Nefes ne anlama gelir? Nefes kelimesinin terimler sözlüklerindeki anlamı, deyimler ve birleşik kelimelerin anlamları nedir?

Kaynak: pixabay.com
“Nefes”
1. Soluk
2. Şifa amacıyla hastaya okunan dua
3. Sigara, pipo içilirken içe çekilen duman
“Sigarasını efkârlı olduğu zamanlar yaptığı gibi sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu.” – H. Taner
4. Canlılık, hayat belirtisi
“Bir insan daha var çok şükür evde / Nefes var / Ayak sesi var / Çok şükür, çok şükür” – O. V. Kanık
5. Bektaşi ve Alevilerin görüş ve düşüncelerini belirtmek için yazılmış şiir
“nefes tüketmek ”
uzun uzun ve boş konuşmak
“Enişte istediği kadar nefes tüketsin, hepsi bir kulağımdan girer, öteki kulağımdan çıkar.” – S. M. Alus
“nefes aldırmamak ”
dinlenmesine fırsat vermemek, aralık vermemek
“nefes almak ”
1. havayı ciğerlerine çekmek, soluk almak
“Nefes aldıkça içime kurum ve is kokusu doluyor sanıyorum.” – R. E. Ünaydın
2. dinlenmek
3. ferahlamak, rahatlamak
4. mutlu bir biçimde yaşamak
“Gezecek, eğlenecek, nefes alacak hiçbir yer yok.” – M. Ş. Esendal
“nefes çekmek ”
1. sigara veya başka bir şeyin dumanını içine çekmek
“Ramazan sigarasının izmaritinden birkaç nefes çekti.” – Ç. Altan
2. esrar içmek
“nefes etmek ”
boş bir inanışa göre, rahatsızlığı, illeti geçirmek için okuyup üflemek
“Ahalinin büyük bir kayıtsızlıkla ‘çiçek’ ismini verdiği frengiye nefes eder, tütsü yapardı.” – R. H. Karay
“nefesi durmak ”
1. ölmek
“Nabzı durdu, nefesi durdu galiba.” – Y. Z. Ortaç
2. şaşkınlık içinde kalmak
“nefesi kesilmek (veya daralmak veya tutulmak) ”
1. güç soluk alacak duruma gelmek veya soluğu büsbütün durmak
“Nefesi daralıyor, yüzü kızarıyor, böğrüne bir ağrı giriyor ve yol ona gittikçe uzuyordu.” – M. Ş. Esendal
2. bunalmak, sıkılmak
“İki güzel filmin arkasından peş peşe on tane moloz film sıralanınca insanın nefesi kesiliyor.” – B. R. Eyuboğlu
3. hayran kalmak, etkilenmek
“nefesine güvenen borazancıbaşı olur ”
“başarabileceğine emin olanlar büyük işlere girişmelidir” anlamında kullanılan bir söz
“nefesini tutup beklemek ”
heyecan, merak veya endişeyle sonucu izlemek
“Uzun süren ziyaretin sona ermesini, nefeslerini tutup beklemişlerdi.” – A. Kulin
“nefes borusu ”
Soluk borusu
“nefes darlığı ”
Solumada yaşanan sıkıntı
“nefes kesici ”
. Heyecanlı, coşkulu
2. Çok güzel
“nefes nefese ”
Soluk soluğa
“Alay doktoru nefes nefese kulübeden içeriye dalar.” – N. F. Kısakürek
“nefesi kuvvetli ”
Okuduğu dualar etkili olan (kimse)
“bir nefes ”
Bir an, kısa bir süre
“Âlem içre muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” – Muhibbi
“son nefes ”
Hayatın sonu
“İnsan son nefesinde bile olsa ümidini kesmiyor, hayata daha canla başla sarılıyor.” – E. İ. Benice
“tıknefes ”
Herhangi bir sebeple solunum sıkıntısı olan, güçlükle, kesik kesik nefes alan
“Yoksa bu tozu dumana katarak yaralı yaban domuzu gibi kaçan canavara yetişmek tıknefes lalanın kârı değildi.” – R. N. Güntekin
“balıknefesi ”
Balinagillerin başından çıkarılan ve kozmetik maddeler ve süslü mumlar yapımında kullanılan bir yağ
“diyafram nefesi ”
Akciğerlerin havayla doldurulup diyafram kasının harekete geçirilmesine dayanan soluk alma biçimi