Mütareke Dönemi Atatürk’ün İstanbul Günleri, Geldikleri Gibi Giderler

0
Advertisement

Mustafa Kemal Atatürk’ün Birinci Dünya Savaşı sonrası Kurtuluş Savaşı öncesinde İstanbul’da yaşadıkları ve o dönem ki düşünceleri ve aksiyonları.

SAVAŞTAN SONRA MUSTAFA KEMAL TEKRAR İSTANBUL’DA

1918 yılının 13 Kasım günü Haydarpaşa’da trenden inen Mustafa Kemal, o gün İstanbul’a gelen düşman gemilerini görünce çok sinirlenmişti. Daha Haydarpaşa istasyonunda yaverine:

«Geldikleri gibi giderler…»

demişti. İstanbul’da önce bir otelde kalan Mustafa Kemal, daha sonra bir ahbabının evinde kaldı. Bir süre bu ahbabının evinde kalan Mustafa Kemal, kendisine bir ev bulunmasını ister. Şişli’deki şimdi müze olan ev böyle bulunup, kiralanır. Görevden geleli bir ay olmuştur. İstanbul düşman çizmeleri altındadır.

Eyüpsultan, Kasımpaşa, Kocamustafapaşa, Fatih, Bakırköy’de oturan vatansever, her şeyi sezip bilen bütün İstanbul halkı, artık kan ağlamaktadır. Sokaklar savaştan dönmüş sakat, yaralı, dul, işsiz insanlarla dolu. Herkes ümitsiz, herkes inler halde, ama kin doludur. Kimse bir şey yapamamanın ezikliği içindedir. Padişah ve çevresi de son günlerini yaşamaktadır.

Atatürk - Geldikleri Gibi Giderler

Advertisement

Mustafa Kemal’in İstanbul’da düşündüğü tek şey, vatanını seven azimli bir hükümet kurulmasıydı. Bunun için yeni kurulmuş bulunan Tevfik Paşa hükümetinin güven oyu almamasını istiyordu. Mebuslar Meclisine giderek etrafını çeviren milletvekilleriyle görüştü. Milletvekilleri Mustafa Kemal’e birçok sorular sordular. Aldıkları yanıtlarla memleketin durumunu daha iyi öğrendiler. Mustafa Kemal’in çalışmaları başanlı sonuç vermedi ve hükümet güven oyunu aldı. Bunun üzerine padişahla görüşmeyi denedi. Padişahla yaptığı görüşmede, onun yalnız kendisini düşünerek konuştuğunu, memlekete yararlı bir çalışma yapamayacağını öğrenmiş oldu.

İstanbul çeşitli görüşler altmda olan insanların bir yeri olmuştu. 10-15 kişi toplanıyor, hemen bir parti kuruyorlardı. Kimse memleket yararına doğru dürüst bir çalışma yapmıyordu. Gazeteler çeşitli görüşleri yansıtıyor, herkes kendi görüşünü savunuyordu. Türk bütünlüğünden ümidini kesen aydınlar, yer yer, yerel savunma dernekleri kurmaya başlamışlardı. Diğer taraftan ordu dağılıyor, askerler köylerine gönderiliyordu. Yabancı devletlerin baskısı daha çok beliriyor, hükümet gittikçe zayıflıyordu.

Mustafa Kemal, yapacağı çalışmalar için, bazı kimselerle görüşmeler yapıyor, onları yakından tanımağa çalışıyordu. Bu çalışmaları Anadolu’ya girecek ve paylaşacak olan düşmanların nasıl çıkarılacağı şeklindeydi.

Güvendiği arkadaşları ile bunları konuşuyor, kararlar alıyordu. Bu arada, Albay îsmet’i de (İnönü) çağırmış beraber çalışmayı önermişti. Bu öneri onaylanmış, iki eski arkadaş birbirlerine yapılacak işleri açık açık anlatmıştı.

Mustafa Kemal artık Anadolu’ya geçmek istiyordu. İstanbul’da bir şey yapılamayacağı görüşüne varmıştı. Bu arada bazı siyasi kimseler de Mustafa Kemal’in İstanbul’da bulunmasını istemiyorlardı.

Mustafa Kemal, o günleri şöyle anlatıyor:

«İstanbul’un vatansever halkı, çeşitli isimler altında programlar yapıyor, partiler kuruyorlardı. Herkes kurtuluş çaresi arıyordu. Bunların hepsini ayrı ayrı inceledim. Hiçbiri gerçekçi değildi. Bu nedenle hiçbiri ile işbirliği yapmadım. Benim görüşüm ise, dayanılacak kuvvet doğrudan doğruya ulus olmalı idi. Bunun için, İstanbul’da kalarak bunları yapmaya olanak yoktu. İstanbul’dan çıkıp ulusun içine girmeye, onlarla beraber çalışmaya karar verdim. Ben bunları düşünürken, hükümet beni Ordu Müfettişi olarak Anadolu’ya göndermeyi önerdi. Bu öneriyi hemen kabul ettim.»

Advertisement

Bu görev daha sonra Üçüncü Ordu Müfettişi olarak düzeltildi. Mustafa Kemal bu göreve gitmeden önce, görev yerini tanımaya, ne gibi görevler yapacağını saptamaya çalıştı. Görevinin yalnız askeri olmadığını bildiren yazıları, hükümet aracılığı ile valiliklere yazdırttı.

Mustafa Kemal’in, düşündüklerini yapabilmek için böyle geniş yetkiler alması büyük bir başarı idi. Şimdi çalışacak arkadaşlarını seçecekti. Bu arada İstanbul’da kurulu bulunan derneklerle de tekrar görüşmelerini sürdürdü. İstanbul’da bulunan İngiliz, Fransız ve İtalya devletlerinin komiserleri Mustafa Kemal’in Anadolu’ya gönderilmesini hoş karşılamamışlardı. önemli bir görev verilmesi, bu devletleri kuşkulandırmıştı. Hükümet üzerine baskı yapmışlar, gitmesini önlemeye çalışmışlardı.

Padişah ve hükümeti de Mustafa Kemal’den şüphelenmekteydi. Anadolu’ya gidişinden bir akşam evvel, evindeki yemeğe çağıran Sadrazam Damat Ferit Paşa, Anadolu haritası üzerinde Mustafa Kemal’e çıkacağı bölge üzerinde konuşmalar yaparken iyice şüphelenmişti. Aynı akşam yemek dönüşü, yemekte beraber bulunduğu Genel Kurmay Başkam Cevat Paşa (Orgeneral Cevat Çobanlı) , Mustafa Kemal’e sormuştu:

— Bir şey mi yapacaksın Kemal?..

— Evet paşam, bir şey yapacağım, yanıtım vermişti.

Mustafa Kemal’in Anadolu’ya gidişinden bir gün önce Yunanlıların, İzmir’e asker çıkardığı öğrenildi (15 Mayıs 1919). O gün veda etmek için İstanbul Hükümet binasında bulunan Mustafa Kemal, üzgün ve endişeli olan hükümet üyelerine:

— Celâdet (cesaret) gösteriniz, demekle yetinmişti.

Mustafa Kemal, 16 Mayıs 1919 cuma günü namazdan sonra padişah tarafından kabul olundu. Yapılacak işleri bir kez daha anlatan Mustafa Kemal, artık Anadolu yollarına çıkıyordu.

Mustafa Kemal Anadolu’ya Çıkıyor…


Leave A Reply