No Tiyatrosu Nedir? Hakkında Bilgi

2
Advertisement

No tiyatrosu nedir? Japon No tiyatrosunun özellikleri nelerdir? No tiyatrosu tarihçesi, hakkında bilgi.

No tiyatrosu

No tiyatrosu, günümüze ulaşmış en eski tiyatro türlerinden biri olan geleneksel Japon tiyatrosudur.

“Yetenek” ya da “beceri” anlamına gelen No, Batı tiyatrosundan farklıdır. No gösterisine çıkanlar, Batılı anlamda oyuncu ya da “canlandırıcı” değil, öykü anlatıcılarıdır; oynamak yerine öykülerinin özünü anıştırma yoluyla aktarırlar ve bunun için görünüm ve hareketlerinden yararlanırlar. No oyununda çok az “olay” vardır ve bütün etki, o andaki eylemden çok, görselleştirilen bir benzetme ya da eğretilemeyle sağlanır. Eğitimli izleyiciler öykünün olay örgüsünü gayet iyi bilirler; onların aradıkları, sözcük ve hareketlerde saklı bulunan, Japon kültür tarihine ilişkin simgeler ve göndermelerdir.

No, eski danslı tiyatro biçimlerinden ve 12. ya da 13. yüzyılda ortaya çıkan, tapınaklardaki çeşitli şenlik gösterilerinden türemiş, 14. yüzyılda kendine özgü bir biçime kavuşmuş ve Tokugava dönemine (1603-1867) değin sürekli olarak geliştirilmişti. Zamanla, önemli günlerde profesyonel oyuncuların savaşçı sınıf için sahnelediği törensel bir oyun haline geldi. Bir bakıma, toplumsal seçkinlerin barış ve refah içinde, uzun ömürlü olmaları için bir duaydı. Ama soyluların malikâneleri dışında, halk kesimlerinin gidebileceği gösteriler de düzenleniyordu. Meici Restorasyonu’yla (1868) feodal düzenin çökmesi, birkaç önemli oyuncunun geleneği sürdürme çabasına karşın No tiyatrosunun varlığını tehlikeye soktu. II. Dünya Savaşı’ndan sonraysa, eğitimli gençlik kesiminde uyanan ilgi, No tiyatrosunun yeniden canlanmasını sağladı.

No tiyatrosunda beş tür oyun vardır. Kami (tanrı) oyunu adlı birinci türde, bir Şinto tapınağının kutsal öyküsü yer alır. Şura mono (kavga oyunu) adlı ikinci tür savaşçılar üzerinedir. Üçüncü tür olan katsura mono’da (peruk oyunu) bir kadın kahraman vardır. İçeriği değişebilen dördüncü tür, efsanevi ve doğaüstü öyküler yerine çağdaş ve “gerçekçi” öykülerin yer aldığı gendai mono (günümüzün oyunu) ile baş-kişi olan kadının sevgilisini ya da çocuğunu kaybederek delirdiği kyoco mono’yu (deli kadın oyunu) kapsar. Beşinci tür olan kiri ya da kiçiku (final ya da şeytan) oyununda da şeytanlar, garip canavarlar ve doğaüstü yaratıklar vardır. Tipik bir No oyunu oldukça kısadır. Diyalog azdır ve yalnızca hareket ve müzik için çerçeve işlevi görür. Standart No programı, beş tür içinden seçilmiş üç oyundan oluşur. Kapanış oyunu her zaman beşinci türdendir. Oyunların arasında kyogen denen mizahlı ara oyunlar yer alır. Bazen program dans biçiminde bir barış ve refah duası niteliğindeki okina ile başlar.

Advertisement

No tiyatrosunda üç ana rol vardır: Başrol oyuncusu şite, ikinci derecedeki oyuncu vaki ve kyogen oyuncuları. Kyogen oyuncularından biri genellikle No oyunlarında anlatıcı görevini üstlenir. Rollerin her biri ayrı özellikler taşır ve çeşitli oyunculuk “ekol”leri vardır. Her rolün sahnedeki “oynanma yeri” de ayrıdır.

Müzik eşliğini, dört müzikçiden oluşan bir topluluk (hayaşi) ile 8-10 şarkıcıdan oluşan bir koro (ciu-tai) sağlar. Topluluktaki çalgılar flüt (nokan), küçük el davulu (kotsuzumi), büyük el davulu (ö-tsuzumi) ve fıçı davuldur (taiko). Sözlü anlatım (utai) gösterinin en önemli öğelerinden biridir. Yazılı metnin her bölümünde anlatım tarzının ve aynı zamanda buna eşlik eden hareket ya da dansın nasıl olacağını belirten notlar vardır. Ama uygulamada küçük değişiklikler olabilir. Her tür diyalog ve şarkının ayrı adı vardır. Örneğin saşi resitatife benzer; uta şarkılara verilen addır; rongi koro ile şite arasındaki atışmadır; kiri de oyunu sona erdiren korodur.

Tam olarak günümüze ulaşmış No metinleri 2 bin dolayındadır. Bunlardan 230 kadarı da modern repertuar içinde yer alır. Zeami Motokiyo ve babası Kan’ami, No metinlerinin kusursuz örneklerini vermişlerdir. Kan’ami’nin Matsukaze ve Zeami’nin Takasago oyunları bunlar arasında sayılabilir. Zeami ayrıca yüzyıllar boyunca oyunculara yol gösteren No tiyatrosu ilkelerini saptamıştı. Zeami’nin 1424 tarihli Kakyo (Çiçeğin Aynası) adlı yapıtı oyuncuların tipleme, sözlü anlatım, mim ve danslarıyla No’nun sahneleme ilkelerini ayrıntılarıyla veriyordu. Bunlar No’nun, Zeami’nin monomane (şeylerin taklidi) olarak adlandırdığı ilk temel ilkesini oluşturuyordu. Zeami ister efsanelerden, ister yaşamdan olsun, tam anlamıyla klasik karakterlerin seçilmesi ve görsel, melodik ve sözel öğeler arasında tam bir bütünlük elde edilmesi gerektiğini, böylece zihnin gözünün ve kulağının ikinci temel ilke olarak belirlediği yugen’de en üst düzeyde güzelliğe açılacağını savunuyordu. Sözlük anlamı “karanlık” ya da “belirsiz” olan yugen kavramı, izleyicinin bütünüyle duyumsadığı ama belli belirsiz görebildiği, ancak kısmen algılanabilen bir güzellik düşüncesini ifade ediyordu.

No’nun kuşaktan kuşağa eski biçimlere oldukça sadık kalınarak aktarılmasını sağlayan iki etken vardır. Birincisi anlatım, dans, mim ve müziğin ayrıntılı olarak belirtildiği metinlerin korunmuş olması, ikincisi de oyunculuk becerilerinin doğrudan ve bozulmadan aktarılmış olmasıdır. Öte yandan, yeni izleyici kitlelerinin değişen tercihleri kaçınılmaz olarak No tiyatrosunda yeni tarzların ve yapıların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Ayrıca No’nun ana özelliklerini daha belirgin ve yoğun biçimde dile getirmek için geçmişten devralınan biçimler sürekli geliştirilmiştir. Ama bunlar da hiçbir zaman geleneksel biçimlerden küçük sapmalar olmanın ötesine geçmemiştir. Beş şite ekolü arasındaki fark bile, yalnızca anlatımın melodik çizgisinde ya da furi ve mai mim ve dans yapılarındaki küçük değişikliklerden ibarettir.

20. yüzyılda No tiyatrosunda bazı yenilikçi denemeler yapıldı. Toki Zenmaro ve Kita Minoru No oyunlarına yeni içerikler kattılar, ama sahnelemede geleneksel kurallara bağlı kaldılar. Buna karşılık Mişima Yukio eski oyunların temaları üzerine yeni yorumlar getirdi. Kyogen’lere daha geniş yer verme denemeleri ve Kabuki tiyatrosunda olduğu gibi izleyicilerin bulunduğu yerden sahneye uzanan geçitler eklemek, şite üzerine güçlü spot ışığı tutulması gibi yenilikler izleyiciden pek ilgi görmedi.

Advertisement


2 yorum

  1. berkan köse on

    Merhabalar ben Isparta SDÜ oyunculuk öğrenciyim tezim için bu metnin kaynakçalarını öğrenebilir miyim?

Reply To berkan köse Cancel Reply