Ocak Nedir? Sözlük Anlamı, Gerçek, Yan ve Mecaz Anlamları

0
Advertisement

Ocak ne anlama gelir? Ocak kelimesinin terimler sözlüklerindeki anlamı, deyimler ve birleşik kelimelerin anlamları nedir?

Ocak

1. isim Ateş yakmaya yarayan, pişirme, ısıtma, ısınma vb. amaçlarla kullanılan yer
“Üç balıkçı güneş batarken kumların üzerine iki taştan bir ocak yaptılar ve ateş yaktılar.” – Halikarnas Balıkçısı
2. Şömine
“Ocağın önünde oturup acayip bir dikkatle odunların yanışına bakar.” – Y. K. Karaosmanoğlu
3. Isı vererek üzerine veya içine konulan maddeleri ısıtan, pişiren, kaynatan, eriten araç veya alet
“Anlaşılan çamaşırcı giderken ocağı tam söndürmemiş olacak.” – H. Taner
4. Kahvelerde, kuruluşlarda çay, kahve vb.nin yapıldığı yer
“Konuşmalar iyice kızışmaya başladığı vakit kahve ocağının önünde görünür.” – S. Birsel
5. Yer üstünde veya yer altında cevher çıkarılan yer
“Mermer ocağı. Kömür ocağı.”
6. Bahçelerde veya bostanlarda her tür meyve ve sebze tohumu veya fidesinin dikimi için ayrılmış toprak çukuru
“Mustafa, arkasına güçlü kuvvetli bir kadın takmış, üç evleğine çizgiler, ocaklar açıyordu.” – S. F. Abasıyanık
7. Aynı amaç ve düşünceyi paylaşanların kurdukları kuruluş veya toplandıkları, görev yaptıkları yer
“Başlangıçtan beri burası bir vatansever ocağı idi.” – F. R. Atay
8. Yılın birinci ayı, kânunusani
“Ocak ayını sevmem, oldum olası.” – B. Felek
9. tarih Yeniçeri teşkilatını oluşturan odalardan her biri
10. Ev, aile, soy
“Henüz temelleri atılmayan kendi ocağım kurulmadan yıkılmıştı.” – A. Gündüz
11. Halk hekimliğinde bir önceki kuşaktan el verme suretiyle aktarılan bilgileri kullanarak belirli bir şikâyeti veya hastalığı iyileştirdiğine inanılan aile

ocağı batmak

yuvası yıkılmak veya soyu tükenmek

ocağı kör kalmak

soyu tükenmek, soyunu devam ettirecek bir çocuğu olmamak

ocağı sönmek

aile dağılmak, yok olmak, çoluk çocuk yok olmak
“Aşk tuzakları birçok ocakların sönmesine sebep olmuştur.” – F. R. Atay

ocağı tütmek

1. soyu devam etmek
2. yaşamını sürdürmek

Advertisement
ocağına düşmek

birine koruması için sığınmak veya yardım etmesi için yalvarmak
“Hanımefendi, gençliğin kadrini biliniz… Ocağınıza düştük.” – P. Safa

ocağına incir (veya darı) dikmek (veya ekmek)

birinin evini barkını dağıtmak
“İhmal bütün ocaklara incir diker.” – Ö. Seyfettin

ocağını yeşertmek

birinin aile yuvasını canlandırmak
“Aşkla, şevkle ocağını yeşertecek birini istiyordu.” – Y. Kemal

ocakbaşı

1. Ateş yanan yerin çevresi
2. Lokantalarda genellikle ızgara olarak pişirilen et yemeklerinin ocağın çevresinde oturulup yendiği bölüm

ocakeşeği

Ocakta odunları dayayarak çatmaya yarayan üç ayaklı demir araç

ocak kaşı

Ocağın içinde üstüne kazan, tencere oturtmaya yarayan yer

Advertisement
ocak katı

Belirli bir düzeyde hazırlanmış galeri ağının tümü

ocak taşı

Ocağın çevresine yerleştirilen ateşe dayanıklı taş

kör ocak

Çocuksuz aile

od ocak

Mal, mülk, maddi zenginlik
“Evi barkı, odu ocağı yerinde, parası cebindeydi.” – C. Uçuk

acemi ocağı

Osmanlı ordusuna kapı kulu eri yetiştirmek için kurulan okul

aile ocağı

Aile bireylerinin karşılıklı dayanışma, sevgi ve saygı içinde birlikte yaşayıp büyüdüğü ortam
“Neşeli, memnun bir aile ocağı vücuda getireceğiz.” – H. C. Yalçın

asker ocağı

Askerlik ödevinin yapıldığı kışla, ordugâh, tahkimli bölge, gemi, tersane vb. hizmet yerleri

aş ocağı

Yemeğin pişirilip yoksullara dağıtıldığı yer
“Kızılayın aş ocakları.”

baba ocağı

Babadan, dededen kalma mülk veya bir kimsenin içinde doğup büyüdüğü, yaşadığı ev, toprak, yurt, babaevi, baba bucağı, baba yurdu
“On yıl var ayrıyım Kına Dağı’ndan / Baba ocağından, yâr kucağından” – F. N. Çamlıbel

bostancı ocağı

Bostancıların bağlı oldukları ocak

çay ocağı

Çayevi

Advertisement
deprem ocağı

Deprem dalgalarının başladığı nokta, hiposantır

elektrik ocağı

Elektrik enerjisi ile çalışan ve ısıtma ve pişirme aracı olarak kullanılan alet

gaz ocağı

Gaz yağıyla yanan ocak
“Cezvedeki süt çoktan taşmış, gaz ocağının her tarafına köpük köpük yayılırken ateşi de söndürmüştü.” – E. Şafak

humbara ocağı

Humbara yapan veya savaşta humbara kullanan bölük

ispirto ocağı

İspirtoluk
“Kapıcının karısının ispirto ocağında kızarttığı patlıcanları yiyorduk.” – A. Ağaoğlu

kahve ocağı

Kahve, iş yeri, han vb. yerlerde kahve, çay vb. pişirilen yer
“Kahveci, başını iki eli arasına almış, kahve ocağında oturuyordu.” – S. F. Abasıyanık

kireç ocağı

Kireç yapmak için kireç taşlarının yakıldığı fırın

kum ocağı

Yapı işlerinde kullanılacak kumun çıkarıldığı yer

maden ocağı

Kazılarak maden cevheri çıkarılan yer

parti ocağı

Parti çalışmalarının yapıldığı en küçük birim
“Burası senin bildiğin parti ocaklarından değil, kahve ocağı.” – R. Ilgaz

sağlık ocağı

Mahalle, köy, kasaba vb. idari birimlerde vatandaşın sağlık sorunlarının giderildiği, tedavilerinin yapıldığı devlet kuruluşu, sağlıkevi, dispanser

Advertisement
taş ocağı

Yapı işlerinde kullanılacak taşların çıkarıldığı yer
“Mühendislerin keşfine göre, taş ocağı olarak işletilirse yirmi senede dümdüz olabilirmiş.” – Y. K. Beyatlı


Ocak İle İlgili Kısa Bilgi

Ocak

Ocak

Ocak; ateş yakmak, yemek pişirmek ya da çeşitli malzemeleri, özellikle de kil ürünlerini pişirmek, kurutmak ve sertleştirmek için kullanılan fırındır.

Eski uygarlıklarda tuğlaların ocaklarda pişirilmesi önemli bir teknolojik ilerlemeye neden oldu, çünkü bu malzemelerle, güneşte kurutulanlara oranla çok daha dayanıklı yapılar yapılmaya başladı. Günümüzde modern ocaklar seramikçilikte kil ve porselen malzemenin pişirilmesinde, metalürjide cevherlerin kavrulmasında, kirecin ve dolomitin yakılmasında ve portland çimentosu üretiminde kullanılır. Ocaklar ateş tuğlasıyla örülerek astarlanmış olabileceği gibi, tümüyle ısıya dirençli alaşımlardan da yapılabilir. Başlıca iki tür ocak vardır; bunlardan birinde malzeme alevle doğrudan temas halindedir, öteki türde ise malzemenin yerleştirildiği kapalı bölme dışarıdan ısıtılır. Kireç ocakları birinci, tuğla ve saksı ocakları ise ikinci türdendir.


Yorum yapılmamış

Leave A Reply