Mustafa Kemal’in Okul Yılları, Atatürk Hangi Okullarda Okumuştur?

0
Advertisement

Mustafa Kemal Atatürk hangi okullarda öğrenim görmüştür? Mustafa Kemal’in eğitim hayatı, okul yılları hakkında bilgi.

Mustafa Kemal’in Okul Yılları

Mustafa okula başlama çağına gelince, geleneklere bağlı annesiyle modern düşünceli babası arasında bir çatışma olur. Zübeyde Hanım, Mustafa’nın, Hafız Mehmet Efendi’nin mahalle mektebine, Ali Rıza Efendi ise modern eğitim veren Şemsi Efendi’nin özel okuluna gitmesini ister. Sonunda Ali Rıza Efendi, bir çıkar yol bulur; Mustafa, ilköğrenimine bir süre annesinin arzusuna uyarak Hafız Mehmet Efendi’nin mahalle mektebinde devam eder; fakat çok geçmeden Selânik’te çağdaş eğitim yapan Şemsi Efendi Mektebi’ne geçer ve ilkokulu burada bitirir. Şemsi Efendi, yeni öğrencisinin yeteneklerini ve zekâsını takdir ettiğinden, Mustafa’nın kendi okulunda bulunmasından son derece memnundur. Mustafa, bu okulda okurken babasını kaybeder.

1871 yılında Zübeyde Hanım ile evlenen Ali Rıza Efendi 1888 yılında henüz elli yaşındayken ölür.

Yedi yaşında yetim kalan Mustafa’nın büyütülmesi ve yetiştirilmesi görevi Zübeyde Hanım’a düşer. Zübeyde Hanım, bir süre Selânik yakınlarındaki Rapla çiftliğinde subaşılık yapan kardeşi Hüseyin Efendi’nin yanına yerleşir. Çiftlik hayatı nedeniyle Mustafa’nın eğitimi ister istemez bir süre aksamıştır. Fakat çok geçmeden Selanik’e dönerek teyzesinin yanında, bıraktığı yerden öğrenimine devam eder.

Askeri rüştiyeye giden bir komşu çocuğunun giyimini ve genel olarak subayların görünümünü beğenen Mustafa, askeri rüştiyeye girmek ister; askerlikten ürken annesi ise bunu istemez. Mustafa bir akrabasının yardımıyla okulun kabul zamanında askeri rüştiyeye gidip sınava girer ve kazandığı başarı sonucu bu okula kabul edilir (1893). Böylece annesine karşı bir oldubitti yapmış ve kendisine en uygun gelecek okula girmiş bulunur. Mustafa bu okulu gerçekten sevmiştir. Arkadaşları arasında zekâsı ve üstün yetenekleriyle kısa zamanda kendisini gösterir ve öğretmenlerinin sevgisini kazanır. Öğretmenleri ona arkadaşları gibi davranma gereğini duymuşlardı. Bu okulda matematik öğretmenliği yapan Yüzbaşı Mustafa Efendi, genç öğrencisinin yetenekleri ve zekâsı karşısında sınıftaki diğer Mustafa’larla arasındaki farkı belirtmek üzere öğrencisinin adının sonuna “Kemal” ismini ekler. Artık genç öğrenci Mustafa Kemal adıyla anılmaya başlamıştır.

Manastır Askeri İdadisi

Mustafa Kemal, Selanik Askeri Rüştiyesi’ni bitirdikten sonra 1896 yılında Manastır Askeri İdadisi’ne girdi. Burada Ömer Naci ile arkadaşlık yaptı. İlerde ünlü bir hatip olarak tanınacak olan bu kişi, Mustafa Kemal’in hitabet ve edebiyat sevgisinde etkin rol oynadı. Yakın arkadaşlarından biri olacak olan Ali Fuat Cebesoy da bu okulda öğrenciydi. Genç Mustafa Kemal, askeri öğreniminin yanı sıra yabancı dil öğrenimini de ihmal etmiyor, yazları izinli olarak Selanik’e döndüğü zaman Fransızca dersleri alıyordu.

Genç Mustafa Kemal, Manastır Askerî idadisi’ni de başarı ile bitirerek 13 Mart 1899 tarihinde İstanbul’da Harp Okulu’na girdi.

Üç senelik başarılı bir Harbiye öğreniminden sonra, 10 Şubat 1902’de bu okulu teğmen rütbesiyle bitirdi ve öğrenimine Harp Akademisi’nde devam etti. 1903 yılında üsteğmen oldu. 11 Ocak 1905 tarihinde de kurmay yüzbaşı rütbesiyle Harp Akademisi’nden mezun oldu.

Advertisement

Harbiye Mektebi

Harp Okulu’nda ve Harp Akademisi’nde de zekâsı, yetenekleri ve kişiliğiyle kendisini arkadaşlarına ve öğretmenlerine tanıtmış, onların içten sevgi ve saygısını kazanmıştı. Askerlik derslerine büyük ilgisi yanında matematiğe, edebiyata ve hitabet sanatına karşı da merakı ve eğilimi vardı. Harbiye’de ve Harp Akademisi’nde, memleket ve millet davalarıyla ilgilendiği, düşüncelerini cesaretle ifade etmekten çekinmediği için çevresinde aydın ve inkılâpçı bir subay olarak tanınmıştı.

Devir istibdat idaresiydi ve bu davranışları aleyhine olabilirdi; ancak çevresince gerçekten çok sevilişi, düşüncelerinde samimi oluşu, onun herhangi bir komploya kurban gitmesini önlemişti. Bununla beraber Harp Akademisi’nden mezuniyetini izleyen günlerde istibdat ve padişahlık rejimi aleyhindeki düşünceleri ve durumu, şüphe çekerek birkaç ay İstanbul’da tutuklu kaldı. Sonra bir çeşit sürgün olarak 5 Şubat 1905 tarihinde Suriye bölgesine, Şam’a atandı.


Leave A Reply