Nükleer Nedir? Sözlük Anlamı, Nükleer Hakkında Bilgiler

0
Advertisement

Nükleer ne anlama gelir? Nükleer kelimesinin terimler sözlüklerindeki anlamı, deyimler ve birleşik kelimelerin anlamları nedir?

Nükleer

“Nükleer”
Atom çekirdeği ile ilgili, çekirdeksel

“nükleer atık “
Atom çekirdeklerinin parçalanmasıyla enerji elde edildikten sonra uranyum, plütonyum vb. radyoaktif elementlerin başka bir işte kullanılma ihtimali olmayan ve özel koşullarda saklanma zorunluluğu olan kısmı

Nükleer emülsiyon

Nükleer fotoğraf emülsiyonu olarak da bilinir, gümüş haloje-nür bileşiği içeren ince bir saydam ortamla kaplanmış bir cam levhadan oluşan ışınım detektörü. Malzemeden geçen elektrik yüklü temel (atomaltı) parçacıkların izi emülsiyonda, tıpkı görüntünün siyah-beyaz fotoğraf filminde kaydedilmesine benzer biçimde kaydedilir. Fotoğraf geliştirme işleminden sonra yüklü parçacıkların izlediği yolun görüntüsü kalıcı halde elde edilir ve bu görüntü mikroskop altında görülebilir. Nükleer emülsiyonlar özellikle kozmik ışın araştırmalarında ve yüksek enerjili parçacık fiziği alanında, bir ışın demetindeki parçacıkların sayılması ve yüklü parçacıkların türünün ve enerjisinin belirlenmesinde kullanılır. Radyoaktiflik de 1896’da, ışınımın bir fotoğraf levhası üzerindeki etkisinin saptanması sonucunda keşfedilmişti.

Füzyon reaktör

“nükleer enerji “

Atom çekirdeğinin parçalanmasından doğan enerji

Advertisement

Nükleer enerji, atom enerjisî olarak da bilinir, atom çekirdeğini etkileyen süreçler sonucunda önemli miktarlarda açığa çıkan enerji. Nükleer enerji, atomların katılmasıyla gelişen öteki süreçlere, örneğin yalnızca yörüngedeki elektronların etkileşimiyle gerçekleşen kimyasal tepkimelere ilişkin enerjiden farklıdır. Nükleer enerji elde etmenin bir yolu, atom çekirdeğinin reaktörde denetimli biçimde bölünmesidir (fisyon). Bir başka yöntem de, 1980’lerin başlarında uygulanmaya başlayan çekirdek kaynaşmasıdır (füzyon). Hem çekirdek bölünmesi, hem de çekirdek kaynaşması yoluyla nükleer enerji patlamalı biçimde açığa çıkarılabilir.

Nükleer fizik

Nükleer fizik, çekirdek fiziği olarak da bilinir, atom çekirdeklerinin yapısını ve kararsız çekirdeklerin ışınımını (radyasyon) konu edinen fizik dalı. Atom çekirdeğini oluşturan ve atomun kendisinden 10 bin kez daha küçük olan protonlar ve nötronlar birbirlerini son derece güçlü nükleer kuvvetlerle çekerler; bu nedenle de atom çekirdeklerinin enerjisi, atomların kendi enerjilerinden yaklaşık 1 milyon kez daha büyüktür. Çekirdek yapısı ancak kuvantum kuramı temelinde anlaşılabilir.

Uyarılmış atomlar gibi, doğal ya da yapay olarak elde edilmiş kararsız radyoaktif çekirdekler de elektromagnetik ışınım salarlar. Yüksek enerjili çekirdek fotonlarına gamma ışınları denir. Radyoaktif çekirdekler başka parçacıklar da salar: Negatif ve pozitif elektronlar (beta ışınları), nötrinolar ve helyum çekirdekleri (alfa ışınları).

Nükleer fizikte uygulanan en önemli araştırma tekniklerinden birisi, belirli nükleer hedeflerin çeşitli parçacık (örn. proton ya da elektron) demetleriyle bombardıman edilmesidir. Hedeften geri sıçrayan parçacıklar ve ortaya çıkan çeşitli çekirdek bölüntüleri belirlenir ve bunların doğrultuları ve enerjileri çözümlenerek çekirdek yapısına ve güçlü çekirdek kuvvetlerine ilişkin veriler elde edilir. Beta ışınlarının salınımına yol açan etki, çok daha zayıf bir nükleer kuvvet olan zayıf etkileşimdir. Çekirdek çarpışması deneylerinde daha yüksek enerjili parçacıklardan yararlanılır; bunların başında, hızlandırıcılarda gerçekleştirilen birincil çarpışmalar sırasında ortaya çıkan kararsız parçacıklar olan mezonlar gelir. Çekirdek ayrışmasına yol açan çarpışmalarda ve radyoaktiflikte, çekirdeğin yükünde herhangi bir değişiklik ortaya çıktığında, nükleer hedefin kimyasal yapısında da bir değişim gerçekleşir. Çekirdek bölünmesi ve çekirdek kaynaşması tepkimelerinde, herhangi bir kimyasal tepkimeden elde edilebilecek enerjiden çok daha büyük bir enerji açığa çıkar.

“nükleer reaktör “
Uranyum, plütonyum vb. atom çekirdeklerinin parçalanmasından yararlanılarak enerji elde edilen kaynak

Nükleer Füzyon

Advertisement

Nükleer saat

Nükleer saat, Mössbauer etkisi gösteren atom çekirdeklerinin (örn. demir-57), son derecede keskin frekanslı gamma ışınımları (radyoaktif bozunum sonucu ortaya çıkan elektromagnetik ışınım) salma ve soğurma özelliğinden yararlanılarak uygulanan frekans standartıdır. Çok kesin bir frekans değerinde gamma ışınımı salan atom topluluğuna salım saati, bu ışınımı soğuran atom topluluğuna soğurum saati denir. Salıcının yaydığı gamma ışınımının frekansı ile soğurucunun emebileceği frekans aynı ise iki saat rezonanstadır, bir başka deyişle senkron (frekans uyumlu) durumdadır. Saatlerden birinin ötekine göre çok düşük bir hızla da olsa hareket etmesi ise, rezonansı ortadan kaldırmaya yeterlidir; bu durumda soğurum gerçekleşmez. Bu özellik Doppler etkisinin çok düşük hızlar için ayrıntılı bir biçimde incelenmesine olanak sağlar (Doppler etkisi, titreşim kaynağı ile gözlemcinin birbirlerine göre hareketi nedeniyle titreşimin gözlenen frekansındaki kaymadır). Birkaç katlı bir yapıda üst kata yerleştirilmiş bir salıcıdan yayılan gamma fotonlarının enerjisinin, fotonlar alt kattaki soğurucuya vardığında, çok az da olsa arttığı gözlenmiştir; bu, kütleçekiminden kaynaklanan ve genel görelilik kuramının öngördüğü (daha kısa dalgaboyuna, yani daha yüksek frekansa) kaymadır. Salıcı-soğurucu nükleer saat çiftleri 10u’te bir dolayındaki enerji değişimlerini algılayabilir; bu en iyi atom saatleriyle erişilebilen duyarlığın yaklaşık 1.000 katıdır.

“nükleer santral “
Nükleer reaktör yardımıyla elde edilen enerjiyi dağıtan merkez

“nükleer silah “
Nükleer enerji ile yıkım gücü sağlayan silah

“nükleer tıp”

Hastalıkların teşhisinde ve tedavisinde radyoaktif maddeler kullanımını konu alan bilim dalı

Nükleer tıp, hastalıklara tanı konması ve tedavi amacıyla radyoaktif izotopların kullanılmasıyla ilgilenen uzmanlık dalıdır. Nükleer tıp çalışmaları Enrico Fermi’nin 1935’te kararlı elementlerin nötronlarla bombardıman edilerek radyoaktif hale getirilebileceğini bulmasından sonra başladı. Bombardımana uğrayan elementlerin atomları nötronları tutarak aynı elementin farklı bir nükleer biçimini oluşturuyordu. Ne var ki bu radyoizotopların çekirdekleri kararsızdı ve kendiliklerinden gamma ve başka ışınlar halinde ışınım salarak fazla enerjilerini serbest bırakıyordu.

İzotop taramasında vücuda genellikle damar içine şırınga edilerek verilen radyoizotop farklı organlar tarafından farklı miktarlarda tutulur. Yaydığı ışınımın kaydedilme-siyle vücuttaki dağılımı saptanabilir; ayrıca dokulardaki yoğunluğu, çeşitli organlardaki anormal oluşumların varlığı, boyu ve biçimi hakkında bilgi verir. Yayılan ışınım, tarama yapılan organın bulunduğu bölgede vücut yüzeyinde dolaştırılan bir ışıltı (sintilasyon) sayacı aracılığıyla saptanır ve elektronik aygıtlarla kaydedildikten sonra incelenir. Radyoizotopların yan ömürleri genellikle kısa olduğundan, radyoaktivite hastanın vücuduna herhangi bir zarar vermeden bozunurlar.

Belirli organlarda yoğunlaşma eğilimi gösteren farklı izotoplar vardır. Örneğin, iyot-131 tiroit bezinde tutulur ve tiroit işlev bozukluklarını ortaya çıkarabilir. Şeker hastalığı, gut, kansızlık ve akromegaliye neden olan metabolizma kusurlarının incelenmesine yardımcı olan bir izotop da karbon-14’tür. Günümüzde, başlıcaları gamma kamerası, tomografi türleri ve nükleer magnetik rezonans olmak üzere çeşitli tarama teknikleri ve aygıtları geliştirilmiştir.


Leave A Reply