Ödev Etiği Nedir?

0
Advertisement

Ödev etiği nedir? Felsefe’de ilkelerini ilk olarak Immanuel Kant tarafından ortaya atılmış olan Ödev Etiği kuramı hakkında bilgi.

Ödev etiği, deontolojik etik (Yunanca deon: “ödev” ve logos: “bilim”) olarak da bilinir, felsefede, insan eylemlerinin ahlaklılığı ile ödev kavramı arasındaki ilişkilere ağırlık veren etik kuram. Özgül ahlaki yükümlülükleri değil, etik ile mantık arasındaki ilişkileri vurgular.

Ödev etiği açısından, bir eylem sonuçlarından değil, taşıdığı niteliklerden ötürü iyidir. Bazı eylemler sonuçlarına bakılmaksızın ahlaki olarak zorunlu kabul edilir. Ereksel etikte ise bir eylemin ahlaki ölçüsü ortaya koyduğu sonuca ya da etkisine bağlıdır. Bu açıdan ödev etiği biçimcilikle suçlanmış, eylemlerin bir kural ya da yasaya uygun olması yolundaki temel ilkesi eleştirilmiştir.

Immanuel Kant

Tarihsel olarak ödev etiğinin ilkelerini belirleyen Immanuel Kant‘tır. Kant’ın ahlak görüşü usçuluk ve Aydınlanma ilkelerinin yanı sıra Hıristiyanlıktan da etkilenmiştir. Kant’a göre, iyi niyet dışında hiçbir şey kayıtsız şartsız iyi olamaz, iyi niyet ya da iyiyi istemek de ahlak yasasına uygun olarak eylemde bulunmayı istemektir; bu, doğal eğilimlere karşın, ahlak yasasına duyulan saygıdan kaynaklanır. Kant’a göre ahlak yasası “kesin bir buyruk“tur ve içeriği de ancak us tarafından temellendirilir. Burada usun hareket noktası olan ilkeye göre kişi, aynı zamanda evrensel bir yasa olmasını isteyebileceği bir ölçüye göre eylemde bulunmalıdır. Ancak Kant’ı eleştirenler bütün ahlak ölçülerinin bu biçimsel ilkeden türetilebileceği görüşünü kuşkuyla karşılamıştır. Onlara göre Kant ussal tutarlılığı aşın ölçüde vurgulayarak ahlaki yükümlülüklerin içeriğini göz ardı etmiştir.

Bu eleştiriyi 20. yüzyılda İngiliz felsefeci W. D. Ross yanıtlamıştır. Ross’a göre, “ilk bakışta” ödev olan ilkeler vardır; ama bunlar, bütün bu ödevlerin türetilebileceği tek bir biçimsel ilkeden farklıdır. Bu yüzden, sözünde durma, verdiği zararı giderme, minnet etme gibi ilk bakışta ve kendi başlarına ahlaki ödev gibi görünen eylemler gerçek ödevlerle aynı yapıda değildir; çünkü “herhangi bir olanaklı eylemin, doğruluğuna ya da yanlışlığına ilişkin birçok farklı yönü vardır“. Bu yüzden belirli bir durumda gerçek yükümlülüğün nerede olduğunu bulmak için, eylemin çeşitli yönlerini yapısının bütünlüğü içinde tartmak gerekir.

Advertisement

Leave A Reply