Monroe Doktrini Nedir? Amerika Tarihindeki Önemi ve İçeriği Nedir?

0
Advertisement

Amerika Birleşik Devletlerinin artık büyük devletlerden birisi olma yolunda atmış olduğu en önemli adımlardan kabul edilen Monroe Doktrini ile ilgili bilgiler.

James Monroe

James Monroe

Amerika Birleşik Devletleri tarihinde, «Amerika Amerikalılarındır» ilkesini yerleştiren bir belgedir. Amerika Birleşik Devletleri’nin 5. Başkanı olan James Monroe 2 aralık 1823’te Kongre’de yaptığı bir konuşmayla, Amerika topraklarında artık Avrupa devletlerinin sömürge kuramayacaklarını belirtti. Yeni karara göre, eski sömürgeler de artık sınırlarını genişletemiyeceklerdi.

Monroe Doktrini’nin doğmasına o devirdeki Avrupa devletlerinin Amerika topraklarını hükümleri altına almak istemeleri yol açmıştır. Avrupa’nın belli başlı üç büyük devleti — Rusya, Prusya, Avusturya— milletin oyu ile iş başına gelen hükümetleri ortadan kaldırmak istiyorlardı. Amerika hükümeti bu üç büyük devletin Amerika’da da aynı fikri kabul ettirmek için harekete geçmelerinden korkuyordu. Bu tasaya İngiltere de katılıyordu, çünkü, Amerika’da eskiden kurulan sömürgeler, zamanla, bağlı bulundukları anayurtlarından ayrılmışlar, küçük birer cumhuriyet olmuşlardı. Bunların eski hallerine dönmeleri Amerika’yı olduğu kadar İngiltere’yi de korkutuyordu, çünkü, İngiltere bu küçük cumhuriyetlerle ticaret yapıyordu. Bu ülkeler yeniden sömürge olurlarsa, İngiltere’nin ticari durumu sarsılacaktı.

İngiliz hükümeti, bu düşünceyle, Amerikan hükümetine Avrupa devletlerinin Amerikan toprakları üzerinde nüfuz sahibi olmalarını önlemek için beraber çalışmayı teklif etti.

Amerikan Başkanı James Monroe, İngiliz teklifini hemen benimsedi. Eski başkanlardan Jefferson’la Madison da bu fikri beğenmişlerdi. Yalnız Amerikan Dış İşleri Bakanı Thomas Quincy Adams, bu meselede Amerika’nın tek başına bir karar alması gerektiğini ileri sürüyordu. Tamamen Amerikalılar tarafından hazırlanmış bir kararname, İngilizlerin de Amerika’da sömürge kurmalarını önleyebilirdi. Monroe, Adams’ın tavsiyelerine uymayı daha doğru buldu. Adams’ın hazırladığı müsveddeyi olduğu gibi 2 Aralık 1823’te Kongre’de okudu. Bu kararname, hazırlanmasında büyük payı olduğu için James Monroe’nun adı verilerek tarihe Monroe Doktrini adı altında geçti. Bu tarih A.B.D.’nin büyük devletler arasına girdiği tarih olarak kabul edilir.

 

Advertisement

Kaynak – 2

Rusya’nın savaştan çekilmesi ile zor durumda kalan İtilaf Devletleri Rusya’nın yerini doldurmak amacıyla ABD’ye kendi yanlarına savaşa katılması için teklif yapmışlardı. ABD de Wilson İlkeleri’nin kabul edilmesi şartı ile itilaf Devletleri’nin yanında savaşa katılmayı kabul etmiştir. Ancak Wilson İlkeleri’nin maddelerine baktığımızda (Yenenler yenilenlerden toprak ve savaş tazminatı almayacak, sömürgecilik olmayacak) bu maddelerin İtilaf Devletleri’nin çıkarlarına ters olduğunu görürüz. O zaman itilaf Devletleri çıkarlarına ters olan bu maddeleri neden kabul ettiler? İtilaf Devletleri ABD gibi güçlü bir devleti yanlarına çekebilmek amacıyla Wilson İlkeleri’nin bu maddelerini kabul ediyor gibi gözükmüşlerdir. Savaşın sonunda toplanan Paris Barış Konferansı’nda, savaş tazminatı yerine savaş onarımını, sömürgecilik yerine ise manda ve himayecilik kavramlarını getirmişler böylece ABD’ye Wilson İlkeleri‘ne uydukları imajını vererek şirin gözükmeye çalışmışlardır.

Paris Barış Konferansı’nda özellikle Osmanlı Devleti’nin paylaşma planları üzerinde uzlaşma sağlanamaması, itilaf Devletleri’nin ABD’ye verdikleri sözleri yerine getirmemesi ve ABD Kongresi’nin Başkan Wilson’un beklentilerine tam cevap vermemesi ABD’nin yeniden infirat – yalnızlık politikası gereğince hareket etmesine ve II. Dünya Savaşı sonrasına kadar kabuğuna çekilerek dünya güç dengeleri arasındaki çekişmelerden uzak durmasına sebep olmuştur.

I. Dünya Savaşı’na müdahale ederek savaşın gidişatının büyük ölçüde değişmesine neden olan ABD, “Monroe Doktrini” olarak adlandırılan bu politika ile Avrupa’daki olaylara aktif olarak katılmama politikası izlemeye başlamış bu da İngiltere ve Fransa’nın II. Dünya Savaşı’na kadar Avrupa’da daha rahat hareket edebilmesine neden olmuştur.


Leave A Reply