u, Mersin’i, Pozantı’ya kadar Adana ilini, Afyon İstasyonu’nu işgal ettiler.
  • c. İtalyanlar; Antalya’yı, Kuşadası’nı, Fethiye, Bodrum ve Marmaris’i işgal ettiler. Ayrıca Konya’ya bir tabur ve Akşehir’e bir müfreze yerleştirdiler.
  • d. Yunanlılar; Uzunköprü-Hadımköy Demiryolu’nu işgal ettiler.

İngilizler, Fransızlar, Turgutlu-Aydın Demiryoluna el koydular. Daha önce de Fransızlar, Şark Demiryolları’na; İngilizler, Haydarpaşa İstasyonu’na el koymuşlardı.

Bütün bu işgaller ateşkes hükümlerine aykırıydı. Anlaşma Devletleri bu eylemleri ile Mondros’un hiçbir noktasına saygılı olmayacaklarını gösterdiler. Ayrıca, bu işgallerini dünya kamuoyuna haklı gösterebilmek için Türkler aleyhine yoğun bir propagandaya giriştiler.

Bu kargaşa ortamında sık sık hükümet değişiklikleri oldu. Ahmet İzzet Paşa ve Tevfik Paşa hükümetlerinden sonra Damat Ferit Paşa hükümeti kuruldu.

Yetkileri zaten çok sınırlı olan Osmanlı Mebusan Meclisi de padişah tarafından dağıtıldı.

Mondros Ateşkes Antlaşması nedir?

1.Dünya Savaşı sonrasında, İtilaf Devletleri’yle ateşkes ve barış adına imzalanan antlaşma Mondros Ateşkes Antlaşması‘dır. Osmanlı İmparatorluğu ve İtilaf devletleri; aralarındaki husumete son vermek adına 30 Ekim 1918’in akşam saatlerinde Limni adasında bir görüşme yapmış ve Osmanlı’yı temsilen Bahriye nazırı Rauf Bey bir antlaşmaya imza atmıştır. Bu antlaşma Mondros Ateşkes Antlaşması’dır.

Advertisement

Mondros Ateşkes Antlaşması’nın tarihçesi

1.Dünya Savaşı’nın devam ettiği dönemde İttifak devletlerinin savaşı kaybedeceği kesinleşmişti. İlk olarak savaştan çekilen Bulgaristan’dan sonra Almanya Osmanlı Devleti ile irtibatı koparmış, bu sebeple Osmanlı Devleti de Trakya’ya ya da özellikle İstanbul’a Yunanistan bölgesinden gelebilecek herhangi bir işgal ve saldırı ihtimalinde korunmasız hale gelmişti. Aynı dönemlerde Almanya da çok kötü bir süreçten geçmekte, hem savaş yüzünden hem de maddi olarak ağır sıkıntılar yaşadığından dolayı Osmanlı’ya da yardım edemeyecek hale gelmişti.

Bulgaristan’dan sonra Almanya da İtilaf devletlerine ateşkes teklifinde bulunmuştur. Bu tekliflerden sonra ilk olarak 29 Eylül’de Bulgaristan ateşkes antlaşması imzalayarak savaştan çekildiğini duyurmuş; bunun devamında Almanya, Osmanlı ve Avusturya-Macaristan devletleri ”Wilson İlkeleri” (ABD Başkanı Woodrow Wilson’ın yayınladığı ilkeler) için başvuru yapmışlardır.

Bu başvurudaki amaçları yayınlanan bu 14 ilke çerçevesinde sakince bir barış imzalamaktı. Ancak aynı dönemde Fransızlar ve İngilizler bu duruma gayet negatif bir şekilde müdahil olmuşlar, ABD’nin tutumunu değiştirmesine sebebiyet vermişlerdir. Avusturya-Macaristan’la ve Almanya’yla bir şekilde görüşen ABD, Osmanlı’nın görüşme talebine dahi cevap vermemiştir. Bunun üzerine Osmanlı derhal harekete geçmiş, o dönemde İttihak ve Terakki partisi, Talat Paşa’ya ateşkes için ikna edici çalışmalarda bulunması adına bir görev verdi ve Talat Paşa, emri aldığı günden sonra 3 gün içerisinde bu konuyla ilgili herhangi bir olumlu gelişmeye imza atamadığından ve yenilgiyi hazmedemediğinden istifa etmiştir.

Onun yerine getirilen Tevfik Paşa, İsviçre aracılığıyla bir başvuruda bulunmuş ancak o da olumlu bir geri dönüş alamamıştır. Bu olayların geliştiği süreçte Osmanlı’ya olumlu bir dönüş yapılmadığı gibi İngilizler cephesinde de durum Osmanlı topraklarında ne kadar çok ilerlerseler o kadar çok toprağı ele geçirebilecekleri farkındalığıyla ilerliyordu. Tevfik Paşa’nın da başarısızlığı yüzünden görevden alınması sonrasında yerine Ahmet İzzet Paşa getirilmiş, toplu halde yapılan siyası çabalamaların sonucunda ateşkes görüşmeleri için görüşmeyi kabul etmişlerdir.

Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanma süreci

Antlaşmaya hazırlık sürecinde ilk olarak 18 Ekim günü Osmanlı, kendi bünyesinde esir tuttuğu İngiliz general Townsend’i Osmanlı’nın kendi ateşkes şartlarını iletmesi amacıyla Midilli’ye gönderdi. 24 Ekim günü Osmanlı’ya İngilizlerden bir geri dönüş geldi. Görüşmenin Limni adasının Mondros limanında yapılacağını ve orada İtilaf devletlerini temsilen İngiliz amiral Calthorpe’un bulunacağı bildirildi. Bu olaydan sonra Denizcilik Bakanı Rauf Bey ve ekibi apar topar Mondros’a hareket etmişlerdir. İlk olarak Foça’ya geçen Rauf Bey ve ekibi, oradan Midilli’ye geçmişler, kendilerini karşılayan ekiple birlikte de Limni adasına varmışlardır. Bu süreçte Rauf Bey’in yanında hep dış işleri müsteşarı Reşat Hikmet Bey bulunmaktaydı.

27 Ekim’de orada olan kurul, son sürat görüşmelere başlamıştır. Oraya gidene kadar Rauf Bey’in ve ekibinin akıllarında normal olarak Wilson ilkeleriyle ilgili bir metine imza atmak düşünceleri dolanmaktaydı ancak olayın iç yüzü daha sonra anlaşıldı. Calthorpe’un getirdiği sözleşme ilkelerden bağımsız olarak açık bir şekilde teslimiyet istenen bir içeriğe sahipti. Bunun üzerine 3 gün daha konuşulamayan ve uzlaşılamayan sözleşme sonucunda 30 Ekim 1918 günü Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanmıştır. Antlaşmanın içerisinde bulunan 25 madde de Osmanlı’nın toprak bütünlüğü ve egemenliği adına çok problemli istekler içermekteydi.

Advertisement

Mondros Ateşkes Antlaşması’nın maddeleri

  1. Çanakkale ve İstanbul Boğazları diğer devletlere açılacak, Karadeniz’den geçişler serbestleşecek Çanakkale ve Karadeniz’dei istihkam alanları İtilaf devletlerinin eline geçecektir.
  2. Osmanlı’ya ait tüm kovanlar, mermiler, torpiller İtilaf devletlerine teslim edilecek ve mevzilendiği yerler gösterilecek.
  3. Karadeniz’de hangi bölgede ne kadar torpilin bulunduğu raporlanacak
  4. İtilaf devletlerine ait bütün esirler ve bunların yanında da Ermeni esirler İstanbul’a getirilip teslim edilecektir.
  5. Asayiş ve korunma yetkisi Osmanlı’nın ordusundan alınacaktır.
  6. Osmanlı kendi savaş gemilerini İtilaf devletlerine teslim edecektir.
  7. İtilaf devletleri, kendi güvenliklerini tehdit eden bir unsur gördüklerinde o bölgeyi işgal etme hakkına sahiptirler.
  8. Osmanlının demiryolları İtilaf devletlerinin kontrolüne geçecek.
  9. Osmanlının limanlarındaki ulaşım araçlarından İtilaf devletleri faydalanacaktır.
  10. Toros tünelleri, İtilaf devletlerine verilecektir.
  11. İran’daki ve Kafkasya’daki Osmanlı kuvvetleri, işgalden vazgeçecektir.
  12. Telsiz ve telgrafların denetimi İtilaf devletlerine verilecektir.
  13. Askeri ve ticari malzemelerin bakımına dikkat edilecektir.
  14. Osmanlının hiç bir kömür, yağ ve mazot ürünü ihraç edilmeyecek, hepsi İtilaf devletlerine teslim edilecektir.
  15. Osmanlının tüm demiryolları, İtilaf devletlerinin zabıtalarına bırakılacaktır.
  16. Irak, Suriye, Hicaz ve Yemen’deki birlikler en yakın İtilaf devletlerinin birliklerinden birine teslim olacaklardır.
  17. Bingazi ve Trablusgarp’taki Osmanlıya ait subaylar İtalyan garnizonuna teslim olacaktır.
  18. Trablusgarp ve Bingazi’deki Osmanlı limanları İtalyanlara teslim edilecektir.
  19. Herhangi bir Osmanlı toprağında bulunan Avusturyalılar ya da Almanlar, o toprakları terk edeceklerdir.
  20. Osmanlının herhangi bir askeri teçhizatı, ordunun herhangi bir mensubuyla alakalı teçhizatı ve ya İtilaf devletlerine iletilmesi gereken bir durum olduğunda asla aksatılmadan bir an önce yerine getirilmesi gereklidir.
  21. İtilaf devletleri adına bir üye, sürekli olarak bu devletlerin ihtiyaçlarını karşılamak için çalışacaktır.
  22. Osmanlı savaş esirleri İtilaf devletlerinin bünyesinde kalacaklardır.
  23. Osmanlı hükümeti, etrafındaki tüm devletlerle ilişkisini kesecektir.
  24. Altı vilayet adı verilen bölgelerde herhangi bir karışıklık durumunda bu vilayetleri işgal etme hakkı İtilaf devletlerindedir.
  25. Müttefiklerinin ve Osmanlı devletinin arasında süregelen savaş, 31 Ekim 1918’in öğleden sonraki saatlerinde sona erecektir.

Mondros Ateşkes Antlaşması’nın önemi

Bu antlaşmanın en büyük önemi, adındaki gibi bir antlaşma değil bir teslimiyet belgesi özelliğini taşımasıdır. Osmanlı için çok önemli ve stratejik sayılabilecek noktaların diğer devletler tarafından işgal edilmesi, Türk ordusunun ekseriyetle dağıtılması ve yurt genelindeki tüm cephaneliklerin karşı tarafa teslim edilmesi gibi maddeler sonuç olarak Osmanlı’nın zaten mağlup sayılmasına ve teslim olmasına yol açacaktı. Tüm bu 25 maddenin içerisinde en önem verilen 7. ve 24. maddeler olmuştur. Antlaşmanın 7. maddesinde İtilaf devletlerinin kendilerini sıkıntılı olarak gördükleri durumlarda ülkenin herhangi bir noktasını işgal etme hakkını kendilerine tanımaları, zaten hangi devlet olursa olsun kabul edilemez ve toprak bütünlüğüne aykırı bir durum olarak yer almaktadır.

Bunun dışında 24. maddede yer alan altı vilayet adını verdikleri Doğu illerinde karışıklık çıkarsa o bölgeyi de işgal etme hakkına sahip olmaları, Türklere karşı bir ateşkes ihlali durumu ortaya çıkaracaktır. Çünkü öyle bir ihtimal göz önünde bulundurulduğunda Türklerin kendine ait topraklarında çıkan meselelere dışarıdan bir göz gibi bakması ve olan bitene asla karışamaması anlamı çıkmaktadır. Bu antlaşma kesinlikle Osmanlı devleti için adil bir uzlaşma olmamış, aksine savaş yorgunluğunun içerisinde yer alan Osmanlı’yı iyice bitirme ve paylaşma adına izlenen bir politika niteliğindedir.


2 yorum

Reply To Anonim Cancel Reply